pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Sizleri Neler Bekliyor ?
-Foruma Üye Olarak Yeni Arkadaşlıklar Edineceksiniz.
-İnternette Zaman Geçirecek Bir Alanınız Olucak Ve Eğleneceksiniz.
-PvP Server Tutkunuysanız Pvp Serverlerde Yenilikleri Takip Ediceksiniz.
-Yeni Açılan Serverleri Anında Bulacaksınız .
-Gmlik Adaylığı Koyacaksınız.Serverinizi Tanıtacaksınız.
-Pvp Serverler Hakkında Herşey Bu Forumda Olucak.
-ÜYE OLURSANIZ FORUMDAKİ REKLAMLAR GÖZÜKMEZ
Bunlardan Yararlanmak İçin Sizden Tek İsteyimiz Üye Olmanız Yada Giriş Yapmanız.


Hikaye 30us3s8
Lütfen Foruma FİREFOX İle Giriniz !



Join the forum, it's quick and easy

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Sizleri Neler Bekliyor ?
-Foruma Üye Olarak Yeni Arkadaşlıklar Edineceksiniz.
-İnternette Zaman Geçirecek Bir Alanınız Olucak Ve Eğleneceksiniz.
-PvP Server Tutkunuysanız Pvp Serverlerde Yenilikleri Takip Ediceksiniz.
-Yeni Açılan Serverleri Anında Bulacaksınız .
-Gmlik Adaylığı Koyacaksınız.Serverinizi Tanıtacaksınız.
-Pvp Serverler Hakkında Herşey Bu Forumda Olucak.
-ÜYE OLURSANIZ FORUMDAKİ REKLAMLAR GÖZÜKMEZ
Bunlardan Yararlanmak İçin Sizden Tek İsteyimiz Üye Olmanız Yada Giriş Yapmanız.


Hikaye 30us3s8
Lütfen Foruma FİREFOX İle Giriniz !

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin2

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

pvp serverler,pvp server,pvp serverlar,private serverlar,private serverler,private server,metin pvp server

pvpserverler.forumclan.com  Üye sayımız +105.000 / Aramıza Hoşgeldiniz !

    Hikaye

    by0rhan
    by0rhan
    Bronze Master
    Bronze Master


    <b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 307
    <b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 23/08/09

    Hikaye Empty Hikaye

    Mesaj tarafından by0rhan C.tesi Ocak 02, 2010 12:18 am

    Yaratılış

    Hayatın Kaynağı

    Uzun zamanlar önce, Ayvenas isimli genç ve meraklı bir tanrı, kendi
    dünyasını yaratmaya karar verdi. Bu amaçla, tanrılar dilinde yazılmış
    olan yaratılış kitabında yeni bir bölüm açıldı. Bu bölümün adı sonradan
    ‘Taborea’ olarak bilindi. Ayvenas, Taborea üzerinde uçsuz bucaksız
    ovalar ve yem yeşil tarlalar yarattı. Masmavi gökyüzü ve nazikce
    fısıldayan bir rüzgar tüm yeryüzünü kapladı. Göz alabildiğince uzanan
    dağlardan, kapkaranlık denizlere kadar Taborea’nın her köşesinden hayat
    fışkırdı. Böylece İnsanoğluğunun Taborea’daki macerası başladı…

    Tanrı ve Evlatları

    Ayvenas henüz genç bir tanrıydı ve tecrübesizdi. Bu yüzden ilk
    yarattığı insanlar bir çok sorunla karşılaştı. Bir çoğu açlıktan ve
    hastalıktan yokoldu. Geri kalanlar Ayvenas’a yardım için haykırdılar.
    Bunun üzerine Ayvenas tanrıların lisanında taş tabletler üzerine
    yazıtlar yaratıp Taborea’nın her bir köşesine dağıttı ve insanoğluna
    ‘Eğer bu yazıtları bulursanız, kaderinizi kendi ellerinize
    alabilirsiniz’ mesajını verdi. Bunun üzerine Taborea üzerindeki
    insanlar, kendi dillerinde ‘Rune’ olarak adlandırdıkları yazıtları
    toplamaya koyuldular. Ancak bu yarış kısa zamanda kızıştı. Gruplar,
    klanlar oluştu ve en çok Runeye sahip olanlar diğer, daha zayıp
    grupları kontrolleri altına almaya başladılar. Ayvenas her Rune
    tabletinin içine yararlı bir özellik veya yetenek saklamıştı. Bu
    yeteneklerin sırrını çözebilenler git gide diğer gruplar arasında güç
    kazanmaya başladılar.

    Ancak kısa zaman içinde insanoğlunun güç ve kuvvet için yarışı Taborea’daki dengeyi etkilemeye başladı...


    Destanlar Devri

    Değişen Dünya

    İnsanoğlunun Rune tabletlerini toplama yarışı Taborea’daki ırklar
    arasındaki dengeyi bozmaya başladı. İnsanoğlu diğer ırklardan farklı
    olarak hem çiftçiliğe ve avcılığa hem de hırsızlık ve cinayete
    meraklıydı. Kısa zamanda İnsanoğlunun günahları, kontrolsüz bir şekilde
    çoğalmaya başladı. Ayvenas bu durumu görünce Taborea’nın eski
    masumiyetine kavuşabilmesi için kendi imajından esinlenerek
    ‘Gardiyanları’ yarattı. Gardiyanların amacı Taborea’daki İnsanoğlu ve
    diğer ırkları izleyip gelişmelerine yardımcı olmak ve daha zayıf
    toplumları güçlüler altında ezilmekten korumaktı. Ayvenas özgür
    iradenin kontrol edilmesinin güçlüğünü İnsanoğlu ile farkına varmıştı
    bu yüzden Taborea’daki diğer tüm ırkların aksine Gardiyanlaraözgür
    irade bağışlamadı. Nede olsa Gardiyanlar Ayvenas’ın emrini, tereddüt
    etmeden ve duraksamadan, kelimesi kelimesine yerine getirmek için
    yaratılmışlardı. Yüz yıllar boyunca Gardiyanlar görevlerini kusurusuzca
    yerine getirdiler ve Taboreadaki ırklar korumaları altında geliştiler.

    Aradan yıllar geçtikçe Gardiyanlar yavaş yavaş İnsanoğlu ve diğer
    ırkların özgür iradesini kıskanmaya başladılar. Sonuçta Taboreanın her
    gün gelişmekte olan insanları gönüllerine geleni istedikleri zaman
    yapabiliyorlardı ve bu özgürlük Gardiyanların Ayvenas’a olan sadakatını
    kökünden salladı. Ayvenas neden kendi Gardiyanlarından özgür iradeyi
    sakınmıştı? Gardiyanlara güvenmiyor muydu? Bazı Gardiyanlar kendilerini
    özgür kılacakları sözü karşısında değişik İnsanoğlu topluluklarına
    katıldılar ve Ayvenas’ın zincirlerini kırmak için diğer insanlarla
    üremek gibi akıl almaz şeyler yapmaya başladılar. Ayvenas şaşkınlık
    içinde izledi ve kendi imajında yarattığı Gardiyanlarının bu ihaneti
    onu derinden sarstı. Ancak Ayvenas’ın gençliğinden kaynaklanan merakı,
    ihanetin acısından kuvvetli çıktı. Bir yandan Gardiyanların
    İnsanoğluyla üremesinin sonucunda ortaya ne çıkacağını çok merak
    ediyordu. Bir yandan da Taborea’daki dengenin bozulmasından korkuyordu.
    Ancak Ayvenas izlemeye devam etti.

