Bundan
yıllar önce uçuş simalatörleri kolleksiyonum vardı. Çıkan her uçaklı,
helikopterli oyunu alıp denerdim. Fighter Bomber, Combat Air Patrol,
Flight of the Intruder, Gunship 2000, Red Baron ve B17 Flying Fortress
benim favori oyunlarımdan bazılarıdır. O dönem neredeyse pilot olmak
için askeriyeye gitmek istediğimden bahseder hale gelmiştim. Bu oyunlar
insanı ekran başına bağlayabilen alışkanlık yapan oyunlardı. Tabii bu
oyunlar simulasyon oyunları oldukları için uçağı dıştan görünüş
yönetemiyorduk. Daha basit kontrolleri olan ve değişik bir uçuş oyunu
arayan herkesin bulabileceği sadece bir oyun vardı ki simulasyon seven
sevmeyen herkesi kendine aşık etmişti. O da efsanevi "After Burner"
adlı harika oyundu. Bu oyun uçağı arkadan gördüğümüz ve tüm simulasyon
komplikasyonlarını yok etmiş basit bir macera oyunuydu. Eminim
bazılarınız bilgisayarlardan, bazılarınız atari salonlarından
hatırlayacaktır bu oyunu. Ben işte o günlerden sonra bir daha o tadı
verebilen basit bir uçak oyunu bulamamıştım. Ta ki "Ace Combat"
serisine kadar. Hem grafikleri ile hem de oynanış tarzı ile beni en çok
etkileyen aksiyon-simulasyon tarzındaki bu oyunu neredeyse tüm
konsolcular biliyor artık. Ara sıra Ace Combat serisine rakip olmak
adına piyasaya çıkan bazı oyunlar olsa da pek de yanına yaklaşır
cinsten bir oyun göremedik henüz. İşte bu tarzda bir oyun olan Blazing
Angels, PC ve Xbox'tan sonra şimdi de PlayStation 3 için çıktı.
Can dostlarınız Joe, Frank ve Tom
BAWW2'de
bir filonun kaptanını yönetiyoruz. Tabii oyunun başında kaptan olarak
başlamıyoruz. Fakat gösterdiğimiz başarılardan dolayı kısa sürede rütbe
atlıyor ve en zorlu savaş bölgelerine gönderiliyoruz. Oyundaki üç
arkadaşımız Joe, Frank ve Tom neredeyse tüm oyunda bizimle birlikte
uçuyor ve radyo-telsiz ile hayli başımızı şişiriyorlar. Joe, 19 yaşında
bir mekanik dehası ve oyun sırasında uçağımız hasar gördüğü zamanlarda
acil tamir çözümleri üretiyor. Bunu nasıl yapıyor derseniz, çok fazla
hasar gördüğünüz zamanlarda "sol" tuşa basıp Joe'ya "Bir el at abicim"
diyoruz ve ekranda sırası ile rastgele tuş simgeleri çıkıyor. Aynı
sıralama ile tuşlara basarsanız uçağınız bir anda yepyeni oluyor. Saçma
tabii ama bu bir macera oyunu, gerçekçi bir simulasyon değil, çok da
şaşırmamak gerekir. Frank 32 yaşında ve dogfight (uçakların havada
kapışmalarına verilen ad. Türkçe'de "it dalaşı") konusunda uzman.
Oyunda "sağ" tuşa basarak "Atıl Frank!" diyoruz ve seçili hedefe
saldırmaya başlıyor Frank. Tom ise 26 yaşında ve oyundaki en büyük
görevi sizin için hayatını öne sürmesi. Eğer aşırı derecede hasar
aldıysanız "aşağı" tuşuna basarak "Tom abi, ölüyorum abi, kurtar gözünü
seveyim" diyorsunuz ve Tom sizin peşinizdeki düşmanın önüne kendini
atıp hasarı kendi üzerine alıyor. Tüm bu özellikleri belli bir süre ile
kullanabiliyoruz. Ekranın sol altındaki barda görebileceğiniz gibi
zamanla tekrar bu özellikler doluyor ve tekrar arkadaşlarınızdan yardım
alabiliyorsunuz. Ayrıca "yukarı" tuşu ile arkadaşlarınıza bazı 'genel
emirler' verebilirsiniz. Bunlar, belli bir bir formda beraber uçmak,
etraftaki düşmanlara saldırmak ve size saldıranlarla uğraşıp sizi
korumak. Tüm bu özellikler tamam belki ama uçağı tamir etme özelliği
sayesinde oyunun zorluk seviyesi biraz kolaya indirilmiş bence.
