"...Başka bir takımın aksine Celtic adıyla beraber aklıma ne takımın
yıldız futbolcuları, ne de devasa bir stat gelir. İlk düşündüğüm
yeşil-beyaz çubuklu formadır. Ben kendimi bildim bileli, Celtic'i
tanıdım tanıyalı bu formayı bilirim. Bizim takımlarımızın aksine
sevdiğiniz oyuncu takımdan ayrılır endişesiyle isim yazdırmadığınız
formanız seneye eskimez; grisi, açık mavisi ve benzerleri çıkmaz. İlk
senenizde o meşhur formayla saha çıkarsınız, ligde o formayla
Aberdeen'e 10 gol atarsınız, o formayla şampiyon olursunuz, o formayla
UEFA kupasında Bayern Munich'e karşı final oynarsınız, o formayla
İskoçya kupasını kazanırsınız. Oyuncularınız ellerinden geleni, hatta
fazlasını yaparlar. Gecenin bir yarısı ertesi gün okul olduğunu bile
bile boş, kanlı gözlerle ekrana bakarken J. Vennegoor of Hesselink 30.
golünü atar, sizi mutlu eder. Nakamura ise çubuklu formasının hakkını
frikik golleriyle verir, klas gollerden biri yılın golü seçilir
İstatistiklerde takımınızın adı sadece yılın golüyle geçmez elbette. 11
kişilik yılın takımında 8 oyuncunuz vardır, ligin en iyi üç futbolcusu
sizin takımınızdadır, Artık rakipler sizle maç yaptıklarında yenilmemek
adına maçlara defansif mantaliteyle başlarlar. Böyle bir sezon sonunda
kaçınılmaz olarak yılın teknik direktörü olursunuz. Takımınıza son bir
kez bakıp yeni sezona kadar tatile çıkarsınız ama tatil bitmeden
çubuklu formanın hakkını verecek yeni oyuncuları düşünmeye
başlamışsınızdır bile..."
10 maçta 107 gol yiyen takımın teknik direktörü:
Yazının başında belirtmemde fayda var, hepimizin bildiği gibi Football Manager her sene farklı yeniliklerle karşımıza çıkan bir seri oyunu olduğu için her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmak yerine FM 2008'in bize getirdiği yenilikleri incelemeye karar verdim. Dilerseniz yavaş yavaş bu sezondaki artıları ve eksileri ele almaya başlayalım...
İşte meşhur çubuklu forma
"Futbol oyunu 3 ihtimalli bir oyun; yenmek, beraberlik veya mağlubiyet..."
Bu
sene karşımıza çıkan yeniliklerin ilki oyunun eskiye nazaran hızlanmış
olması. Birçok lig ile birlikte oyuncu veritabanımız geniş olmasına
rağmen hız kesmeden ve enteraktif bir şekilde oyunumuza devam
edebiliyoruz. Her ne kadar hızımız bilgisayarımızın performansıyla
orantılı olsa da, ortalama yahut ortalamanın altındaki bir bilgisayarla
bile oyunun başında saatler geçirmek mümkün. Anlayacağınız eskiden
olduğu gibi bir yandan oyunumuzu oynayıp bir yandan kitabınızı okumak
artık mümkün değil(Tabii benim gibi deneme amacıyla 30 küsur ülkeden 30
küsur lig açarsanız evdeki ansiklopedileri bile bitirmeniz mümkün,
orası ayrı). Vaat edilenlerden bir diğeri olan yeni arayüzün kullanımı ise oldukça rahat. İlk bakışta yabancılık çekmemize
rağmen çok kısa bir zaman dilimi içerisinde adapte olmamak için hiçbir
neden yok. Tüm bu yeniliklere ek olarak 2D maç ekranındaki maç öncesi
ve sonrası konuşmalar da geliştirilmiş, maçla ve maçın adamıyla ilgili
tahminler eklenmiş. Takımlar ve oyuncular için günün önemli olaylarını
görebilmemiz sağlanmış. (Şu oyuncunun 200. lig maçı gibi.) Maç motoru
için gerçek hayattaki menajerlerden destek alınması bile başlı başına
takdir edilebilecek bir gelişme.
�Bu maçtan sonra takım öyle bir rehavete kapıldı ki 3�4 haftada zor toparlandık. Ya karşı taraf?
"Bizim için 2 ihtimalli, beraberlik ve mağlubiyet. Biz daha 3. ihtimali göremedik"
Lisans
probleminde bir nebze daha ileriye gidilmiş. Birkaç ligin lisansı oyuna
eklenmiş ama ne yazık ki sorun tamamen çözülmüş değil. Hala birçok
takımın logoları ve oyuncu fotoğrafları eksik(Neyse ki birçok grafiksel
eklentiyi internet üzerinde bulmak mümkün. Farklı skinler, takım
logoları ve formalar bu eklentilere dahil). Fotoğraf demişken artık alt
takımdan yetişen genç oyunculuların ve oyuna yeni dahil olan personellerin yeni eklenen
Face-Gen özelliği sayesinde profil fotoğrafları oluşturuluyor. Yıllar
ilerledikçe sporcumuzun yaşıyla beraber fotoğrafı da değişiyor. Bu
sayede 16 yaşındaki bir genç futbolcuyla 30 yaşındaki arasında belirgin
bir fark oluşuyor. SI tüm aktif futbolcuların fotoğrafını eklese bile
yeni yetişen gençler için böyle bir yenilik şarttı. Bu nedenle Face-Gen
fikrinin tamamıyla orijinal olduğu söylemeliyim. Geçtiğimiz senelerden
farklı olarak seriye yeni başlayacak olanlar da unutulmamış. Açılan
küçük pencereler sayesinde hiçbir ayrıntı atlanılmadan her şey basit ve
sade bir dille açıklanmış. İnsanın oyuna tekrar başlayası geliyor desem
yeridir.
Face-Gen teknolojisine bir örnek
"Bizim takımın dinamosu Fink!"
Tabii
ki yeniliklerimiz bunlarla sınırlı değil. Birazda finans sisteminden
bahsedelim. Bu noktada gözüme çarpan ilk değişim transfer ve maaş
bütçesi arasında aktarma yapabilmek oldu. Maaş bütçesinin altındaysanız
belirli bir miktarı transfer için kullanarak istediğimiz kadroyu
kurmaya bir adım daha yaklaşabiliyoruz. Transferlerle ilgili bir diğer
yeniliğimiz transfer ekranı. Yaptığımız ve aldığımız teklifleri,
reddedilenleri, takımıza katılacak olanları bu ekrandan görebiliyoruz.
Tüm transferleri ve hangi aşamada oldukları takip edebilmemiz gayet
güzel. Peki; istediğiniz bir oyuncuyu takıma kattınız diyelim, taraftar
o oyuncudan memnun olacak mı? Artık bunu da öğrenmenin bir yolu var.
Nasıl mı? Güven ekranı sayesinde. Bu ekranda sadece taraftarın değil
aynı zamanda kulüp yönetiminin bizim hakkımızda ayrıntılı düşüncelerini
görmekte mümkün. Şöyle ki; lig şampiyonu olmamız yönetimi mutlu
ederken, aynı sezon kupaya erken veda etmemiz küçük çaplı bir hayal
kırıklığı yaratabiliyor. Her maç hakkında tarafların farklı yorumlarını
da yine bu ekrandan izleyebiliyoruz. Derbileri kaybetmekten nefret
ettiklerini söylememe gerek yok sanırım? Aman diyeyim...