    Gardiyanların İnsanoğluyla birleşmesinin sonucunda ortaya inanılmaz
    efsanevi yaratıklar ortaya çıktı. Bu yaratıklardan en ünlülerinden biri
    İnsanoğlu tarafından Ejderler olarak anıldı. Bu yaratıklar zaman içinde
    tarih kitaplarında destanlar haline geldiler ve binlerce yıl boyunca
    Taborea’nın ırkları arasında anlatılmaya devam edildiler. Bu yüzden bu
    asıra Destanlar Çağı adı verildi.

    Gardiyanların Sonu

    Ayvenas, Gardiyanların ihaneti ve Taborea’nın kontrolünün elinden
    kaçmaya başladığına karar verince radikal bir önlem almaya karar verdi.
    Madem Taborea’daki insanlara gücü o vermişti tekrar geri almak da
    elindeydi. Ayvenas Taboreadaki tüm Rune tabletlerini parçalayıp
    dünyanın her bir köşesine savurdu! Tüm Rune tabletlerinden kazanılan
    güçler ve özellikler bir anda tamamen yokoldu!

    Böylece Taborea’daki güç dengesi sıfırlanmış oldu. Runelerin
    parçalanmasının üzerine değişik İnsanoğlu gruplarının parçası olmuş
    Gardiyanlar, Runeleri tekrar ele geçirmek için savaşmaya başladılar.
    Bir çok Gardiyan bu savaşta yokoldu. Geriye kalanlar da tarihin
    kitaplarının sayfaları arasında kayboldular.

    Rune tabletlerinin parçalanması ve Gardiyanların Taborea’dan yok olması
    üzerine, geçici de olsa Taborea’da barış ve denge sağlandı. Böylece
    İnsanoğlu’nun değişik toplumları tekrar birlikte bir bünye olarak
    kaybolan güçlerini geri kazanma çabasına giriştiler.

    Eski Krallık

    Taborea’daki barış, tüm İnsanoğlunun ittifaklar ve devletler
    kurmalarına elverişli oldu. Kısa bir sürede değişik kültürler gelişti.
    Taborea’da ilk defa medeni sayılabilecek bir yaşam oluşmaya başladı.
    Bazı büyük devletler bügün halen kullanılan icatlara bu barış çağında
    imzalarını attılar.

    İnsanoğlu Taborea’daki ırklar arasında en geniş bilgiye ve Rune
    dağarcığına sahiplerdi. Bu onlara Taborea’da şimdiye kadar eşi
    görülmemiş bir güç ve bilgelik sağladı. İnsanoğlu’nun tek bir bünye
    altında yarattığı muhteşem krallık neredeyse bin yıl sürdü ve sonraki
    nesiller tarafından ‘Eski Krallık’ olarak bilindi.

    Bu devirin gelecek devirler üzerinde etkisi tartışılmazdı. Eski
    Krallıktan arta kalan bilgi ve hazineler modern toplumların
    gelişebilmelerinin önünü açtı.

    Balanzasar Savaşı

    İnsanoğlunun kuvveti arttıkça açgözlülüğü de arttı. Diğer ırklara karşı
    küçük başlayan yerel çatışmalar ırklar arası savaşlara dönüştü ve
    Taborea tarihinde ilk defa büyülerin gücü zarar vermek ve hatta
    öldürmek için kullanıldı.

    Yüz yıl süren bir savaş başladı ve yavaş yavaş Taborea’daki tüm ırkları
    içine çekti. Savaş o kadar vahşiydi ki bazı, daha az gelişimiş ırklar
    Taborea’dan tamamen silindiler ve dünya üzerinde savaştan nasibini
    almamış köşe kalmadı. Taborea’nın ilk savaşı ayrıca da en kanlısı oldu.


    Balanzasar isimli hırslı bir general İnsanoğlunu kanlı fetih yolunda
    başarıyla yürüttü. Taborea’nın ırkları birer birer Balanzasar’ın devasa
    ordusunun postalları altında ezildiler. Yarattığı dünyanın alevler ve
    kan içinde olduğunu gören Ayvenas sessizliğini daha fazla koruyamadı ve
    bir gece inanılmaz bir sel Balanzasar ve ordusunun büyük bir kısmını
    silip süpürdü. Bu gece Balanzasar savaşının son gecesi oldu.

    Balanzasar ve ordusunun yok olması sonucunda geride kalan boşluğu
    doldurmak için İnsanoğlu krallığı arasında anlaşmazlıklar ve iç
    savaşlar başladı. İç savaş ve güç yarışı İnsanoğlunun krallığının
    Taborea’daki üstünlüğünü derinden sarstı.

    Kaos Çağı

    İnsanoğlunun İç savaşı Krallığı bir çok küçük parçalara ayırdı.
    Runelerin güçünü toplamakta başarılı olan ülkeler kendilerinden daha
    zayıf ve küçük ülkelerin halklarını kendi nüfuslarına katmaya
    başladılar. Bu, nadiren barışçıl genellikle ise kanlı bir işlem oldu.
    Bölünen devletlerin liderleri, diğer devletlere karşı avantaj
    sağlayabilmek için ve güç elde etmek için Runelerin gücünü çok fazla
    kullanmaktan kendi vücutlarını şeytansı formlara yozlaştırdılar.

    İç savaş sürdükçe savaşı kazanmakta olan daha güçlü devletlerin
    halkları bile devamlı saldırı korkusu altında yaşamaktan bıkmaya ve
    Runelerin gücüyle sarhoşa dönmüş liderlerine kin ve nefret ile bakmaya
    başladılar. Ancak bu liderlerin güçleri eşsizdi ve rejimlerine karşı
    çıkmaya çalışan bir kaç cesur kişi de çabuk ve vahşi bir şekilde
    cezalandırıldılar. İç savaş süresince devam eden Kaos Çağı tamamen bu
    şeytani liderlerin kontrolü altında gelişti.

    İnsanoğlunun iç savaşı ilerledikçe, savaşı kazanmakta olan bir kaç
    büyük devletin liderlerine tehlike yaratacak çok fazla devlet
    kalmamıştı. Runelerin gücüyle şeytansı yaratıklara dönüşmüş olan kana
    susamış liderler arasında acmasız bir savaş patlak verdi ve en güçlü
    devletlerin liderleri zayıflamış İnsanoğlunu tekrardan tüm Taborea’yı
    içine kapsayan bir savaşa giriştiler. Bu vahşi savaş, Taborea’daki
    diğer ırklar tarafından ‘Büyük İttifakın’ kurulmasına sebep oldu...

