PlayStation 3'ün duyurulması ile beraber hayranlarının salyalarını akıtan stylish action oyunumuz sonunda karşımızda. Yepyeni bir ana karakter, yeni yetenekler ve kısmen değişen oyun yapısıyla. Yeni ama aslında oldukça eski Devil May Cry 4 yeni neslin acımasız dünyasında bakalım ne kadar başarılı olabilecek...
Devil May Cry 2'nin ardından yıllar geçmiş, Dante'yi tanımayan bir nesil yetişmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan Order of the Sword ise Dante'nin babası "ilk isyankar" Sparda'nın izinden demonları mümkün olan her yolla imha etmeyi planlayan güçlü bir birliğe dönüşmüştür. İblisleri avlayan bir birliğe bir kolu demon olarak giren Nero'nun yaşadığı zorlukları tahmin edersiniz diye düşünüyorum. Nero, akıllıca bir şekillde kolunu sargıya alıp tek kolla dövüşerek sorunun bir yere kadar çözmüş. Kimsenin gidipte "Nero, neden sargılı kolun şeytanlarınkine benziyor?" sorusunu sormamaları ise tamamen apayrı bir mesele.
Nero tip olarak genç ve daha hip bir Dante'yi andırsa da dövüş sistemi olarak çok farklı sularda seyrediyorlar. Dante'nin hareketleri hıza ve atikliğe dayalıyken, Nero çok kendi kaba kuvvetine güveniyor. Nero'nun hareket sayısı Dante'den çok çok daha az olmasına rağmen devil bringer size hareketleri birleştirme şansını sunuyor. Dante ile de oldukça hoş hareketlerimiz olmasına rağmen 1000 stings veya Devil Charge'ın etkileri bellidir ve ne şekilde yaparsanız yapın bu durum değişmez. Nero ise daha farklı; Örneğin rakibinize dik bir vuruşla havaya kaldırdınız. Bu noktada ister comboya havada devam edebilir isterseniz de, olmadı diyerek devil bringer isimli kolunuzu uzatıp düşmanınızı yere çekebilirsiniz. Veya ikisinide beğenmediyseniz zıplayıp yaratığı tüm gücünüzle yere çarpma şansınız da mevcut. Uzun lafın kısası düşmanlarınızı uzak noktalardan çekip hareketlerinize devam etme şansına sahipsiniz.
Dante yendiği bölüm sonu canavarlarından çeşitli silahlar kazanabiliyorken, Nero bossların enerjilerini emerek Devil Bringer'a yeni özellikler kazandırıyor. Bunlar daha önce açılamayan rotaları açabilen pasif özellikler olduğu gibi, Nero'nun koluyla daha önce yapamadıkları hareketleri yapabilmesini de sağlayabiliyorlar. Nero'nun yeni silah almadığı detayı dikkatinizi çekmiştir. Merak etmeyin, Nero kılıcı Red Queen ve tabancası Blue Rose ile de yeterince güçlü. Özellikle Red Queen'de bulunan motor sistemi Exceed oynanışı büyük oranda değiştirebiliyor. Basitçe anlatmak gerekirse, Nero motorsikletlerdeki gaz sistemine benzeyen kabzasıyla istediği zaman darbelerini güçlendirerek daha fazla hasar vermesini sağlayabiliyor. Bunu ister hareketlerin arasında, isterseniz de büyük bir comboya başlamadan önce yapma şansına sahipsiniz. Exceed adını verdiğimiz bu sistemi kullandığınız anda silahınızın etrafını alevler sarıyor ve verdiğiniz hasar büyük oranda artıyor. Normal zorluk seviyeleri için kullanmak şart olmasa da, özellikle dante must die'dan sonra kullanmamanızın sonuçlarının sizin açınızdan pek iyi olmayacağını söyleyebilirim.
Dante ise oyuna oldukça ilginç bir şekilde giriyor. Normalde demonları avlayan bir örgütü en azından onaylamasını bekleyebileceğiniz Dante, kılıç birliğinin toplantısını basıp oracıkta liderlerini ve bir çok elite şovalyeyi kesiveriyor. Dante'nin bu ani değişikliği oyunun hikayesinin oldukça büyük bir kısmını kapsadığı için detaylara pek girmeyeceğim, o yüzden direk olarak oynanışından bahsedelim. Dante biraz yaşlanmasına rağmen pek değişmiş. En korkunç yaratıkların karşısındayken bile espri yapabilmesi, imkansız durumlarda bile karizmasını koruma becerisiyle aslında hala bilip, sevdiğimiz Dante.
Dante'nin oynanışı ile DMC 3 Dantesiyle hemen hemen aynı. RoyalGuard, Trickster, Swordmaster ve gunslinger modları üzerinden açılan tekniklerle oynuyoruz. Devil May Cry 3'ün aksine artık stil değiştirmek için de oyunu tamamen durdurmamız da gerekmiyor. Diyelim Gunslinger olarak üstesinden gelemyeceğiniz bir yaratık size doğru geliyor. Eski oyunlarda oyunu durdurup Royal Guard'ı seçmeniz gerekirken, şimdi D-pad'deki tuşları kullanarak teknikler arasında hızlıca geçiş yapabiliyorsunuz. Esksine göre oldukça kullanışlı olmasına rağmen, stiller arasında gidip gelerek değişik teknikleri birleştirecek kadar ergonomik bir yöntem olmamış bu. Dante'nin fazlasıyla zengin olan hareket arşivine ise pek dokunulmamış. Yeni eklenen hareket ve yetenekler ise Dante ve Nero'ya ortak olarak gelmelerine rağmen iki karakterin tamamen farklı oynanışlara sahip olması sayesinde bunların iki karakterle de farklı şekillerde kullanılması gerekiyor.
