80'li ve 90'lı yıllarda çocuk olanlar için iki tane önemli kahraman vardı. Bu adamların filmleri mutlaka izlenir ve herkes bir şekilde onlara özenirdi. Birincisi, Rambo olarak Sylvester Stallone, diğeri ise Terminator ve Commando rolleriyle Arnold Schwarzenegger. Şimdiler de Sly sarkık kaslarıyla orta yaş bunalımında bir adam. Arnold ise Kaliforniya Valisi olarak tanınıyor. Ama bahsettiğim dönemler de çocuk olanlar onları hep, kasların ve silahların ustası olarak hatırlayacaklar. Tek kişilik ordu furyası bu adamlar, erkeksi tarzları ağır hareketleri az ama cool konuşma teknikleriyle hepimiz için kahraman olmuşlardı. Haliyle bu ikili gayri resmi olarak oyun dünyasına çok konuk oldu. En ünlüleri Contra'ydı. Bu ünlü platform oyunun kapağında resmen Arnold ve Sly'ı görüyorduk. Arnold, Predator filmindeki ünlü sahnelerinden birisiyle, Sly ise Rambo olarak çizilmişti. Diğer ünlü olan ise, konusu ve farklı özellikleriyle Contra'yı sollayacak olan Bionic Commando'ydu. Burada bu iki ünlü oyuncunun tek vücutta birleşmiş halini görüyorduk. Amerikan tarzı asker tıraşı, güneş gözlükleri, kasları ve biyonik koluyla, bu karakter tüm çocukların hayaliydi. Capcom'un bu oyununu diğer rakiplerinden ayıran en büyük özellik ise Spencer'ın biyonik koluydu. Bu sayede, sağa sola tutunup kendimiz yukarı çekebiliyorduk. Ya da sarkaç gibi sallanıp bir platformdan diğerine atlıyorduk. Bu sırada ise, karşımıza çıkan düşman askerlerini vuruyorduk. Bu kolun diğer özelliği ise Spencer'a müthiş bir güç vermesiydi. 80'ler de zaten bir biyonik ve robot furyası vardı. Herkes 2000'li yılarda bu tarz şeylerin çok yaygın olacağını düşünüyordu. Spencer bu koluyla, etraftaki ağır valileri düşmanın kafasına atabiliyordu. Bazı mermileri de durdurabiliyordu. Ancak Bionic Commando'da uzmanlaşmak ve tam zevkiyle oynamak gerçekten çok zordu. O yüzden uzun yıllar oynanmaya devam etti�
Geçtiğimiz yıl bu efsanevi oyunu günümüz grafikleriyle tekrar düzenlenmiş olarak oynama şansımız oldu. Bionic Commando Rearmed adlı oyunda, ilk oyunun tarzı koruyup orijinalliğini bozmayan eklentilerle başarılı bir tekrar yapım (remake) olarak tarihe geçmiş oldu. Aynı zamanda bu, efsanenin geri dönüşünün de habercisiydi. Capcom 20 yıl sonra, Bionic Commando serisinin diriltmeye karar verdi. İlk oyunun devamını anlatan, yeni bir oyun yapılıyordu. Oyun eski günlerin hatırına konsola daha önce çıkartıldı. PC'ler ise uzun bir bekleyişten sonra, bu sıcak yaz günlerinde, maceranın adı Nathan "Rad" Spencer ile tekrar buluşuyor. İlk oyunu tecrübe etmek ve hikayesini öğrenmek için Rearmed'ı tavsiye ederim. Ancak oynamak da ısrar edenler için ilk oyunun hikayesi kısaca şöyleydi. Commando oyunun kahramanı Super Joe, gizli bir görevdeyken kaybolur. Onu kurtarmak ve Imperial kuvvetlerinin ne yaptığını bulmak, FSA'nın (Federal States of America) yeni silahı süper asker Nathan Spencer'a verilmiştir. Ünlü Bionic Commando'muz göreve böyle başlar. Ancak ilerledikçe, hem FSA ile yaptığımız telsiz konuşmaları hem de düşmanın bilgisayarlarını hackleyerek öğrendiğimiz bilgilere göre, Imperial'lar Project Albatros kod adlı bir deney üzerinde çalışmaktadır. Zamanla Spencer bu projenin aslında Imperial'ın ünlü lideri, Master-D'yi diriltmeyi hedeflediğini öğrenir. Bundan sonra ise görevi arama kurtarmadan çok, esas gücünü test edebileceği bir bul ve yok et görevi haline gelir� Oyunun orijinal Japon sürümünde Imperial'lar Nazi İmparatorluğu, Master- D ise Hitler'in ta kendisiyiydi. Ancak Batı'da bu hikaye çok fazla tepki alınca, Capcom olayı Nazi'leri ve Hitler'i anımsatan kurgusal yeni isimlerle değiştirmeye karar verdi. Böylece tüm dünyaya yayılan ikinci versiyonla birlikte, her şey de değişmiş oldu.