    Büyük Sürgün

    Bü İttifak’ın ırklarının önde gelen büyücüleri bir hapishane
    oluşturdular. Bu hapishanenin adı Boşluk Küresi’ydı ve bu küreye
    Taborea’dan açılan bir çok kapı yaratıldı.

    Boşluk Küresinin yaratılmasının sonrasında Büyük Sürgün olarak bilinen
    ve tüm Taborea’yı kapsayan bir savaş başladı. İnsanoğlunun Şeytani
    Krallarının kontrolü altında bulunmayan tüm ırklardan oluşan ve
    aralardında bir çok insanın da bulunduğu ‘Büyük İttifak’ kana ve güce
    susamış kralları ve ordularını Boşluk Küresine açılan kapılara
    yönlendirdiler. Milyonlarca ittifak askeri şeytani kralları Boşlük
    Küresine sürmek için canlarını verdiler ve ardından tüm kapılar
    mühürlendi.

    Geriye kalan bir kaç şeytan tüm ordularını ve güçlerini kaybettikten
    sonra teker teker avlanmaya başladılar. Bir kaç tanesinin Taborea’nın
    karanlık köşelerinde saklanarak ittifak ordusundan kurtuldukları
    söyleniyor. İttifak büyücüleri tarafından şeytani krallarını Boşluk
    Küresine hapsetmek için kullanılan büyü zaman içinde büyücü
    kitaplarından yok oldu.

    Ancak özgürlük için ödenen fiyat kolayca unutulabilir değildi. Savaşın
    katliamından ve kül ve ateş içinde yok olan şehirlerden sonra
    Taboreanın sadace onda biri yaşamlarına kaldıkları yerden devam
    edebildiler.

    Ceza Devri

    Barış Çağı

    Büyük Sürgünün ardından bir süreliğine Taborea’daki tüm ırklar barış
    içinde ve birbiriyle uyum içerisinde yaşadılar. Ancak kanlı geçmişin
    yarattığı korku ve Büyük İttifak savaşı sonunda kaçıp saklanarak
    hayatta kalan bir kaç şeytan da tüm Taborea için büyük tedirginlik
    kaynağıydı.

    İnsanoğlunun en zeki büyücüleri diğer ırkların da yardımıyla, koruma
    amaçlı dev heykeller yarattılar. Bu heykeller, büyü ile hareket
    edebiliyor ve sahiplerinin verdiği komutları son kelimesine kadar
    herhangi bir duygu veya irade olmaksızın yerine getirmek için
    yaratıldılar. İnsanoğlu taştan ve metalden yarattıkları bu
    koruyuculara, sanki tanrı Ayvenas’ın Destanlar Devrindeki
    Gardiyanlarına meydan okurmuşcasına ‘Gardiyan’ adını verdiler.
    Gardiyanların koruması altında İnsanoğlu barış ve refah içerisinde
    gelişti.

    Karanlık Çağ

    Zamanla barış içinde yaşayan İnsanoğlu gelişmeye, geçmişin kabuslarını
    unutmaya başladı. Yüzyıllar önce yarattıkları gardiyanlara artık
    ihtiyaç duymadıklarına karar verip, onları paslanmaya terkettiler.
    Zamanla gardiyanların bir çoğu kullanılamaz hale geldi.

    İşte tam bu zamanda yaratıcı tanrı Ayvenas, kendi Gardiyanlarının
    ihanetiniyle dalga geçen kibirli İnsanoğlunu cezalandırdığı Karanlık
    Çağ başladı.

    Ayvenas, birer birer, tüm paslı, bozulmuş gardiyanları tekrar
    dirilterek İnsanoğlunun korumasız şehirlerine saldırttı. Bir çok şehir
    yok oldu ve bir çok insan yarattıkları koruyucular karşısında güçsüz
    bir şekilde can verdi.

    Gardiyanların katliamından kurtulan sayılı sayıda insan bir arada
    atalarının binlerce yıldır yaşamakta olduğu toprakları terk edip,
    gardiyanlardan uzağa, bilinmeyen yerlere göç ettiler.


    Modern Devir

    Düzelme Çağı

    Göç çok zorlu geçti. Bir çok insan hastalık ve yorgunluktan canlarını
    kaybetti. Aradan aylar, yıllar geçti ve İnsanoğlunun engin bilgisi
    yerleşik bir kültür olmadığı için zaman aşımına uğrayıp, sadece günlük
    hayatta kalmak çabası içinde olan göçebelerin dağırcıklarından silindi.


    Yıllar sonra, hayatta kalan göçebeler ‘Kolydia’ adında kimsenin ayak
    basmadığı ve haritalarda bile gözükmeyen bir ülkeye vardılar.
    Kolydia’da ilk defa henüz gelişmekte olan garip kabile topluluklarıyla
    karşılaştılar.

    Bu çağda bir çok göçebe Kolydia’ya gelerek yeni bir medeniyet kurmaya
    başladılar. Eski krallıkların aksine Runelerin gücüne ve büyücülerin
    bilgisine sahip olmayan bu yeni medeniyet zar zor ve oldukça yavaş
    gelişti. Zamanla büyünün yerini mekanik eşyalar ve araçlar almaya
    başladı.

    Kolydia’nın dört bir köşesinde yeni kasabalar kurulmaya başladı ve
    yerli kabileler göç etmiş olan halkla kaynamaya başladılar. Yerli
    kabilelerin bilgisiyle göçebe insanlar yeni bir nefes buldular ve
    özgürlüğün tadını tekrardan tatmaya başladılar. Bu yüzden bu cağa
    Düzelme Çağı adı verildi.

    Keşif Çağı

    Kolydia’daki İnsanoğlu gelişmeye ve eski krallıklarının gücünü tekrar
    kazanmaya başladı. İnsanoğlunun liderleri Taborea’nın dört bir
    köşesine, Rune parçalarını tekrar toplamak için keşif ekipleri
    gönderdiler. Ancak geçmiş savaşlardan dersini alan İnsanoğlu toplanan
    Rune parçalarının ülke ülke toplanmasından çok, tüm ülkelerin de
    paylaşabileceği bir grup tarafından toplanıp, korunmasına karar
    verdiler.

    Bu güçlü ve prestijli grubun adı ‘Bilgeliğin Gözü’ olarak adlandırıldı.
    Kaybolan Rune parçalarını toplamak yavaş ve zorlu bir işlemdi. Bu
    yüzden Bilgeliğin Gözü grubu devrin teknolojik gelişimlerini
    avantajlarına kullanarak Rune parçalarının keşfine odaklandılar.