Görevler zaten çok da zor değiller, zorlandığınız bir kaç bölümde de
aldığınız bu yardımlarla ayakta kalmanız mümkün.
Pearl Harbor, Normandiya, Paris... Filomuz her yerde
Oyunumuzda
2. Dünya Savaşı'ndaki en önemli muharebe alanlarına göreve gidiyoruz.
Bunların arasında Afrikadaki savaşlardan Normandiya çıkartmasına,
Pasifik'ten Pearl Harbor'a, Paris'den Berlin'e kadar bir çok bölge ve
savaş alanı var. Eski versiyonuna iki yeni görev eklemişler, oyun
toplam 20 bölümden oluşuyor. 20 görevi de bitirince 'Mini Görevler'
kısmı açılıyor ve size yeni uğraşlar çıkıyor. Görevler genelde dörte
ayrılıyor. Bombardıman yaptığımız, füze attığımız, torpido
kullandığımız ve makinalı tüfeğimizle hava savaşı yaptığımız görevler.
Oyunda bir hedefi yok ettiğimizde radyo ile yeni hedefler verilebiliyor
ve bazen hem bombardıman yapıyor hem de hava savaşında bulunuyoruz aynı
görev içerisinde. Görevler birbirine benzemesin diye çok uğraşmış
olsalar da yine de bazen sıradanlaşmaya başlıyor.
Oyunu
isterseniz ekranı ikiye bölerek arkadaşlarınızla oynamak mümkün. Ekranı
bölerek oynarken, daha sonra açıklayacağım online oyunlarından her
hangi birini seçebilirsiniz. Ayrıca 'Ace Combat'da olduğu gibi 'Arcade'
bölümü var. Sanki bir arcade salonunda oynarmış gibi, konusuz, dalga
dalga gelen düşmanları vurduğunuz, zaman geçirmek için yapılmış bir
bölüm bu.
Tek kişilik senaryo ile ilgili vermek istediğim bazı
tavsiyeler var. Bombardıman yaptığımız bölümlerde makinalı tüfeğin
hedefi dışında yer seviyesinde küçük bir hedef görüyoruz. Bu yer hedefi
size bombayı o anda bıraksanız düşeceği noktayı gösteriyor. Mesela uçak
savar ve tanklardan oluşan bir grubun üzerine bomba atarken çok alçalıp
kendinizi harcamamanızı tavsiye ederim. Yüksekten uçup L2 tuşuna
basarak hedefi gösteren kameraya geçerseniz hedefiniz tam düşmanın
üzerindeyken L1 ile bombaları salıverin. Birazdan radyodan "Çok güzel
vurdun abi" gibi sözler duyunca mutlu olacaksınız. Füze kullanırken ise
makinalı tüfeğinizin hedefi füzeler için de kullanılıyor. L1 tuşu ile
füze atarken, mümkün olduğunca 30-45 derecelik bir açı ile hedeflere
alçalırsanız, tekrar burnunuzu yükseltip düşmanlara çok yaklaşmadan
kaçmanız mümkün olur. Suya torpido bırakıp kurvazörleri yokettiğiniz
bölümler her ne kadar çok zevkli olsa da en tehlikeli görevler
diyebiliriz. İyice alçaktan uçup kurvazöre denize paralel yaklaşmanız
gerekiyor. Ekranda çıkacak olan göstergedeki iki küçük okun yeşil olup
göstergenin köşelerine yaklaştığını görünce L1 tuşu ile torpidoları
salabilirsiniz. Bu bölümlerde mümkün olduğunca dışta duran yalnız
kurvazörlerle başlayıp içe doğru gitmenizi tavsiye ederim. Yoksa
alçaktan uçtuğunuz için sizi kevgire çevirmekte dakika
kaybetmeyeceklerdir. Oyunda en çok karşınıza çıkacak olan hava
hedefleri ile dogfight sahneleri ise bazen çok kolay bazense zorlayıcı.
Bu tarz hedeflerde sizin kontrol yetenekleriniz ön plana çıkıyor. Ama
küçük bir tavsiye vermek gerekirse, manevra ve dönüşler sırasında sol
analog'u geri çekip daha keskin dönüşler yapabilir ve düşmanınızın
arkasına daha rahat geçebilirsiniz. Tabii ki uçağınızda füzeniz varsa
bunları hava savaşında da kullanabilirsiniz ama ısı kontrollü güdümlü
füzeler olmadığı için sadece düz gidiyorlar ve yakındaki düşmanlarınız
için işe yarıyorlar sadece. Dediğim gibi dogfight'larda başarının
anahtarı sıkı kontrol.
