pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Sizleri Neler Bekliyor ?
-Foruma Üye Olarak Yeni Arkadaşlıklar Edineceksiniz.
-İnternette Zaman Geçirecek Bir Alanınız Olucak Ve Eğleneceksiniz.
-PvP Server Tutkunuysanız Pvp Serverlerde Yenilikleri Takip Ediceksiniz.
-Yeni Açılan Serverleri Anında Bulacaksınız .
-Gmlik Adaylığı Koyacaksınız.Serverinizi Tanıtacaksınız.
-Pvp Serverler Hakkında Herşey Bu Forumda Olucak.
-ÜYE OLURSANIZ FORUMDAKİ REKLAMLAR GÖZÜKMEZ
Bunlardan Yararlanmak İçin Sizden Tek İsteyimiz Üye Olmanız Yada Giriş Yapmanız.


Final Fantasy XII 30us3s8
Lütfen Foruma FİREFOX İle Giriniz !



Join the forum, it's quick and easy

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Sizleri Neler Bekliyor ?
-Foruma Üye Olarak Yeni Arkadaşlıklar Edineceksiniz.
-İnternette Zaman Geçirecek Bir Alanınız Olucak Ve Eğleneceksiniz.
-PvP Server Tutkunuysanız Pvp Serverlerde Yenilikleri Takip Ediceksiniz.
-Yeni Açılan Serverleri Anında Bulacaksınız .
-Gmlik Adaylığı Koyacaksınız.Serverinizi Tanıtacaksınız.
-Pvp Serverler Hakkında Herşey Bu Forumda Olucak.
-ÜYE OLURSANIZ FORUMDAKİ REKLAMLAR GÖZÜKMEZ
Bunlardan Yararlanmak İçin Sizden Tek İsteyimiz Üye Olmanız Yada Giriş Yapmanız.


Final Fantasy XII 30us3s8
Lütfen Foruma FİREFOX İle Giriniz !

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin pvp server

pvpserverler.forumclan.com  Üye sayımız +105.000 / Aramıza Hoşgeldiniz !

    Final Fantasy XII

    MoRTaLC00L
    MoRTaLC00L
    Gold Master
    Gold Master


    <b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 1438
    <b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 16/07/09
    Mage
    Tasarımcı
    GS

    Final Fantasy XII Empty Final Fantasy XII

    Mesaj tarafından MoRTaLC00L Paz Ağus. 02, 2009 11:20 am

    Final Fantasy XII I1 Sanırım
    onlarca saat süren senas sonunda, Final Fantasy'nin başından yeni
    kalkmış birisinden rahatlıkla duyabileceğiniz şeylerdir bunlar.
    Chocobo, SeeD, experience, gil bu seri içinde adından sık sık söz
    edilen şeyler olsa gerek. Alışverişe çıkarken çantanıza para atmak
    yerine gil atmak, motosiklet yerine Chocobo kullanmak, güçlenmek için
    materia tüketmek tüm FF'cilerin hayali sanırım. İlk çıktığında bizi o
    'üstten görünüşlü' oyunlarıyla büyüleyen devrim zinciri Final Fantasy,
    hala 2D hayranlarını kaybetmiş değil. Neden mi dersiniz... Bir oyunun
    içinde özgünlük, bununla beraber üstün hayal gücünün meyveleri, harika
    bir senaryo, mükemmel karakterler ve aşk olursa, eski kuşak
    hayranlarının da tükenmemesi oldukça mantıklı bir açıklamaya sahip
    oluyor.

    Biraz Geriye Dönüş... Biraz da Temel Bilgiler...

    Konuyu biraz açıp geriye döndüğümde, 1987 yılından bu yana, birçok konsolda karşımıza çıkan oyunlarıyla, bunun yanı sıra bizi büyüleyen filmleriyle Final Fantasy, bize ilkleri yaşatmayı çok seviyor. Bu bir gerçek. SquareSoft'u iflastan döndüren bu oyunun çıktığından beri firmayı nerelere getirdiğine bir bakıldığında dudak uçuklatıcı rakamlar görülebilir. Özellikle bu yıl Advent Children, Final Fantasy 13 'altılaması', yeniden düzenlemeler, firmanın gerek Tokyo Game Show'da, gerek E3'te yayımladığı videolar gerçekten kelimelerin kifayetsiz kalacağı derecede güzeldi. Gerçi Dirge Of Cerberus ile biraz duvara toslamış olsalar da, az sonra okuyacağınız şeyler size bu kazayı kesinlikle unutturacaktır. Eğer elinizde bir DS varsa, o zaman 3. oyunun yeniden yapımını ve temeli Final Fantasy 12 olan Revenant Wings'i beklemeye başlayın. Ancak bu zaman diliminde hiç sıkılmayacaksınız, çünkü PlayStation 2 platformunda bir şaheser sizinle beraber olacak; Final Fantasy 12.