    İnsanoğlu kaybettikleri bilgiye aç bir şekilde, teknolojik icatlarıyla
    Taborea’nın her köşesini keşfe başladı. Haritalar çizildi, antik
    harabeler ve yok olmuş ırklar keşfedildi. Ancak her keşif beraberinde
    yeni sırlar ortaya çıkarttı.

    İnsanoğlunun tarihinde en hızlı geliştiği ve Taborea’nın ve antik
    krallıkların sırlarını çözmek için el ele çalıştı. Şu anda da halen
    devam eden bu çağın adı, tarih kitaplarına altın kalemle Keşif Çağı
    olarak geçti.




    Ceza Devri

    Barış Çağı

    Büyük Sürgünün ardından bir süreliğine Taborea’daki tüm ırklar barış
    içinde ve birbiriyle uyum içerisinde yaşadılar. Ancak kanlı geçmişin
    yarattığı korku ve Büyük İttifak savaşı sonunda kaçıp saklanarak
    hayatta kalan bir kaç şeytan da tüm Taborea için büyük tedirginlik
    kaynağıydı.

    İnsanoğlunun en zeki büyücüleri diğer ırkların da yardımıyla, koruma
    amaçlı dev heykeller yarattılar. Bu heykeller, büyü ile hareket
    edebiliyor ve sahiplerinin verdiği komutları son kelimesine kadar
    herhangi bir duygu veya irade olmaksızın yerine getirmek için
    yaratıldılar. İnsanoğlu taştan ve metalden yarattıkları bu
    koruyuculara, sanki tanrı Ayvenas’ın Destanlar Devrindeki
    Gardiyanlarına meydan okurmuşcasına ‘Gardiyan’ adını verdiler.
    Gardiyanların koruması altında İnsanoğlu barış ve refah içerisinde
    gelişti.

    Karanlık Çağ

    Zamanla barış içinde yaşayan İnsanoğlu gelişmeye, geçmişin kabuslarını
    unutmaya başladı. Yüzyıllar önce yarattıkları gardiyanlara artık
    ihtiyaç duymadıklarına karar verip, onları paslanmaya terkettiler.
    Zamanla gardiyanların bir çoğu kullanılamaz hale geldi.

    İşte tam bu zamanda yaratıcı tanrı Ayvenas, kendi Gardiyanlarının
    ihanetiniyle dalga geçen kibirli İnsanoğlunu cezalandırdığı Karanlık
    Çağ başladı.

    Ayvenas, birer birer, tüm paslı, bozulmuş gardiyanları tekrar
    dirilterek İnsanoğlunun korumasız şehirlerine saldırttı. Bir çok şehir
    yok oldu ve bir çok insan yarattıkları koruyucular karşısında güçsüz
    bir şekilde can verdi.

    Gardiyanların katliamından kurtulan sayılı sayıda insan bir arada
    atalarının binlerce yıldır yaşamakta olduğu toprakları terk edip,
    gardiyanlardan uzağa, bilinmeyen yerlere göç ettiler.


    Modern Devir

    Düzelme Çağı

    Göç çok zorlu geçti. Bir çok insan hastalık ve yorgunluktan canlarını
    kaybetti. Aradan aylar, yıllar geçti ve İnsanoğlunun engin bilgisi
    yerleşik bir kültür olmadığı için zaman aşımına uğrayıp, sadece günlük
    hayatta kalmak çabası içinde olan göçebelerin dağırcıklarından silindi.


    Yıllar sonra, hayatta kalan göçebeler ‘Kolydia’ adında kimsenin ayak
    basmadığı ve haritalarda bile gözükmeyen bir ülkeye vardılar.
    Kolydia’da ilk defa henüz gelişmekte olan garip kabile topluluklarıyla
    karşılaştılar.

    Bu çağda bir çok göçebe Kolydia’ya gelerek yeni bir medeniyet kurmaya
    başladılar. Eski krallıkların aksine Runelerin gücüne ve büyücülerin
    bilgisine sahip olmayan bu yeni medeniyet zar zor ve oldukça yavaş
    gelişti. Zamanla büyünün yerini mekanik eşyalar ve araçlar almaya
    başladı.

    Kolydia’nın dört bir köşesinde yeni kasabalar kurulmaya başladı ve
    yerli kabileler göç etmiş olan halkla kaynamaya başladılar. Yerli
    kabilelerin bilgisiyle göçebe insanlar yeni bir nefes buldular ve
    özgürlüğün tadını tekrardan tatmaya başladılar. Bu yüzden bu cağa
    Düzelme Çağı adı verildi.

    Keşif Çağı

    Kolydia’daki İnsanoğlu gelişmeye ve eski krallıklarının gücünü tekrar
    kazanmaya başladı. İnsanoğlunun liderleri Taborea’nın dört bir
    köşesine, Rune parçalarını tekrar toplamak için keşif ekipleri
    gönderdiler. Ancak geçmiş savaşlardan dersini alan İnsanoğlu toplanan
    Rune parçalarının ülke ülke toplanmasından çok, tüm ülkelerin de
    paylaşabileceği bir grup tarafından toplanıp, korunmasına karar
    verdiler.

    Bu güçlü ve prestijli grubun adı ‘Bilgeliğin Gözü’ olarak adlandırıldı.
    Kaybolan Rune parçalarını toplamak yavaş ve zorlu bir işlemdi. Bu
    yüzden Bilgeliğin Gözü grubu devrin teknolojik gelişimlerini
    avantajlarına kullanarak Rune parçalarının keşfine odaklandılar.

    İnsanoğlu kaybettikleri bilgiye aç bir şekilde, teknolojik icatlarıyla
    Taborea’nın her köşesini keşfe başladı. Haritalar çizildi, antik
    harabeler ve yok olmuş ırklar keşfedildi. Ancak her keşif beraberinde
    yeni sırlar ortaya çıkarttı.

    İnsanoğlunun tarihinde en hızlı geliştiği ve Taborea’nın ve antik
    krallıkların sırlarını çözmek için el ele çalıştı. Şu anda da halen
    devam eden bu çağın adı, tarih kitaplarına altın kalemle Keşif Çağı
    olarak geçti.







    Eski Devirler

    Eski Krallık

    Taborea’daki barış, tüm İnsanoğlunun ittifaklar ve devletler
    kurmalarına elverişli oldu. Kısa bir sürede değişik kültürler gelişti.
    Taborea’da ilk defa medeni sayılabilecek bir yaşam oluşmaya başladı.
    Bazı büyük devletler bügün halen kullanılan icatlara bu barış çağında
    imzalarını attılar.

    İnsanoğlu Taborea’daki ırklar arasında en geniş bilgiye ve Rune
    dağarcığına sahiplerdi. Bu onlara Taborea’da şimdiye kadar eşi
    görülmemiş bir güç ve bilgelik sağladı. İnsanoğlu’nun tek bir bünye
    altında yarattığı muhteşem krallık neredeyse bin yıl sürdü ve sonraki
    nesiller tarafından ‘Eski Krallık’ olarak bilindi.