Kontrollerden online oyuna kadar detaylar
Uçağın
kontrolleri için sol analog ve sağ analogu kullanıyor olsak da PS3
sahipleri SixaxiS'in tilt özelliğini kullanarak uçağı yönetebilirler.
PS3 için LAIR ve Warhawk gibi bir çok uçuş oyununun böyle oynanabilecek
olduğunu biliyoruz ve bu ilk SixaxiS uçuş oyunu kontrolümde neden bu
konu üzerinde çok durduklarını daha iyi anladım. Kesinlikle harika bir
özellik. Her ne kadar senelerdir analog ile kontrollere alışmış
olduğumuzdan ilk başlarda kolay gelmese de gerçekten SixaxiS çok hassas
ve kullanışlı. Ben çok daha kötü bir performans bekliyordum açıkçası
fakat beni şaşırtacak kadar kolay ve rahat kullanımı. Tabii ki
isterseniz analog ile kontrol mümkün ve belki daha rahat ama mutlaka
denemenizi tavsiye ederim, çok hoş bir deneyim tilt özeliği ile
uçağımızı kontrol etmek.
BAWW2 grafikleri ile parmak ısırtacak cinsten bir oyun olmasa da kötü grafikli bir oyun da değil. Oyunun 360 ve PC versiyonunda grafikleri daha bir keskin, PS3 versiyonu ise biraz daha yumuşak hatlı. Daha iyi veya kötü diyebileceğimiz pek bir fark yok açıkçası. Uçaklar fena değiller, hepsinin dizaynı güzel aslına bakarsanız. Gördüğüm en iyi uçak grafikleri değil belki ama oyunun atmosferine uygunlar. Hasar gördüğümüzde kanatlarımızdan veya motordan çıkan dumanlar ve alevler oyuna ayrı bir hava katıyor. Binaların ve yer birimlerinin detayları çok fazla değil ama zaten çok da önemli değil çünkü o kadar yakınlarına girmememiz gerekiyor mantıklı olarak. Oyunda hızımızı arttırdığımızda görüntü yanlardan biraz bulanıklaşıyor ve hızlı gittiğimizi hissediyoruz. Ayrıca Paris ve Berlin gibi büyük şehirlerin grafikleri daha bir güzel. Özellikle Eyfel kulesinin bacaklarının arasından geçmek ve binalara çarpmadan hemen yükselmek çok keyifli.
Seslere gelince biraz düşündürücü. Seslendirmeyi yapan kişiler fena değil aslında ama diyaloglar biraz ruhsuz ve kayıt gibi kalmış. Ayrıca bazen bölümü geçtiğinizde karakterimizin ruh halini anlatıp duygusallık yapması uzun sürüyor ve sıkıcı oluyor. Elimizde controller, haydi bitsin artık arkadaşın hikayesi de yeni bölüme başlayalım diyorsunuz. Ses efektleri de oyuna uygun çok da kötü olmayan efektler.
Online
modu sayesinde biraz daha kendini toparlıyor BAWW2. Hiç de kötü olmayan
oyun stilleri ile 16 kişiyi aynı anda kaldıran serverları ile online
modunda uzun bir süre oyalanabilirsiniz. Malesef COD3'de olduğu gibi bu
oyunda da aradığım rank sistemini bulamadım. Oyunlarda aldığınız
puanlar iyi bir puanlama sistemi ile kaydedilmiyor. Evet belki
sıralamarı görebiliyoruz ama daha ayrıntılı bilgilerinizi içeren bir
tablo sistemi yapılabilirdi. Fakat online oyun yine de hayli zevkli.
Kamikaze, Onslaught, Dogfight, Historical Battles, Duel, Bombing Run
stillerinden birini seçerek kendi oyununuzu yaratabilir veya açılmış
oyunlara katılabilirsiniz. Unutmadan eklemeliyim ki oyunu LAN üzerinden
başka PS3'lerle oynama şansınız da var.
Son sözler
Blazing Angels: Squadrons of WW2 türüne yenilikler getirmeyen, bizleri çok fazla heyecanlandırmayan bir oyun olsa da çok da kötülenecek bir oyun değil. Özellikle başta bahsettiğim gibi uçaklı oyunlardan hoşlanıyorsanız denemenizi tavsiye ederim. Oyun önceki versiyonundan daha gelişmiş olmasa da ekledikleri bir kaç görev ve uçak, kontrollerde SixaxiS kullanabilme imkanı ile kendini az da olsa yenilemeyi başarmış. Ben oyunu bitidikten sonra tek kişilik bölümlerini tekrar oynama isteği duymadım ama online oynayarak bir süre için keyifli zaman geçirdim.