Eski dostta yeni imaj
Nat Spencer, orijinal oyunda tam bir 80'ler tipiydi. Kamando pantolonu, saç stili, hafif ukala gülüşü, güneş gözlüğüyle birlikte o yılların aksiyon filmlerinden fırlamış gibiydi. Yeni oyundaki Spencer ise karakter tasarımı olarak günümüze aktarılmış. Artık daha hırçın ve günümüz insanı gibi halinden memnun olmayan bir tipi var. Saçları uzun ve rasta modelinde olmuş. Güneş gözlüğü takmıyor, yüzündeni ukala gülüşü kaybolmuş, yerine daha vahşi bir tipi var. Bu haliyle, Kurt Russel'ın hayat verdiği Snake Plissken karakterine benziyor. Ayrıca tipinde hafiften bir Lost'un Sawyer'ını andırma da var (bana Orlando Bloom'u anımsatıyor nedense? - Emre Acar). Nathan en son Master-D'yi yenmiş ve FSA için bir kahraman haline gelmişti. Ancak yeni oyunda, her şey çok daha farklı bir yerden başlıyor. Artık oyun daha karanlık bir ortama sahip. Spencer, emire itaatsizlikten dolayı hak etmediği halde hapishaneye atılmış ve orada idam edileceği günü bekliyor. Kolu kendinden alınmış. Bir zamanlar kahraman görünen ve imrenilen biyonik askerler artık, kendi devletleri tarafından istenmiyor. Kukla halkta hükümetin bu dediklerini düşünüp, biyoniklerin gücünden korkmuşlar ve sonuçta Biyonik Avı başlamış. Biyonik parçalara sahip olanlar, bulunduğu yerde yok edilmiş ya da bu parçalardan kurtulmaya zorlanmış. Böyle bir dönemde, Super Joe'nun başında olduğu T.A.S.C yetkisiz göstermelik bir birim. Esas amaçları, biyonik askerler yaratıp eğitmekten şimdi Joe üstün yetkili ama hiçbir işe yaramayan bir birimin başı
Bu karanlık dönem, kendi sorunlarını da yaratmış, dünyanın başı artık Bio-Reign adlı terörist grupla dertte. Adından da anlaşıldığı gibi, bunlar biyonik parçalara sahip insanlardan oluşan bir grup. İçlerinde eski, T.A.S.C elemanları ve Imperial askerleri de var. Ascension şehrinin Bio-Reign teröristleri tarafından bombalanmasından sonra Spencer'a tekrar ihtiyaç duyulur. Spencer da bir zamanlar ihanete uğradığı hükümetine vatanseverlik ve kişisel nedenlerden dolayı tekrar hizmet etmeye karar verir. İşte böylece yeni nesil Bionic Commando maceramızda başlamış oluyor. Spencer oyuna biyonik kolu olmadan başlıyor. Yapımcılar bu kolun değerini daha iyi anlayalım diye böyle bir şey yapmışlar çok belli. Ama hala senaryo gereği, göreve bir askeri en büyük silahından mahsur yolluyorlar anlamış değilim. Ascension Şehrinin yıkıntılara arasında oyuna başlıyoruz. İlk görevimiz, Spencer'ın biyonik kolunu bulmak. Sıradan bir TPS oyunundaki aksiyonları yaptıktan sonra, kola ulaşıyoruz ve esas macera da başlıyor. Bundan sonra oyunun esaslı bir eğitim bölümü var. Bazı oyunlar da eğitim bölümü öylesine yapılmıştır tam anlamıyla bir şey öğretmez. Ancak Bionic Comando'nun yapımcısı Grin oyunu tam anlamıyla öğreten bir eğitim bölümü hazırlamış. Ancak bu eğitim bölümünde yapabildiğimiz her şeyi, oyun sırasında hemen yapamıyoruz. Çünkü oyunda bir çeşit gelişme sistemi var. Mantıklı bir açıklamayla bu olayı senaryoya da uygun hale getirmişler. Mekanik kol sayesinde oyunda görebildiğimiz hemen her şey ile etkileşime geçiyoruz. TPS oyunlar