First Encounter Assault and Recon
Eğer hayaletler, ruhlar, periler, psişik güçler ve benzeri varlıklar kötü işler çeviriyorsa, F.E.A.R yanı başınızda. “Korku” anlamına da gelen bu kısaltma aslında bu tür “pis” işlerle uğraşan özel askeri ekibi ifade ediyor. Hükümet tarafından gizlice yaratılan bu ekip, şehirde anormal durumlar çıktığında devreye girmek üzere özel olarak eğitilen askerlerden oluşmaktadır. Biz de oyunda bu ekibin en yetenekli üyelerinden birisiyiz; fakat geçmişimiz tamamen kayıp…
Ben, sen, o, biz, siz, Alma!
Bir teknoloji şirketi olan ve insan klonlayan Armacham Technology Corporation’da son yapılan prototip klon çalışması olan küçük kız Alma, belki ruhunu(!) hâlâ hissettiğinden belki de bilinmeyen bir şekilde kötülüğe geçiş yaptığındandır, bu şirkette dehşet saçmaya başlar. İnsanüstü güçlere sahip olan Alma, kişileri psikolojik olarak etkisi altına alabildiği gibi karşısına çıkanları saniyeden daha az bir sürede sorun olmaktan çıkarabilmektedir.
F.E.A.R., konu ve kurgu olarak bir filmi aratmadığından Alma’nın geçmişini ve amacını anlatmak, izlemek istediğiniz bir filmden sahne anlatmaktan farksız denilebilir. Bölümler geçtikçe konu kendini daha da açığa çıkarmakta. Her şey Alma’nın ordu komutanı olan Paxton Fettel’ı etkisine alması ile başlar. Çıldıran Paxton Fettel ve ona bir şekilde telepatik olarak bağlı olan gizli klon ordusu önce şirketteki güvenlik birimlerini acımasızca öldürmeye başlar. Sıra, önlerine çıkan herkestir… Görünen o ki bir şey aramaktadırlar ve bizim görevimiz onların ne aradığını bulup, durdurmaktır.
Ne o, korktunuz mu?
F.E.A.R. onlarca rakibi olan bir FPS. Ama sadece ismi ile bile, daha yapım aşamasından piyasayı o kadar sarsmaya başladı ki, çok kısa bir sürede yüz binlerin beklediği oyun haline geldi. Daha sonra çıkan onlarca videosu, resmi, demosu, beta versiyonu, F.E.A.R.’ın kolay kolay unutulmayacak bir oyun olduğunu kesinleştirdi. Gün geldi oyun çıktı, hurra hücum alındı, kuruldu, oynandı, bitirildi; sonuç: “mükemmel”di.
Oyuna başlar başlamaz anlıyoruz ki, atmosfer şahane. Genel olarak, binalarda ve ofislerde dolaştığımızdan, karanlıkta fener yardımı ile ilerlememiz gerekiyor. Fenerin her oyunda olduğu gibi hayati değeri yine vurgulandığından, bulduğumuz her sakin köşede şarj olsun diye bekliyoruz. Neyse ki diğer bazı oyunların aksine, fener açıkken silahımızı da kullanabiliyoruz. Silah demişken hemen merakları giderelim. Oyunda güçlü bir cephanelik bulunuyor.
Aslında bu konuda F.E.A.R.’ın değişik bir özelliği, elinizdeki tabancanın bile yeterli derecede güçlü olması. Herhalde yapımcılar katıksız bir aksiyon oyunu yapmak için böyle bir unsuru düşünmüşler. Aynı anda 3 silah çeşidi taşıyabiliyorsunuz ve yeni bir silah çeşidi bulduğunuzda bir öncekini feda etmeniz gerekiyor. Çok da üzücü bir neden değil bu, çünkü oyunda adım başı silah bulmanız mümkün. Silahlar; tabanca, pompalı tüfek, makineli tüfek, dürbünlü tüfek, roketatar ve bir iki teknolojik oyuncak olarak dallanıp budaklanıyor. Bunlar yetmez diyenler için 3 çeşit de bomba (normal, uzaktan kumandalı, mayın) bulunmakta ki, doğru yer ve zamanda kullanıldıklarında çok yararlı oluyorlar.