    Aslında 12. oyunun çıkış hikayesini anlatmak, yılan hikayesini anlatmaktan farklı olmaz sanırım. Yanlış anlamayın, tarihlerden bahsediyorum. 2003 yılında, ilk kez 'Final Fantasy XII' diye bir şey duymanın sevincini yaşamıştık. Ancak Square Enix, oyunun bir yıl sonra çıkacağını bildirince, 'Olsun, FF olsun yeter ki, bekleriz' diyerek beklemeye koyulduk. Gelenek o ki, her Final Fantasy bizi fazlasıyla bekletiyor ancak üzerine harcanan emeğe bakılırsa bu gayet normal bir zaman dilimi. Ancak 2005 yılında firma size oyunun çıkış tarihini 2006 olarak açıklıyorsa, hem sabır sınırınız biraz zorlanmış, hem de merak kat sayınız kaçınılmaz bir şekilde artmış oluyor. (ki onu bana sorun. Japonlar NTSC modelini bitirmişken, PAL versiyonunun demosunu oynamış ve tam hali için yedi ay beklemiş biriyim).

    İşte sonunda oyun çıktı! İlk gözümüze çarpanlar, on ikinci durağımızda birçok yeniliğin görüldüğü gibi, tüm Final Fantasy'lerde çalışmış ancak ilk kez serinin bu oyununda eksikliği hissedilen kişilerin de var olması. Alıştığımız üzere karakter tasarımları Tetsuya Nomura tarafından değil, Akihiko Yoshida tarafından yapılmış. Bu durum kesinlikle hayal kırıklığı olmamalı, çünkü karakterlere ve üzerinde harcanan emeğe bakılacak olursa gerçekten iyi iş çıkartmış Yoshida (Dış görünüş açısından bir örnek; Ashe karakterinin posterine sahip olup da asmayan tek kişi tanımıyorum!). Diğer bir farklılık ise, bestecinin Nobuo Uematsu değil de Hitoshi Sakimoto olması. Oyunda Uematsu imzasını taşıyan eser ise tema müziği olan ve Angela Aki'nin seslendirdiği 'Kiss Me Good Bye'.


    Prenses, Hırsız ve Sömürge

    Şimdi biraz öyküye ve
    karakterlere değinelim. Dünyamızın adı Final Fantasy Tactics'ten
    hatırlayacağımız 'Ivalice' ve Archadia İmparatorluğu'nun sömürgesi olan
    Dalmasca Krallığı ise tüm olayların başladığı yer. Burada yaşayan
    Penelo ve hayallerini hava korsanlığı süsleyen hırsız genç Vaan,
    tarafsızlıklarını her zaman için koruyan eşler Fran ve Balthier, hain
    damgası taşıyan Basch ve ona nefret duyan Ashe oyundaki önemli
    karakterler.

    Final Fantasy XII I2Öyküye
    gelirsek, bir süre önce sömürgesine saldırı düzenleyen Archadia
    İmparatorluğu, bir önceki paragrafta sözü geçen Vaan ve Penelo'nun
    ailelerini bu işgal ile şehit vermesine sebep olmuştur. Ayrıca saldırı
    sırasında Dalmasca kralı da öldürülür. Ölen Dalmasca kralının kızıysa
    tahtın tek varisi Ashe'dir. Bu güzeller güzeli prenses, halkını özgür
    bırakabilmek adına imparatorluğa direnir ancak gün geçtikçe işler
    kötüye gitmektedir.

    Tüm karakterlerinin kaderlerinin kesiştiği
    yer, Vaan'ın ailesini kaybetmesine sebep olan imparatorlukta, yani
    Archadia sarayında hırsızlık yapmasıyla ve burada Fran ve Balthier ile
    karşılaşmasıyla başlar. Fakat üçü de yakalanıp hapse atılır. Buradan
    kurtulmak için Ashe'nin hem babasının öldürülmesinden sorumlu tutulan,
    hem de Nalbina savaşında eşine iyi bir korumalık yapamadığından onun
    hayatını kaybetmesine sebep olan Basch'tan yardım almaları şart
    olmuştur. Beraber kaçmayı başarırlar ve Penelo'yu da yanlarına alırlar
    fakat tekrar yakalanırlar, işte bu sırada prenses Ashe ile
    karşılaşırlar. Bununla beraber takım kurulmuş olur.

    Pirincin Taşlarını Ayıklıyoruz...

