Paralı askerler ne yaparlar? Aldıkları para karşılığında yapmaları gereken görevleri, sorgusuz sualsiz yaparlar. Çünkü onların işi budur. 2005 yılında çıkartılan Mercenaries: Playground of Destruction ile işte bahsettiğimiz bu paralı asker karakterinden üçü, Asya ve Uzakdoğu’da geçen hikâyede bir görevden diğerine koşturmuşlar ve bir hayli de beğenilmişlerdi.
Üç yıl geçti ve EA ile çalışan Pandemic Studios, karşımıza yeni bir oyunla çıktı: Mercenaries 2: World in Flames. Ve üç paralı asker olan; Mattias Nilsson, Jennifer Mui ve Chris Jacobs'un geri dönüşü ile bize de oyunsitesi.com olarak oyunu incelemek düştü.
İlk oyundan da bilindiği üzere, üç karakterin de kendine has özellikleri ve farklılıkları var. Fakat sanmayın ki bu değişimler oyunda baştan aşağı farklı bir gidişat sağlıyor. Ne yazık ki hayır. Belki her bir karakter bir miktar değişik oynanışlar sunsalar da bu durum ne oyundaki senaryoya, ne de yakıp yıkma gerçeğine etki ediyor. Sonuç olarak her şey aynı devam ediyor.
Hikâyeden fazla bir şey beklemeyin. Mattias Nilsson, Ramon Solano’ya bir iş yapmayı kabul ediyor ve Solano ödül olarak Nilsson’ı vuruyor. Bu durumda kızgın Mattias’a yapacak tek bir şey kalıyor: İntikam almak!
Sonuç olarak kendimizi isyan ve başkaldırının merkezi haline gelmiş Venezuela’da buluyoruz. Petrol rezervlerinden ötürü çıkar çatışmaları ve rant kavgalarının mekânı haline gelen Venezeula’da ordu elinden geldiğince ülkeyi korumaya çalışsa da, ülkede kontrolü ele geçirmeye çalışan birkaç grup da bulunmaktadır. İşte paralı askerler olarak biz de bu gruplardan biriyle çalışıp bir şekilde de Ramon’a yaklaşmaya çalışıyoruz.
Oyundan bulunan beş farklı grup var, bunlar: Universal Petroleum, The People's Liberation Army of Venezuela, The Chinese Army, The Allied Nations ve The Rastafarian Pirates. Her grubun farklı görevleri ve farklı yöntemleri var. Gruplarla olan ilişkiniz ise GTA ile benzer şekilde gelişiyor. Örneğin X grubunun düşmanı olan Y grubuna zarar verirseniz, basit bir mantıkla, X grubu sizi sevmeye başlıyor, üslerini kullanmanıza izin veriyor ve hatta onlardan destek alabilir hale geliyorsunuz; fakat bunun tersi olarak da, zarar verdiğiniz Y grubu da sizi düşman olarak belliyor ve yanlarına yaklaştırmamaya özen gösteriyorlar. Ama çok da telaş edilecek bir şey yok; çünkü bu dengelerin değişmesi çok kolay. Aslında bu sayede de herhangi bir tarafta yer alıp bir yere karşı olmaktansa, sadece görevleri çıkarına uygun düştüğü şekilde tamamlayan askerler haline gelmek daha kolay oluyor.
Üç yıl geçti ve EA ile çalışan Pandemic Studios, karşımıza yeni bir oyunla çıktı: Mercenaries 2: World in Flames. Ve üç paralı asker olan; Mattias Nilsson, Jennifer Mui ve Chris Jacobs'un geri dönüşü ile bize de oyunsitesi.com olarak oyunu incelemek düştü.
İlk oyundan da bilindiği üzere, üç karakterin de kendine has özellikleri ve farklılıkları var. Fakat sanmayın ki bu değişimler oyunda baştan aşağı farklı bir gidişat sağlıyor. Ne yazık ki hayır. Belki her bir karakter bir miktar değişik oynanışlar sunsalar da bu durum ne oyundaki senaryoya, ne de yakıp yıkma gerçeğine etki ediyor. Sonuç olarak her şey aynı devam ediyor.
Hikâyeden fazla bir şey beklemeyin. Mattias Nilsson, Ramon Solano’ya bir iş yapmayı kabul ediyor ve Solano ödül olarak Nilsson’ı vuruyor. Bu durumda kızgın Mattias’a yapacak tek bir şey kalıyor: İntikam almak!
Sonuç olarak kendimizi isyan ve başkaldırının merkezi haline gelmiş Venezuela’da buluyoruz. Petrol rezervlerinden ötürü çıkar çatışmaları ve rant kavgalarının mekânı haline gelen Venezeula’da ordu elinden geldiğince ülkeyi korumaya çalışsa da, ülkede kontrolü ele geçirmeye çalışan birkaç grup da bulunmaktadır. İşte paralı askerler olarak biz de bu gruplardan biriyle çalışıp bir şekilde de Ramon’a yaklaşmaya çalışıyoruz.
Oyundan bulunan beş farklı grup var, bunlar: Universal Petroleum, The People's Liberation Army of Venezuela, The Chinese Army, The Allied Nations ve The Rastafarian Pirates. Her grubun farklı görevleri ve farklı yöntemleri var. Gruplarla olan ilişkiniz ise GTA ile benzer şekilde gelişiyor. Örneğin X grubunun düşmanı olan Y grubuna zarar verirseniz, basit bir mantıkla, X grubu sizi sevmeye başlıyor, üslerini kullanmanıza izin veriyor ve hatta onlardan destek alabilir hale geliyorsunuz; fakat bunun tersi olarak da, zarar verdiğiniz Y grubu da sizi düşman olarak belliyor ve yanlarına yaklaştırmamaya özen gösteriyorlar. Ama çok da telaş edilecek bir şey yok; çünkü bu dengelerin değişmesi çok kolay. Aslında bu sayede de herhangi bir tarafta yer alıp bir yere karşı olmaktansa, sadece görevleri çıkarına uygun düştüğü şekilde tamamlayan askerler haline gelmek daha kolay oluyor.