Genel yapısıyla F.E.A.R. kolay oynanabilirliği ve akıcı gidişatı ile basit bir oyun denilebilir. Amaç oyuncuyu delirtmekten çok haz vermek olmuş. Ama tabii sanmayın ki karşınıza çıkacaklar kolay lokmalar; zira yapay zekâ çoğu kez sizi yorabilir. Çoklu çatışmalarda, karşınızdaki klonların zekice yaptıkları taktikler, manevralar ve sizi alt etme çabaları birçok kez başarılı olabiliyor. Fenerinizin ışığından bile sizi görüp peşinize düşebilen klonların, yeri gelince masaları, dolapları devirerek siper yapmaları karşısında anlık şaşkınlık geçirip kaçmaktan başka çareniz kalmıyor doğrusu.
Yine de unutmamak lazım ki, biz, F.E.A.R. adlı ekibin en yetenekli askeriyiz ve reflekslerimiz çok kuvvetli. Bunun anlamı ne diye sorarsanız, hemen cevap verelim. Reflekslerimizin üstünlüğü oyunun “SlowMo” özelliği ile bağdaştırılmış ve bunu aktif hale getiren tuşa bastığınızda oyundaki her şey anında yavaşlıyor. Bu süreçte birçok zorlu mücadelenin üstesinden gelinebiliyor. Tekrar dolabilen bir çubuğa sahip olan bu özelliği oyunda gizli saklı yerlerde dolanarak bulacağınız “reflex booster”lar ile kalıcı olarak arttırmanız mümkün. Mavi ışığa sahip olan bu booster’lara ek olarak bir de yeşil ışığa sahip olan “health booster”lar var ki, her bulduğunuz da sağlığınız kalıcı olarak 5 artıyor.
Eğer hayaletler, ruhlar, periler, psişik güçler ve benzeri varlıklar kötü işler çeviriyorsa, F.E.A.R yanı başınızda. “Korku” anlamına da gelen bu kısaltma aslında bu tür “pis” işlerle uğraşan özel askeri ekibi ifade ediyor. Hükümet tarafından gizlice yaratılan bu ekip, şehirde anormal durumlar çıktığında devreye girmek üzere özel olarak eğitilen askerlerden oluşmaktadır. Biz de oyunda bu ekibin en yetenekli üyelerinden birisiyiz; fakat geçmişimiz tamamen kayıp…
Ben, sen, o, biz, siz, Alma!
Bir teknoloji şirketi olan ve insan klonlayan Armacham Technology Corporation’da son yapılan prototip klon çalışması olan küçük kız Alma, belki ruhunu(!) hâlâ hissettiğinden belki de bilinmeyen bir şekilde kötülüğe geçiş yaptığındandır, bu şirkette dehşet saçmaya başlar. İnsanüstü güçlere sahip olan Alma, kişileri psikolojik olarak etkisi altına alabildiği gibi karşısına çıkanları saniyeden daha az bir sürede sorun olmaktan çıkarabilmektedir.
F.E.A.R., konu ve kurgu olarak bir filmi aratmadığından Alma’nın geçmişini ve amacını anlatmak, izlemek istediğiniz bir filmden sahne anlatmaktan farksız denilebilir. Bölümler geçtikçe konu kendini daha da açığa çıkarmakta. Her şey Alma’nın ordu komutanı olan Paxton Fettel’ı etkisine alması ile başlar. Çıldıran Paxton Fettel ve ona bir şekilde telepatik olarak bağlı olan gizli klon ordusu önce şirketteki güvenlik birimlerini acımasızca öldürmeye başlar. Sıra, önlerine çıkan herkestir… Görünen o ki bir şey aramaktadırlar ve bizim görevimiz onların ne aradığını bulup, durdurmaktır.