    Oyunun
    iç yüzüne biraz daha büyüteç tutalım; büyüler, çağırılan yaratıklar,
    iksirler Bunun yanında harika bir harita, yepyeni bir savaş sistemi,
    'gambit' özelliği, hedefler... Bir saniye, harika bir harita mı? Bu
    sıfatı kullanmamın sebebi, haritanın yaratıkları göstermesi! Artık bir
    yere giderken aniden çıkan yaratıklardan kurtuldunuz. Eğer zor
    durumdaysanız yapmanız gereken tek şey düşmanın hedef alanına girmeden
    oradan sıvışmak. Şimdi gelelim hedef alanına, yani 'target' denilen
    özellik. Düşmana yeterince yaklaştığınız zaman onun can seviyesini
    görebiliyorsunuz ve hedefinize almış oluyorsunuz. 'Attack' komutunu
    verdiğinizde, mavi bir çizgi düşmana doğru uzayacak. Eğer düşman size
    hedef alırsa göreceğiniz şey size doğru uzayan kırmızı bir çizgi, büyü
    yapma durumundaysa büyü yapmak istediğiniz kişiye doğru yeşil bir çizgi
    göreceksiniz. Bu özellik size saldırma hedefini, büyü ve hedef olma
    durumunu ayırt etme olanağını tanıyor.

    Geldik saldırmaya
    hazırlanma aşamasına; Attack komutunda olduğunuzu biliyorsunuz. Sağ
    alt köşede küçük bir bar çıkıyor ve bu bar dolduktan sonra saldırmaya
    geçebilirsiniz. Bu da yeni bir özellik, size 'biraz bekle, sonra
    hurraa' diyor sanki :) Bu bar dolduğu sırada saldırı değiştirmek
    istiyorsanız iki seçeneğiniz var. Birincisi barın dolduğu yerden devam
    etmesiyle yapılan saldırı, ikincisi ise barın en baştan dolmasıyla
    yapılan saldırı ve büyüler. Sanırım komut değiştirmeyecekseniz sizin
    tercihiniz birinci seçenek olacaktır. Bunun için saldıracağınız düşmanı
    'O' tuşuyla hedefe almalısınız. Yok, barın tekrar dolmasını istiyorum
    diyorsanız, 'X' tuşunu kullanın. Eğer büyü yapmaksa hedefiniz, o zaman
    göstergenin sıfırlanmasına engel olamıyorsunuz, yani tekrar dolmasını
    bekliyorsunuz. Dikkatimize çarpan konuysa savaş sisteminin oldukça
    yenilendiği. 12. oyunda savaş sistemi, yerini çok daha aksiyon olan bir
    hadiseye bırakmış. Ancak bu aksiyona bir özelliğin daha eklenmesi
    gerekiyor sanırım. Gambit! Karakterlere verdiğiniz çeşitli emirleri,
    zamanı geldiğinde otomatik olarak yapmalarına yarayan sistem. Örneğin,
    siz bir düşmana saldırıya geçeceğiniz zaman, Gambit özelliği 'On' olan
    karakter, eğer saldırıya komutlandıysa, sizinle beraber direkt atağa
    geçecektir.

    Savaşırken bazen oyun kurtaracak kadar önemli olan
    iki seçeneğimiz vardı, biri çağırılan yaratıklar, diğeri 'Escape' yani
    'Savaştan Kaçma' özelliği yine iyilik meleği olarak yanımızda. İlk önce
    çağırılan yaratıklara kısaca değinmek istiyorum. Bildiğiniz üzere 10.
    oyuna kadar sizin bu yaratıkları yönetme yetkiniz yoktu. Ancak 10
    numaralı bölümde, yaratıkları siz kontrol edebiliyordunuz. 12. oyunda
    yine bu farklılıktan kopulup eski düzene, yani 'yaratığı özgür bırakma'
    düşüncesine geri dönülmüş. Şah şalı çağırılma kesitinden sonra yaratık
    sizin yerinize otomatik olarak savaşmaya başlıyor ve size onu izlemek
    kalıyor. Bir önceki başlığa dönelim ve 'Escape' yani 'Savaştan Kaçma'
    özelliğine gelelim. R2 tuşuna basılı tutun, kaçın. Yalnız sabırsız
    olmayın. Eğer düşmanlardan tamamen uzaklaşmadan tuşu bırakırsanız,
    onlara yem olabilirsiniz.


    Ruhsatım Var Kardeşim!