    Bu devirin gelecek devirler üzerinde etkisi tartışılmazdı. Eski
    Krallıktan arta kalan bilgi ve hazineler modern toplumların
    gelişebilmelerinin önünü açtı.

    Balanzasar Savaşı

    İnsanoğlunun kuvveti arttıkça açgözlülüğü de arttı. Diğer ırklara karşı
    küçük başlayan yerel çatışmalar ırklar arası savaşlara dönüştü ve
    Taborea tarihinde ilk defa büyülerin gücü zarar vermek ve hatta
    öldürmek için kullanıldı.

    Yüz yıl süren bir savaş başladı ve yavaş yavaş Taborea’daki tüm ırkları
    içine çekti. Savaş o kadar vahşiydi ki bazı, daha az gelişimiş ırklar
    Taborea’dan tamamen silindiler ve dünya üzerinde savaştan nasibini
    almamış köşe kalmadı. Taborea’nın ilk savaşı ayrıca da en kanlısı oldu.


    Balanzasar isimli hırslı bir general İnsanoğlunu kanlı fetih yolunda
    başarıyla yürüttü. Taborea’nın ırkları birer birer Balanzasar’ın devasa
    ordusunun postalları altında ezildiler. Yarattığı dünyanın alevler ve
    kan içinde olduğunu gören Ayvenas sessizliğini daha fazla koruyamadı ve
    bir gece inanılmaz bir sel Balanzasar ve ordusunun büyük bir kısmını
    silip süpürdü. Bu gece Balanzasar savaşının son gecesi oldu.

    Balanzasar ve ordusunun yok olması sonucunda geride kalan boşluğu
    doldurmak için İnsanoğlu krallığı arasında anlaşmazlıklar ve iç
    savaşlar başladı. İç savaş ve güç yarışı İnsanoğlunun krallığının
    Taborea’daki üstünlüğünü derinden sarstı.

    Kaos Çağı

    İnsanoğlunun İç savaşı Krallığı bir çok küçük parçalara ayırdı.
    Runelerin güçünü toplamakta başarılı olan ülkeler kendilerinden daha
    zayıf ve küçük ülkelerin halklarını kendi nüfuslarına katmaya
    başladılar. Bu, nadiren barışçıl genellikle ise kanlı bir işlem oldu.
    Bölünen devletlerin liderleri, diğer devletlere karşı avantaj
    sağlayabilmek için ve güç elde etmek için Runelerin gücünü çok fazla
    kullanmaktan kendi vücutlarını şeytansı formlara yozlaştırdılar.

    İç savaş sürdükçe savaşı kazanmakta olan daha güçlü devletlerin
    halkları bile devamlı saldırı korkusu altında yaşamaktan bıkmaya ve
    Runelerin gücüyle sarhoşa dönmüş liderlerine kin ve nefret ile bakmaya
    başladılar. Ancak bu liderlerin güçleri eşsizdi ve rejimlerine karşı
    çıkmaya çalışan bir kaç cesur kişi de çabuk ve vahşi bir şekilde
    cezalandırıldılar. İç savaş süresince devam eden Kaos Çağı tamamen bu
    şeytani liderlerin kontrolü altında gelişti.

    İnsanoğlunun iç savaşı ilerledikçe, savaşı kazanmakta olan bir kaç
    büyük devletin liderlerine tehlike yaratacak çok fazla devlet
    kalmamıştı. Runelerin gücüyle şeytansı yaratıklara dönüşmüş olan kana
    susamış liderler arasında acmasız bir savaş patlak verdi ve en güçlü
    devletlerin liderleri zayıflamış İnsanoğlunu tekrardan tüm Taborea’yı
    içine kapsayan bir savaşa giriştiler. Bu vahşi savaş, Taborea’daki
    diğer ırklar tarafından ‘Büyük İttifakın’ kurulmasına sebep oldu...

    Büyük Sürgün

    Bü İttifak’ın ırklarının önde gelen büyücüleri bir hapishane
    oluşturdular. Bu hapishanenin adı Boşluk Küresi’ydı ve bu küreye
    Taborea’dan açılan bir çok kapı yaratıldı.

    Boşluk Küresinin yaratılmasının sonrasında Büyük Sürgün olarak bilinen
    ve tüm Taborea’yı kapsayan bir savaş başladı. İnsanoğlunun Şeytani
    Krallarının kontrolü altında bulunmayan tüm ırklardan oluşan ve
    aralardında bir çok insanın da bulunduğu ‘Büyük İttifak’ kana ve güce
    susamış kralları ve ordularını Boşluk Küresine açılan kapılara
    yönlendirdiler. Milyonlarca ittifak askeri şeytani kralları Boşlük
    Küresine sürmek için canlarını verdiler ve ardından tüm kapılar
    mühürlendi.

    Geriye kalan bir kaç şeytan tüm ordularını ve güçlerini kaybettikten
    sonra teker teker avlanmaya başladılar. Bir kaç tanesinin Taborea’nın
    karanlık köşelerinde saklanarak ittifak ordusundan kurtuldukları
    söyleniyor. İttifak büyücüleri tarafından şeytani krallarını Boşluk
    Küresine hapsetmek için kullanılan büyü zaman içinde büyücü
    kitaplarından yok oldu.

    Ancak özgürlük için ödenen fiyat kolayca unutulabilir değildi. Savaşın
    katliamından ve kül ve ateş içinde yok olan şehirlerden sonra
    Taboreanın sadace onda biri yaşamlarına kaldıkları yerden devam
    edebildiler.


    Ceza Devri

    Barış Çağı

    Büyük Sürgünün ardından bir süreliğine Taborea’daki tüm ırklar barış
    içinde ve birbiriyle uyum içerisinde yaşadılar. Ancak kanlı geçmişin
    yarattığı korku ve Büyük İttifak savaşı sonunda kaçıp saklanarak
    hayatta kalan bir kaç şeytan da tüm Taborea için büyük tedirginlik
    kaynağıydı.

    İnsanoğlunun en zeki büyücüleri diğer ırkların da yardımıyla, koruma
    amaçlı dev heykeller yarattılar. Bu heykeller, büyü ile hareket
    edebiliyor ve sahiplerinin verdiği komutları son kelimesine kadar
    herhangi bir duygu veya irade olmaksızın yerine getirmek için
    yaratıldılar. İnsanoğlu taştan ve metalden yarattıkları bu
    koruyuculara, sanki tanrı Ayvenas’ın Destanlar Devrindeki
    Gardiyanlarına meydan okurmuşcasına ‘Gardiyan’ adını verdiler.
    Gardiyanların koruması altında İnsanoğlu barış ve refah içerisinde
    gelişti.

    Karanlık Çağ

    Zamanla barış içinde yaşayan İnsanoğlu gelişmeye, geçmişin kabuslarını
    unutmaya başladı. Yüzyıllar önce yarattıkları gardiyanlara artık
    ihtiyaç duymadıklarına karar verip, onları paslanmaya terkettiler.
    Zamanla gardiyanların bir çoğu kullanılamaz hale geldi.