da pek alışık olmadığımız bu özgürlük oyuncuyu etkiliyor. Üstelik fare sayesinde, oyunun kontrolleri konsol versiyonlarına kıyasla çok daha başarılı. Spencer fare ile işaretlediğimiz her yere, koluyla tutunabiliyor. Buralara kendini çekebiliyor. Aynı şekilde direk ya da reklam tabelası gibi şeylere de tutunup burada sallanabiliyoruz. Orijinal oyunun en büyük özelliği yeni nesilde de devam ediyor. Rearmed'daki gibi sarkaç misali sallanırken, fiziki kanunlara uymamız lazım. Bir yere ulaşmak için ya da daya yükseğe sıçramak için sallandıktan sonra, bu hareketten aldığımız gücü kullanmamız lazım. Kısacası, sallanmanın verdiği güç ile çok daha uzaklara sıçrayabiliyoruz. Dev haritalar ve yıkık şehirler de dolaşmamıza rağmen, oyun eski platform tadından hiçbir şey kaybetmemiş. Havada asılı balonlar, ağaçlar, reklam panolarıyla birlikte oyun hala platform gibi duruyor. Bir süre sonra kontrollere alışında, yaptığımız hareketler oyunu, çok zevkli hale getiriyor. Binadan binaya sallanmak oradan oraya zıplamak o kadar zevkli ki, bazen dövüşmeyi bırakıp sırf bu hareketleri yapmak için oradan oraya sallanıp durdum� Bu sefer Spencer'ın karşısında tam dişine göre düşmanlar var. Teröristler aynı onun gibi, biyonik parçalara sahip. Haliyle onlarla dövüşmek hem zor hem de bir o kadar zevkli. Super Joe bu oyunda bizi yönlendiren kişi olmuş. Bol bol telsiz konuşmasıyla, gideceğimiz yerleri anlatırken aynı şekilde bizi senaryo konusunda bilgilendiriyor.
Savaş bittiğinde askerlere ne olur?
Bionic Commando'da bol aksiyon az diyalog ve video mantığı var. Hikayeyi öğrenmek isteyenler için, yapımcılar telsiz konuşmaları ve etraftaki terminalleri hackleme özellikleri koymuşlar. Terminal hackleme oyunda en çok yapacağımız işlerden birisi. Bunu yapmak için, kolumuzu terminale fırlatıyoruz. Daha sonra da ekranda çıkan hackleme tuşuna basıyoruz. Bu sayede, cihaz etkisiz hale getirilmiş oluyor. Cihazı hackleyince aynı zamanda, düşmanın iletişim ağına da girmiş oluyoruz. Burada senaryoyla ilgili bilgileri öğreneceğimiz düşmanın yazışmalarını ve talimatlarını okuyabiliyoruz. Bionic Commando'da konu arka planda gözükebilir ama kesinlikle yetersiz değil. Aksine çok doyurucu ve merak uyandırıcı bir konu var. Telsiz konuşmalarıyla yapımcılar oyuna, eski savaş filmlerinin tadını koymaya çalışmışlar. Spencer ile Super Joe'nun konuşmaları, geçmişle ilgili hesaplaşmalar, vatanseverlik, ihanet ve ilk iki oyun arasındaki boşlukları doldurma gibi birçok konuyu işliyor. Konuşmaları sayesinde Spencer hareket edebildiği için, ben konu monu anlamam aksiyon isterim diyen oyuncular da oyundan gayet memnun olacaklar. Tam tersi düşünen ve oyunların konusuna hayran oyuncular ise bu ciddi ve dramatik ortamdan çok büyük zevk alacaklar. 20 yıl önce kim bu gayet erkeksi ve kaya gibi adamın büyük bir dramın parçası olacağını düşünebilirdi ki? Geçen zamanla birlikte aksiyon kahramanlarının da görevleri artmaya başladı. Eskiden kaslarını gösterip, silahla onu bunu vururlarken ve bunu yaparken umursamazca gülümserken, şimdi hikayeleriyle de insanları etkilemek zorundalar