    Hatırlar mısınız, Final Fantasy
    10'daki Sphere Grid özelliğini? Aslında tanıdığım birçok kişi daha
    görünüşünden soğumuş ve sevmemiştir bu özelliği. Ancak ben zevkle
    yerleştirirdim o bulduğum sphereleri. Yine buna benzer bir bölüm var
    12. durağımızda, 'License'. Ancak Sphere Grid'e nazaran çok daha basit.
    Burayı kullanmadan önce bazı kavramları bilmenizde fayda var. Örneğin
    artık her yaratığı öldürdüğünüzde bir miktar License Point (Ruhsat
    Puanı) kazanıyorsunuz. Bu kazandığınız ruhsat puanlarını birimler
    olarak License Boarda (Ruhsat Tahtasına) yerleştiriyorsunuz. Sonra da
    bunlar size aksesuar, büyü yetenekleri, silah, kalkan, Mist Knack
    (Diğer bir deyişle Limit Break Overdrive Trance) olarak geri
    dönüyor. Mist Knack ruhsatı aldığınız zaman, satın aldığınız karakterin
    MP (Mana Point Büyü Puanı Gücü) barı bir kademe artıyor. Ayrıca
    Ruhsat Tahtası üzerinden esper'ları da inceleyebiliyorsunuz. Hangi
    karaktere esper ruhsatı aldıysanız, yalnızca o karakter yaratığı
    çağırabiliyor. Yani kısacası, istediğinizi elde etmek için ruhsatını
    alıp birimini tahtada aktif etmeniz gerekiyor. Ancak büyü yeteneği
    kazanmak için sadece büyü birimlerini tahtaya yerleştirmek yeterli
    olmuyor. Artık o büyüyü satın almanız da gerekli. (Gil kazanmak çok
    kolay sanki bu devirde!)

    Gil kazanmaya geldi sıra işte bu
    dediğimden sonra. FF 12'yi ilk oynamaya başladığım sıralar, oldukça
    sıkışık bir durumda olduğumu ve nasıl iksir alacağımı kara kara
    düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak menüdeki terimlerden birisi bildiğiniz
    üzere 'Sell' yani 'Satmak' komutuydu, gözüme çarptı, gözlerim parladı.
    Fakat açıkçasını söylemek gerekirse şu ana kadar ne kadar Final Fantasy
    oynadıysam oynayayım hiç eşyalarımı satmaya girişecek kadar kendimi
    fakir hissetmemiştim. Ama bu sefer hissetmeseniz bile gelir kaynağınız
    ticaretten gelecek size. Öldürdüğünüz yaratıklardan çeşitli eşyalar
    kazanacaksınız ve bunları satarak gilleri cebe indireceksiniz. Bir
    diğer zengin olma hayali ise 'Chain' yani 'Zincir zincirleme'
    özelliğinden geçiyor. 'Nedir bu zincirleme?' derseniz, tanımım yine
    öldürdüğünüz varlıklardan kazanacağınız eşyalara, yani satma komutuna
    gidiyor (tüccar olmak ne güzel). Zincirleme özelliğinden, art arda
    yaratık öldürerek yararlanırsınız. Aynı türden 2 yaratık öldürürseniz,
    ekranın sağ alt köşesinde '2 Chain' yazdığını görürsünüz. Üçüncü bir
    yaratıkta bu mantıken 3 oluyor ve siz öldürdükçe artıyor. Zincirinizi
    kıran durum ise farklı tür bir yaratık öldürmeniz. Bu aşamadan sonra
    tekrar 0'dan başlıyorsunuz.

    Veda Mitingi

    Final
    Fantasy XII... Yepyeni bir dünya gördüğünüz gibi. Size bu dünyayı
    yeterince açıklamaya çalıştım, umarım başarılı bir iş çıkarmışımdır.
    Ancak benim son sözüm, PS2'de liderliği hala Final Fantasy X'un
    koruduğu. Ama bu demek olmuyor ki FF12 kötü bir oyun, aklımın ucundan
    bile geçmez zaten. Muhteşem grafikleriyle sizi büyülemesi şaşırtıcı
    olmamalı. Oyunu oynarken gözünüze kötü görünen tek bir bölge bile yok,
    bazı 'iç içe geçme' durumları dışında. İstisnalar kaideyi bozmuyor
    tabii ki. Size eşlik eden mekana uygun müzikler de oldukça hoş. Belki
    özel olarak dinlemediğinizde Uematsu'nun bestelerini biraz aratıyor
    ama, mekanlarla oldukça iyi bütünleşmiş haldeler. İnanın, oynadıkça
    keşfedeceğiniz daha çok şey var. Eğer harika ara sahneleri, çevreleri,
    Topkapı Şapkası'nı, döneri, (Türk kültürünü yansıtan öğeler de
    bulunuyor) profesyonel bir şekilde kurulmuş senaryo üzerine
    oluşturulmuş bir oyunu kaçırmak istemiyorsanız, alın Final Fantasy
    XII'yi. Pişman olmayacaksınız.

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 3:27 pm