    İşte tam bu zamanda yaratıcı tanrı Ayvenas, kendi Gardiyanlarının
    ihanetiniyle dalga geçen kibirli İnsanoğlunu cezalandırdığı Karanlık
    Çağ başladı.

    Ayvenas, birer birer, tüm paslı, bozulmuş gardiyanları tekrar
    dirilterek İnsanoğlunun korumasız şehirlerine saldırttı. Bir çok şehir
    yok oldu ve bir çok insan yarattıkları koruyucular karşısında güçsüz
    bir şekilde can verdi.

    Gardiyanların katliamından kurtulan sayılı sayıda insan bir arada
    atalarının binlerce yıldır yaşamakta olduğu toprakları terk edip,
    gardiyanlardan uzağa, bilinmeyen yerlere göç ettiler.


    Modern Devir

    Düzelme Çağı

    Göç çok zorlu geçti. Bir çok insan hastalık ve yorgunluktan canlarını
    kaybetti. Aradan aylar, yıllar geçti ve İnsanoğlunun engin bilgisi
    yerleşik bir kültür olmadığı için zaman aşımına uğrayıp, sadece günlük
    hayatta kalmak çabası içinde olan göçebelerin dağırcıklarından silindi.


    Yıllar sonra, hayatta kalan göçebeler ‘Kolydia’ adında kimsenin ayak
    basmadığı ve haritalarda bile gözükmeyen bir ülkeye vardılar.
    Kolydia’da ilk defa henüz gelişmekte olan garip kabile topluluklarıyla
    karşılaştılar.

    Bu çağda bir çok göçebe Kolydia’ya gelerek yeni bir medeniyet kurmaya
    başladılar. Eski krallıkların aksine Runelerin gücüne ve büyücülerin
    bilgisine sahip olmayan bu yeni medeniyet zar zor ve oldukça yavaş
    gelişti. Zamanla büyünün yerini mekanik eşyalar ve araçlar almaya
    başladı.

    Kolydia’nın dört bir köşesinde yeni kasabalar kurulmaya başladı ve
    yerli kabileler göç etmiş olan halkla kaynamaya başladılar. Yerli
    kabilelerin bilgisiyle göçebe insanlar yeni bir nefes buldular ve
    özgürlüğün tadını tekrardan tatmaya başladılar. Bu yüzden bu cağa
    Düzelme Çağı adı verildi.

    Keşif Çağı

    Kolydia’daki İnsanoğlu gelişmeye ve eski krallıklarının gücünü tekrar
    kazanmaya başladı. İnsanoğlunun liderleri Taborea’nın dört bir
    köşesine, Rune parçalarını tekrar toplamak için keşif ekipleri
    gönderdiler. Ancak geçmiş savaşlardan dersini alan İnsanoğlu toplanan
    Rune parçalarının ülke ülke toplanmasından çok, tüm ülkelerin de
    paylaşabileceği bir grup tarafından toplanıp, korunmasına karar
    verdiler.

    Bu güçlü ve prestijli grubun adı ‘Bilgeliğin Gözü’ olarak adlandırıldı.
    Kaybolan Rune parçalarını toplamak yavaş ve zorlu bir işlemdi. Bu
    yüzden Bilgeliğin Gözü grubu devrin teknolojik gelişimlerini
    avantajlarına kullanarak Rune parçalarının keşfine odaklandılar.

    İnsanoğlu kaybettikleri bilgiye aç bir şekilde, teknolojik icatlarıyla
    Taborea’nın her köşesini keşfe başladı. Haritalar çizildi, antik
    harabeler ve yok olmuş ırklar keşfedildi. Ancak her keşif beraberinde
    yeni sırlar ortaya çıkarttı.

    İnsanoğlunun tarihinde en hızlı geliştiği ve Taborea’nın ve antik
    krallıkların sırlarını çözmek için el ele çalıştı. Şu anda da halen
    devam eden bu çağın adı, tarih kitaplarına altın kalemle Keşif Çağı
    olarak geçti.






    Destanlar Devri

    Değişen Dünya

    İnsanoğlunun Rune tabletlerini toplama yarışı Taborea’daki ırklar
    arasındaki dengeyi bozmaya başladı. İnsanoğlu diğer ırklardan farklı
    olarak hem çiftçiliğe ve avcılığa hem de hırsızlık ve cinayete
    meraklıydı. Kısa zamanda İnsanoğlunun günahları, kontrolsüz bir şekilde
    çoğalmaya başladı. Ayvenas bu durumu görünce Taborea’nın eski
    masumiyetine kavuşabilmesi için kendi imajından esinlenerek
    ‘Gardiyanları’ yarattı. Gardiyanların amacı Taborea’daki İnsanoğlu ve
    diğer ırkları izleyip gelişmelerine yardımcı olmak ve daha zayıf
    toplumları güçlüler altında ezilmekten korumaktı. Ayvenas özgür
    iradenin kontrol edilmesinin güçlüğünü İnsanoğlu ile farkına varmıştı
    bu yüzden Taborea’daki diğer tüm ırkların aksine Gardiyanlaraözgür
    irade bağışlamadı. Nede olsa Gardiyanlar Ayvenas’ın emrini, tereddüt
    etmeden ve duraksamadan, kelimesi kelimesine yerine getirmek için
    yaratılmışlardı. Yüz yıllar boyunca Gardiyanlar görevlerini kusurusuzca
    yerine getirdiler ve Taboreadaki ırklar korumaları altında geliştiler.

    Aradan yıllar geçtikçe Gardiyanlar yavaş yavaş İnsanoğlu ve diğer
    ırkların özgür iradesini kıskanmaya başladılar. Sonuçta Taboreanın her
    gün gelişmekte olan insanları gönüllerine geleni istedikleri zaman
    yapabiliyorlardı ve bu özgürlük Gardiyanların Ayvenas’a olan sadakatını
    kökünden salladı. Ayvenas neden kendi Gardiyanlarından özgür iradeyi
    sakınmıştı? Gardiyanlara güvenmiyor muydu? Bazı Gardiyanlar kendilerini
    özgür kılacakları sözü karşısında değişik İnsanoğlu topluluklarına
    katıldılar ve Ayvenas’ın zincirlerini kırmak için diğer insanlarla
    üremek gibi akıl almaz şeyler yapmaya başladılar. Ayvenas şaşkınlık
    içinde izledi ve kendi imajında yarattığı Gardiyanlarının bu ihaneti
    onu derinden sarstı. Ancak Ayvenas’ın gençliğinden kaynaklanan merakı,
    ihanetin acısından kuvvetli çıktı. Bir yandan Gardiyanların
    İnsanoğluyla üremesinin sonucunda ortaya ne çıkacağını çok merak
    ediyordu. Bir yandan da Taborea’daki dengenin bozulmasından korkuyordu.
    Ancak Ayvenas izlemeye devam etti.

