Son
zamanlarda ağız tadıyla oynayabileceğimiz aksiyon oyunlarının
yokluğundan şikayet ediyoruz hepimiz. Hem çıkan aksiyon oyunu sayısı
çok az, hem de çıkanlar içinde elle tutulabilecek oyunların sayısı. Bu
sefer iyi bir aksiyon oyunu ile karşılaşmamız umudu ile takıyorum
Daemon Vector DVDsini sürücüye.
Daemon Vector saf bir aksiyon
oyunu, hatta türü biraz daha spesifik olarak ele alırsak bir
beat-em-up. Bu oyun türünü bilmeyenler veya hatırlayamayanlar için
sayacağımız eski baba beat-em-up oyunları Final Fight ve Cadillacs and
Dinasoursun isimleri bilgilendirme için yeterli olacaktır sanırım.
Bu
saydığım 2 oyunu oynamış olanlar bilir ki beat-em-up türü oyunlar
oldukça eğlenceli ve insanlara joystick kırdıracak kadar heyecanlı
oyunlardır. Zaten öyle olmasa, küçükken her gün jetonumuz bitince abi
makine jeton yuttu diye yalan kıvırıp atariciye duygu sömürüsü
yapmazdık. Neyse, konumuzdan fazla uzaklaşmayalım. Marco Polo zoru
başararak Çine ulaşır. Onun bu başarısı birçok insanı etkiler ve bu
insanlar da aldıkları bu gazla maceralara atılırlar. Gidenlerin geri
dönmesi ile Avrupa Kara Ölümle tanışır. Avrupa en karanlık çağını
yaşamaktadır. Ama kara ölümden daha eski ve daha ölümcül bir şey vardır
Oyunun
klişe hikâyesi bu şekilde başlıyor ve kendimizi oyunda buluyoruz.
Oyunun oynanışı ile ilgili bilgiler vermeden önce oyunun menüsü
hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Menü tasarım ve işlevsellik
açısından çok kötü. Buna ek olarak menüye girdiğimiz zaman menüde işlem
yapabilmek için 4-5 saniye beklememiz gerekiyor ki buda oyunu oynama
hevesimizi kırıyor açıkçası. Oyunu başlatıyoruz ve kısa bir yükleme
süresinden sonra elinde kılıcı ile karakterimizi görme şerefine nail
oluyoruz. Aslında karakterimizi de, düşman karakterleri de gözümüz çok
iyi seçemiyor, çünkü karakter grafikleri bugünün standartlarının
oldukça altında. Çevre grafikleri içinde olumlu şeyler söylemem zor,
hem de çok zor.
Tabii bir oyunda grafikler her şey demek
değildir. Öncelikle oyunun oynanabilirliğinden bahsetmeliyim size.
Daemon Vectorun en kötü olduğu nokta belki de burası. Şahsen, kılıçla
ilerlediğim bir oyunda birçok kombo yapabilmeyi, kılıcın havada
süzüldüğünü ve soğuk çeliğin yapay zekânın canını yaktığını hissetmek
isterim. Ne yazık ki Daemon Vectorda bunların hiçbirini
hissedemiyoruz. Hep aynı kılıç darbeleriyle yolumuza devam ediyoruz ve
buda kısa bir süre sonra yetersiz karakter animasyonları ile birlikte
oyunun monotonlaşmasına yol açıyor. Kılıç kullanmanın yanında rakibe
yumruk atmak ve sıkıştığımız anda imdadımıza yetişecek olan bir süper
harekette alternatiflerimiz arasında.
Oyunun kısa süre içinde
monotonlaşmasının diğer bir sebebi de yapay zekânın oldukça yapay
kalması. Yapay zeka rakiplerimiz onların etki alanlarına girdiğimizde
üzerimize saldırıyorlar, etki alanlarının bir adım geride beklersek
onlarda bekliyorlar. Böylece yemek, duş, tuvalet gibi temel
ihtiyaçlarınızı giderirken oyunu durdurmanıza gerek kalmıyor. Bu da
yapımcıların zekice düşündüğü bir nokta olarak oyunun hanesine bir artı
olarak geçiyor.
Böyle
yapay zeka rakiplere nasıl sesler yakışır? Sizi duyamıyorum, çünkü
seslerde oyunun bütünlüğünü bozmayacak derecede kötü. Gerek
yaratıkların ses efektleri, gerekse bastığımız yerlerden çıkan sesler
ruh halinizi baltalayacak nitelikte. Müzikler ise bildiğiniz arka fon
müzikleri.
Bu kadar eksiyi bünyesinde barındıran bir oyundan iyi
atmosfer beklemek polyannacılıktan öteye gitmez. Atmosfer, onu
oluşturan her öğenin kötü olması sonucu doğal olarak oldukça kötü.
Bütün bu saydıklarıma ilave olarak oyunun seviye tasarımlarını yapan
arkadaşların Doom ve Gauntletin bölüm tasarımlarını örnek aldıklarını
düşündürttü bana Daemon Vector. Ya da daha hafif bir dille anlatacak
olursak bölüm tasarımları 90lardan kalma.
İşte böyle bir oyun
Daemon Vector. Artı bir yönüne denk gelmek için uzun süre oynadığım ama
çabalarımın bana bir şey kazandırmadığı bir oyun. Kendince hafifletici
sebepleri de var; Xbox için 2005 yılında piyasaya sürülmesi ve PCye
direk olarak port edilmesi gibi. Son karar sizin tabi ki ama
müsaadenizle ben oyunu oynarken harcadığım zamanın bana geri iadesini
talep ediyorum.
zamanlarda ağız tadıyla oynayabileceğimiz aksiyon oyunlarının
yokluğundan şikayet ediyoruz hepimiz. Hem çıkan aksiyon oyunu sayısı
çok az, hem de çıkanlar içinde elle tutulabilecek oyunların sayısı. Bu
sefer iyi bir aksiyon oyunu ile karşılaşmamız umudu ile takıyorum
Daemon Vector DVDsini sürücüye.