Nero ile gelen özellikleri saymazsak Devil May Cry'ın oynanış yapısı neredeyse hiç değişmemiş. Hala alıştığımız şekilde red orblar ve soulları kullanarak karakterimiz geliştiriyor ve her bölümde ( Evet boss sayısı bu oyunda biraz daha fazla) karşımıza çıkan bölüm sonu canavarlarını geçiyoruz. Basit ve eğlenceli). DMC 4 asıl beğenmediğim yanını ise bu noktada çıkartıyor. Oyun orjinal seriye o kadar sadık kalmış ki, sadece grafikleri kısılarak rahatlıkla eski nesil konsollara port edilebilir ne yazık ki. Yıllarca PS2'nun artık güçsüz kalmasından yakınan yapımcıların ellerine bu denli güçlü sistemler geçtiğinde en azından savaş alanları ve tasarımda bir adım ileriye gitmelerlini beklerdim doğrusu.
Bütün eksilerinin yanında Devil May Cry 4 en çok save sisteminden kaybediyor. Özellikle bölümler orjinal oyunlara göre çok daha büyükler ve çözülmesi bazen bir saati bulan bulmacalar içerebiliyorlar. Doğal olarak böyle bir durumda oyununuzu kapatıp bir başka zaman devam etmek isteyebilirsiniz. Eğer siz de benim gibi hiçbirşeyden şüphelenmeden oyundan çıktıysanız kesinlikle çok büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Çünkü oyunda otomatik kaydetme sistemini bırakın, bölüm içinde oyununuzu kaydetmenize imkan veren bir save sistemi dahi yok. 10 yıl önce PSX zamanlarında bile kabul edilemeyecek bu sistemin ne yüzle DMC 4'e kadar yaşayabildiğini ne yazık ki anlayabilmiş değilim.
Devil May Cry 3 ile çok eleştirilen, hatta DMC3 Special Edition'ın çıkmasındaki en önemli neden olan dengesiz zorluk seviyesi sorunu DMC4 ile büyük oranda halledilmiş. Oyunda toplam dört zorluk seviyesi var -ikisi sonradan açılıyor- ve en kötü durumda bile oyun sizi sıkmamanın bir yolunu buluyor. Diyelim çok zor bir boss ile karşılaştınız ve bu boss'u bir kaç kez denemeniz gerekti; Normal bir oyunda oyunu burada bırakıp dışarıda güneşli havanın tadını çıkartabilirsiniz. Devil May Cry 4 için bu geçerli değil. Oyun eğer zorlanıyorsanız karşılaştığınız yaratıkların zorluğunu düşürebiliyor. Bu onların can puanlarını azaltmaktan, çağırdıkları yardımcıların türünü değiştirmeye kadar gidebiliyor. Elbette hiçbir iyilik cezasız kalmaz, bölümü bu şekilde geçerseniz yetenek puanlarınızı aldığınız tablo puanlarınız buna oranla düşecektir.
- Koşun Dante'yi dövüyorlar!
- Yok ben burdayım.
- Dante?! O zaman stadyumdaki kim?
- Nerodur nero. Dublör aldım da geçen kendime. Keh keh...
- İyi etmişsin Dante Abi...
Trgamer olarak elbette ki oyunu Xbox 360 ve PS3 platformlarında karşılaştırma şansını da bulduk. Oynanış ve tepki süresi olarak büyük farklar olmamasıyla birlikte, ( Sixaxis'in bir kaç gereksiz kullanımını saymıyorum) DMC4 görsel anlamdada çok büyük farklar vaadetmiyor. PS3 sürümü göze pek hoş gelmeyen motion blur ve daha temiz yaratık modelleri ortaya koyarken, Xbox 360 sürümü ise kaliteli dokularıyla dikkat çekiyor. Söylediğim üzere bu farkların hiçbiri bir sürümü diğerine tercih etmemize neden olabilecek değişiklikler değillerdi, yani hangi sürümü alırsanız alın aynı şekilde eğleneceğinizi garanti edebilirim.
Devil May Cry yeni nesil konsollarda türünün en iyisi olmasına rağmen, ne yazık ki elindeki imkanları yeterince iyi kullanan bir oyun olamamış. Özellikle Ghost Recon ve -hatta orjinal oyunun baştan yapılmış hali olan- Ninja Gaiden Sigma gibi oyunların yeni nesilde yaptıkları atılımları gördükten sonra DMC4 ne yazık ki o kadar çekici gelmiyor. Kesinlikle kötü bir oyun değil, ancak ellerinde DMC gibi marka olmuş bir seri varken yine göz dolduran işlem güçlerine sahip yeni nesil konsollarla Capcom'un ister istemez çok daha iyisini yapmasını beklerdim.