Ne o, korktunuz mu?
F.E.A.R. onlarca rakibi olan bir FPS. Ama sadece ismi ile bile, daha yapım aşamasından piyasayı o kadar sarsmaya başladı ki, çok kısa bir sürede yüz binlerin beklediği oyun haline geldi. Daha sonra çıkan onlarca videosu, resmi, demosu, beta versiyonu, F.E.A.R.’ın kolay kolay unutulmayacak bir oyun olduğunu kesinleştirdi. Gün geldi oyun çıktı, hurra hücum alındı, kuruldu, oynandı, bitirildi; sonuç: “mükemmel”di.
Oyuna başlar başlamaz anlıyoruz ki, atmosfer şahane. Genel olarak, binalarda ve ofislerde dolaştığımızdan, karanlıkta fener yardımı ile ilerlememiz gerekiyor. Fenerin her oyunda olduğu gibi hayati değeri yine vurgulandığından, bulduğumuz her sakin köşede şarj olsun diye bekliyoruz. Neyse ki diğer bazı oyunların aksine, fener açıkken silahımızı da kullanabiliyoruz. Silah demişken hemen merakları giderelim. Oyunda güçlü bir cephanelik bulunuyor.
Aslında bu konuda F.E.A.R.’ın değişik bir özelliği, elinizdeki tabancanın bile yeterli derecede güçlü olması. Herhalde yapımcılar katıksız bir aksiyon oyunu yapmak için böyle bir unsuru düşünmüşler. Aynı anda 3 silah çeşidi taşıyabiliyorsunuz ve yeni bir silah çeşidi bulduğunuzda bir öncekini feda etmeniz gerekiyor. Çok da üzücü bir neden değil bu, çünkü oyunda adım başı silah bulmanız mümkün. Silahlar; tabanca, pompalı tüfek, makineli tüfek, dürbünlü tüfek, roketatar ve bir iki teknolojik oyuncak olarak dallanıp budaklanıyor. Bunlar yetmez diyenler için 3 çeşit de bomba (normal, uzaktan kumandalı, mayın) bulunmakta ki, doğru yer ve zamanda kullanıldıklarında çok yararlı oluyorlar.
Genel yapısıyla F.E.A.R. kolay oynanabilirliği ve akıcı gidişatı ile basit bir oyun denilebilir. Amaç oyuncuyu delirtmekten çok haz vermek olmuş. Ama tabii sanmayın ki karşınıza çıkacaklar kolay lokmalar; zira yapay zekâ çoğu kez sizi yorabilir. Çoklu çatışmalarda, karşınızdaki klonların zekice yaptıkları taktikler, manevralar ve sizi alt etme çabaları birçok kez başarılı olabiliyor. Fenerinizin ışığından bile sizi görüp peşinize düşebilen klonların, yeri gelince masaları, dolapları devirerek siper yapmaları karşısında anlık şaşkınlık geçirip kaçmaktan başka çareniz kalmıyor doğrusu.
Yine de unutmamak lazım ki, biz, F.E.A.R. adlı ekibin en yetenekli askeriyiz ve reflekslerimiz çok kuvvetli. Bunun anlamı ne diye sorarsanız, hemen cevap verelim. Reflekslerimizin üstünlüğü oyunun “SlowMo” özelliği ile bağdaştırılmış ve bunu aktif hale getiren tuşa bastığınızda oyundaki her şey anında yavaşlıyor. Bu süreçte birçok zorlu mücadelenin üstesinden gelinebiliyor. Tekrar dolabilen bir çubuğa sahip olan bu özelliği oyunda gizli saklı yerlerde dolanarak bulacağınız “reflex booster”lar ile kalıcı olarak arttırmanız mümkün. Mavi ışığa sahip olan bu booster’lara ek olarak bir de yeşil ışığa sahip olan “health booster”lar var ki, her bulduğunuz da sağlığınız kalıcı olarak 5 artıyor.