Daemon Vector saf bir aksiyon
oyunu, hatta türü biraz daha spesifik olarak ele alırsak bir
beat-em-up. Bu oyun türünü bilmeyenler veya hatırlayamayanlar için
sayacağımız eski baba beat-em-up oyunları Final Fight ve Cadillacs and
Dinasoursun isimleri bilgilendirme için yeterli olacaktır sanırım.
Bu
saydığım 2 oyunu oynamış olanlar bilir ki beat-em-up türü oyunlar
oldukça eğlenceli ve insanlara joystick kırdıracak kadar heyecanlı
oyunlardır. Zaten öyle olmasa, küçükken her gün jetonumuz bitince abi
makine jeton yuttu diye yalan kıvırıp atariciye duygu sömürüsü
yapmazdık. Neyse, konumuzdan fazla uzaklaşmayalım. Marco Polo zoru
başararak Çine ulaşır. Onun bu başarısı birçok insanı etkiler ve bu
insanlar da aldıkları bu gazla maceralara atılırlar. Gidenlerin geri
dönmesi ile Avrupa Kara Ölümle tanışır. Avrupa en karanlık çağını
yaşamaktadır. Ama kara ölümden daha eski ve daha ölümcül bir şey vardır
Oyunun
klişe hikâyesi bu şekilde başlıyor ve kendimizi oyunda buluyoruz.
Oyunun oynanışı ile ilgili bilgiler vermeden önce oyunun menüsü
hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Menü tasarım ve işlevsellik
açısından çok kötü. Buna ek olarak menüye girdiğimiz zaman menüde işlem
yapabilmek için 4-5 saniye beklememiz gerekiyor ki buda oyunu oynama
hevesimizi kırıyor açıkçası. Oyunu başlatıyoruz ve kısa bir yükleme
süresinden sonra elinde kılıcı ile karakterimizi görme şerefine nail
oluyoruz. Aslında karakterimizi de, düşman karakterleri de gözümüz çok
iyi seçemiyor, çünkü karakter grafikleri bugünün standartlarının
oldukça altında. Çevre grafikleri içinde olumlu şeyler söylemem zor,
hem de çok zor.
Tabii bir oyunda grafikler her şey demek
değildir. Öncelikle oyunun oynanabilirliğinden bahsetmeliyim size.
Daemon Vectorun en kötü olduğu nokta belki de burası. Şahsen, kılıçla
ilerlediğim bir oyunda birçok kombo yapabilmeyi, kılıcın havada
süzüldüğünü ve soğuk çeliğin yapay zekânın canını yaktığını hissetmek
isterim. Ne yazık ki Daemon Vectorda bunların hiçbirini
hissedemiyoruz. Hep aynı kılıç darbeleriyle yolumuza devam ediyoruz ve
buda kısa bir süre sonra yetersiz karakter animasyonları ile birlikte
oyunun monotonlaşmasına yol açıyor. Kılıç kullanmanın yanında rakibe
yumruk atmak ve sıkıştığımız anda imdadımıza yetişecek olan bir süper
harekette alternatiflerimiz arasında.
Oyunun kısa süre içinde
monotonlaşmasının diğer bir sebebi de yapay zekânın oldukça yapay
kalması. Yapay zeka rakiplerimiz onların etki alanlarına girdiğimizde
üzerimize saldırıyorlar, etki alanlarının bir adım geride beklersek
onlarda bekliyorlar. Böylece yemek, duş, tuvalet gibi temel
ihtiyaçlarınızı giderirken oyunu durdurmanıza gerek kalmıyor. Bu da
yapımcıların zekice düşündüğü bir nokta olarak oyunun hanesine bir artı
olarak geçiyor.
Böyle
yapay zeka rakiplere nasıl sesler yakışır? Sizi duyamıyorum, çünkü
seslerde oyunun bütünlüğünü bozmayacak derecede kötü. Gerek
yaratıkların ses efektleri, gerekse bastığımız yerlerden çıkan sesler
ruh halinizi baltalayacak nitelikte. Müzikler ise bildiğiniz arka fon
müzikleri.
Bu kadar eksiyi bünyesinde barındıran bir oyundan iyi
atmosfer beklemek polyannacılıktan öteye gitmez. Atmosfer, onu
oluşturan her öğenin kötü olması sonucu doğal olarak oldukça kötü.
Bütün bu saydıklarıma ilave olarak oyunun seviye tasarımlarını yapan
arkadaşların Doom ve Gauntletin bölüm tasarımlarını örnek aldıklarını
düşündürttü bana Daemon Vector. Ya da daha hafif bir dille anlatacak
olursak bölüm tasarımları 90lardan kalma.
İşte böyle bir oyun
Daemon Vector. Artı bir yönüne denk gelmek için uzun süre oynadığım ama
çabalarımın bana bir şey kazandırmadığı bir oyun. Kendince hafifletici
sebepleri de var; Xbox için 2005 yılında piyasaya sürülmesi ve PCye
direk olarak port edilmesi gibi. Son karar sizin tabi ki ama
müsaadenizle ben oyunu oynarken harcadığım zamanın bana geri iadesini
talep ediyorum.