    Gardiyanların İnsanoğluyla birleşmesinin sonucunda ortaya inanılmaz
    efsanevi yaratıklar ortaya çıktı. Bu yaratıklardan en ünlülerinden biri
    İnsanoğlu tarafından Ejderler olarak anıldı. Bu yaratıklar zaman içinde
    tarih kitaplarında destanlar haline geldiler ve binlerce yıl boyunca
    Taborea’nın ırkları arasında anlatılmaya devam edildiler. Bu yüzden bu
    asıra Destanlar Çağı adı verildi.

    Gardiyanların Sonu

    Ayvenas, Gardiyanların ihaneti ve Taborea’nın kontrolünün elinden
    kaçmaya başladığına karar verince radikal bir önlem almaya karar verdi.
    Madem Taborea’daki insanlara gücü o vermişti tekrar geri almak da
    elindeydi. Ayvenas Taboreadaki tüm Rune tabletlerini parçalayıp
    dünyanın her bir köşesine savurdu! Tüm Rune tabletlerinden kazanılan
    güçler ve özellikler bir anda tamamen yokoldu!

    Böylece Taborea’daki güç dengesi sıfırlanmış oldu. Runelerin
    parçalanmasının üzerine değişik İnsanoğlu gruplarının parçası olmuş
    Gardiyanlar, Runeleri tekrar ele geçirmek için savaşmaya başladılar.
    Bir çok Gardiyan bu savaşta yokoldu. Geriye kalanlar da tarihin
    kitaplarının sayfaları arasında kayboldular.

    Rune tabletlerinin parçalanması ve Gardiyanların Taborea’dan yok olması
    üzerine, geçici de olsa Taborea’da barış ve denge sağlandı. Böylece
    İnsanoğlu’nun değişik toplumları tekrar birlikte bir bünye olarak
    kaybolan güçlerini geri kazanma çabasına giriştiler.


    Eski Devirler

    Eski Krallık

    Taborea’daki barış, tüm İnsanoğlunun ittifaklar ve devletler
    kurmalarına elverişli oldu. Kısa bir sürede değişik kültürler gelişti.
    Taborea’da ilk defa medeni sayılabilecek bir yaşam oluşmaya başladı.
    Bazı büyük devletler bügün halen kullanılan icatlara bu barış çağında
    imzalarını attılar.

    İnsanoğlu Taborea’daki ırklar arasında en geniş bilgiye ve Rune
    dağarcığına sahiplerdi. Bu onlara Taborea’da şimdiye kadar eşi
    görülmemiş bir güç ve bilgelik sağladı. İnsanoğlu’nun tek bir bünye
    altında yarattığı muhteşem krallık neredeyse bin yıl sürdü ve sonraki
    nesiller tarafından ‘Eski Krallık’ olarak bilindi.

    Bu devirin gelecek devirler üzerinde etkisi tartışılmazdı. Eski
    Krallıktan arta kalan bilgi ve hazineler modern toplumların
    gelişebilmelerinin önünü açtı.

    Balanzasar Savaşı

    İnsanoğlunun kuvveti arttıkça açgözlülüğü de arttı. Diğer ırklara karşı
    küçük başlayan yerel çatışmalar ırklar arası savaşlara dönüştü ve
    Taborea tarihinde ilk defa büyülerin gücü zarar vermek ve hatta
    öldürmek için kullanıldı.

    Yüz yıl süren bir savaş başladı ve yavaş yavaş Taborea’daki tüm ırkları
    içine çekti. Savaş o kadar vahşiydi ki bazı, daha az gelişimiş ırklar
    Taborea’dan tamamen silindiler ve dünya üzerinde savaştan nasibini
    almamış köşe kalmadı. Taborea’nın ilk savaşı ayrıca da en kanlısı oldu.


    Balanzasar isimli hırslı bir general İnsanoğlunu kanlı fetih yolunda
    başarıyla yürüttü. Taborea’nın ırkları birer birer Balanzasar’ın devasa
    ordusunun postalları altında ezildiler. Yarattığı dünyanın alevler ve
    kan içinde olduğunu gören Ayvenas sessizliğini daha fazla koruyamadı ve
    bir gece inanılmaz bir sel Balanzasar ve ordusunun büyük bir kısmını
    silip süpürdü. Bu gece Balanzasar savaşının son gecesi oldu.

    Balanzasar ve ordusunun yok olması sonucunda geride kalan boşluğu
    doldurmak için İnsanoğlu krallığı arasında anlaşmazlıklar ve iç
    savaşlar başladı. İç savaş ve güç yarışı İnsanoğlunun krallığının
    Taborea’daki üstünlüğünü derinden sarstı.

    Kaos Çağı

    İnsanoğlunun İç savaşı Krallığı bir çok küçük parçalara ayırdı.
    Runelerin güçünü toplamakta başarılı olan ülkeler kendilerinden daha
    zayıf ve küçük ülkelerin halklarını kendi nüfuslarına katmaya
    başladılar. Bu, nadiren barışçıl genellikle ise kanlı bir işlem oldu.
    Bölünen devletlerin liderleri, diğer devletlere karşı avantaj
    sağlayabilmek için ve güç elde etmek için Runelerin gücünü çok fazla
    kullanmaktan kendi vücutlarını şeytansı formlara yozlaştırdılar.

    İç savaş sürdükçe savaşı kazanmakta olan daha güçlü devletlerin
    halkları bile devamlı saldırı korkusu altında yaşamaktan bıkmaya ve
    Runelerin gücüyle sarhoşa dönmüş liderlerine kin ve nefret ile bakmaya
    başladılar. Ancak bu liderlerin güçleri eşsizdi ve rejimlerine karşı
    çıkmaya çalışan bir kaç cesur kişi de çabuk ve vahşi bir şekilde
    cezalandırıldılar. İç savaş süresince devam eden Kaos Çağı tamamen bu
    şeytani liderlerin kontrolü altında gelişti.

    İnsanoğlunun iç savaşı ilerledikçe, savaşı kazanmakta olan bir kaç
    büyük devletin liderlerine tehlike yaratacak çok fazla devlet
    kalmamıştı. Runelerin gücüyle şeytansı yaratıklara dönüşmüş olan kana
    susamış liderler arasında acmasız bir savaş patlak verdi ve en güçlü
    devletlerin liderleri zayıflamış İnsanoğlunu tekrardan tüm Taborea’yı
    içine kapsayan bir savaşa giriştiler. Bu vahşi savaş, Taborea’daki
    diğer ırklar tarafından ‘Büyük İttifakın’ kurulmasına sebep oldu...

    Büyük Sürgün

    Bü İttifak’ın ırklarının önde gelen büyücüleri bir hapishane
    oluşturdular. Bu hapishanenin adı Boşluk Küresi’ydı ve bu küreye
    Taborea’dan açılan bir çok kapı yaratıldı.

    Boşluk Küresinin yaratılmasının sonrasında Büyük Sürgün olarak bilinen
    ve tüm Taborea’yı kapsayan bir savaş başladı. İnsanoğlunun Şeytani
    Krallarının kontrolü altında bulunmayan tüm ırklardan oluşan ve
    aralardında bir çok insanın da bulunduğu ‘Büyük İttifak’ kana ve güce
    susamış kralları ve ordularını Boşluk Küresine açılan kapılara
    yönlendirdiler. Milyonlarca ittifak askeri şeytani kralları Boşlük
    Küresine sürmek için canlarını verdiler ve ardından tüm kapılar
    mühürlendi.

    Geriye kalan bir kaç şeytan tüm ordularını ve güçlerini kaybettikten
    sonra teker teker avlanmaya başladılar. Bir kaç tanesinin Taborea’nın
    karanlık köşelerinde saklanarak ittifak ordusundan kurtuldukları
    söyleniyor. İttifak büyücüleri tarafından şeytani krallarını Boşluk
    Küresine hapsetmek için kullanılan büyü zaman içinde büyücü
    kitaplarından yok oldu.

    Ancak özgürlük için ödenen fiyat kolayca unutulabilir değildi. Savaşın
    katliamından ve kül ve ateş içinde yok olan şehirlerden sonra
    Taboreanın sadace onda biri yaşamlarına kaldıkları yerden devam
    edebildiler.


    Ceza Devri

    Barış Çağı

    Büyük Sürgünün ardından bir süreliğine Taborea’daki tüm ırklar barış
    içinde ve birbiriyle uyum içerisinde yaşadılar. Ancak kanlı geçmişin
    yarattığı korku ve Büyük İttifak savaşı sonunda kaçıp saklanarak
    hayatta kalan bir kaç şeytan da tüm Taborea için büyük tedirginlik
    kaynağıydı.

    İnsanoğlunun en zeki büyücüleri diğer ırkların da yardımıyla, koruma
    amaçlı dev heykeller yarattılar. Bu heykeller, büyü ile hareket
    edebiliyor ve sahiplerinin verdiği komutları son kelimesine kadar
    herhangi bir duygu veya irade olmaksızın yerine getirmek için
    yaratıldılar. İnsanoğlu taştan ve metalden yarattıkları bu
    koruyuculara, sanki tanrı Ayvenas’ın Destanlar Devrindeki
    Gardiyanlarına meydan okurmuşcasına ‘Gardiyan’ adını verdiler.
    Gardiyanların koruması altında İnsanoğlu barış ve refah içerisinde
    gelişti.

    Karanlık Çağ

    Zamanla barış içinde yaşayan İnsanoğlu gelişmeye, geçmişin kabuslarını
    unutmaya başladı. Yüzyıllar önce yarattıkları gardiyanlara artık
    ihtiyaç duymadıklarına karar verip, onları paslanmaya terkettiler.
    Zamanla gardiyanların bir çoğu kullanılamaz hale geldi.

    İşte tam bu zamanda yaratıcı tanrı Ayvenas, kendi Gardiyanlarının
    ihanetiniyle dalga geçen kibirli İnsanoğlunu cezalandırdığı Karanlık
    Çağ başladı.

    Ayvenas, birer birer, tüm paslı, bozulmuş gardiyanları tekrar
    dirilterek İnsanoğlunun korumasız şehirlerine saldırttı. Bir çok şehir
    yok oldu ve bir çok insan yarattıkları koruyucular karşısında güçsüz
    bir şekilde can verdi.

    Gardiyanların katliamından kurtulan sayılı sayıda insan bir arada
    atalarının binlerce yıldır yaşamakta olduğu toprakları terk edip,
    gardiyanlardan uzağa, bilinmeyen yerlere göç ettiler.


    Modern Devir

    Düzelme Çağı

    Göç çok zorlu geçti. Bir çok insan hastalık ve yorgunluktan canlarını
    kaybetti. Aradan aylar, yıllar geçti ve İnsanoğlunun engin bilgisi
    yerleşik bir kültür olmadığı için zaman aşımına uğrayıp, sadece günlük
    hayatta kalmak çabası içinde olan göçebelerin dağırcıklarından silindi.


    Yıllar sonra, hayatta kalan göçebeler ‘Kolydia’ adında kimsenin ayak
    basmadığı ve haritalarda bile gözükmeyen bir ülkeye vardılar.
    Kolydia’da ilk defa henüz gelişmekte olan garip kabile topluluklarıyla
    karşılaştılar.

    Bu çağda bir çok göçebe Kolydia’ya gelerek yeni bir medeniyet kurmaya
    başladılar. Eski krallıkların aksine Runelerin gücüne ve büyücülerin
    bilgisine sahip olmayan bu yeni medeniyet zar zor ve oldukça yavaş
    gelişti. Zamanla büyünün yerini mekanik eşyalar ve araçlar almaya
    başladı.

    Kolydia’nın dört bir köşesinde yeni kasabalar kurulmaya başladı ve
    yerli kabileler göç etmiş olan halkla kaynamaya başladılar. Yerli
    kabilelerin bilgisiyle göçebe insanlar yeni bir nefes buldular ve
    özgürlüğün tadını tekrardan tatmaya başladılar. Bu yüzden bu cağa
    Düzelme Çağı adı verildi.

    Keşif Çağı

    Kolydia’daki İnsanoğlu gelişmeye ve eski krallıklarının gücünü tekrar
    kazanmaya başladı. İnsanoğlunun liderleri Taborea’nın dört bir
    köşesine, Rune parçalarını tekrar toplamak için keşif ekipleri
    gönderdiler. Ancak geçmiş savaşlardan dersini alan İnsanoğlu toplanan
    Rune parçalarının ülke ülke toplanmasından çok, tüm ülkelerin de
    paylaşabileceği bir grup tarafından toplanıp, korunmasına karar
    verdiler.

    Bu güçlü ve prestijli grubun adı ‘Bilgeliğin Gözü’ olarak adlandırıldı.
    Kaybolan Rune parçalarını toplamak yavaş ve zorlu bir işlemdi. Bu
    yüzden Bilgeliğin Gözü grubu devrin teknolojik gelişimlerini
    avantajlarına kullanarak Rune parçalarının keşfine odaklandılar.

    İnsanoğlu kaybettikleri bilgiye aç bir şekilde, teknolojik icatlarıyla
    Taborea’nın her köşesini keşfe başladı. Haritalar çizildi, antik
    harabeler ve yok olmuş ırklar keşfedildi. Ancak her keşif beraberinde
    yeni sırlar ortaya çıkarttı.

    İnsanoğlunun tarihinde en hızlı geliştiği ve Taborea’nın ve antik
    krallıkların sırlarını çözmek için el ele çalıştı. Şu anda da halen
    devam eden bu çağın adı, tarih kitaplarına altın kalemle Keşif Çağı
    olarak geçti.

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 1:11 pm