Eğer uçuş oyunlarını seviyorsanız ve bu aralar bir değişiklik arıyorsanız, Blazin Angels kafanızı dağıtmak için, gelip geçici, hoş bir oyun.
yıllar önce uçuş simalatörleri kolleksiyonum vardı. Çıkan her uçaklı,
helikopterli oyunu alıp denerdim. Fighter Bomber, Combat Air Patrol,
Flight of the Intruder, Gunship 2000, Red Baron ve B17 Flying Fortress
benim favori oyunlarımdan bazılarıdır. O dönem neredeyse pilot olmak
için askeriyeye gitmek istediğimden bahseder hale gelmiştim. Bu oyunlar
insanı ekran başına bağlayabilen alışkanlık yapan oyunlardı. Tabii bu
oyunlar simulasyon oyunları oldukları için uçağı dıştan görünüş
yönetemiyorduk. Daha basit kontrolleri olan ve değişik bir uçuş oyunu
arayan herkesin bulabileceği sadece bir oyun vardı ki simulasyon seven
sevmeyen herkesi kendine aşık etmişti. O da efsanevi "After Burner"
adlı harika oyundu. Bu oyun uçağı arkadan gördüğümüz ve tüm simulasyon
komplikasyonlarını yok etmiş basit bir macera oyunuydu. Eminim
bazılarınız bilgisayarlardan, bazılarınız atari salonlarından
hatırlayacaktır bu oyunu. Ben işte o günlerden sonra bir daha o tadı
verebilen basit bir uçak oyunu bulamamıştım. Ta ki "Ace Combat"
serisine kadar. Hem grafikleri ile hem de oynanış tarzı ile beni en çok
etkileyen aksiyon-simulasyon tarzındaki bu oyunu neredeyse tüm
konsolcular biliyor artık. Ara sıra Ace Combat serisine rakip olmak
adına piyasaya çıkan bazı oyunlar olsa da pek de yanına yaklaşır
cinsten bir oyun göremedik henüz. İşte bu tarzda bir oyun olan Blazing
Angels, PC ve Xbox'tan sonra şimdi de PlayStation 3 için çıktı.
Can dostlarınız Joe, Frank ve Tom
BAWW2'de
bir filonun kaptanını yönetiyoruz. Tabii oyunun başında kaptan olarak
başlamıyoruz. Fakat gösterdiğimiz başarılardan dolayı kısa sürede rütbe
atlıyor ve en zorlu savaş bölgelerine gönderiliyoruz. Oyundaki üç
arkadaşımız Joe, Frank ve Tom neredeyse tüm oyunda bizimle birlikte
uçuyor ve radyo-telsiz ile hayli başımızı şişiriyorlar. Joe, 19 yaşında
bir mekanik dehası ve oyun sırasında uçağımız hasar gördüğü zamanlarda
acil tamir çözümleri üretiyor. Bunu nasıl yapıyor derseniz, çok fazla
hasar gördüğünüz zamanlarda "sol" tuşa basıp Joe'ya "Bir el at abicim"
diyoruz ve ekranda sırası ile rastgele tuş simgeleri çıkıyor. Aynı
sıralama ile tuşlara basarsanız uçağınız bir anda yepyeni oluyor. Saçma
tabii ama bu bir macera oyunu, gerçekçi bir simulasyon değil, çok da
şaşırmamak gerekir. Frank 32 yaşında ve dogfight (uçakların havada
kapışmalarına verilen ad. Türkçe'de "it dalaşı") konusunda uzman.
Oyunda "sağ" tuşa basarak "Atıl Frank!" diyoruz ve seçili hedefe
saldırmaya başlıyor Frank. Tom ise 26 yaşında ve oyundaki en büyük
görevi sizin için hayatını öne sürmesi. Eğer aşırı derecede hasar
aldıysanız "aşağı" tuşuna basarak "Tom abi, ölüyorum abi, kurtar gözünü
seveyim" diyorsunuz ve Tom sizin peşinizdeki düşmanın önüne kendini
atıp hasarı kendi üzerine alıyor. Tüm bu özellikleri belli bir süre ile
kullanabiliyoruz. Ekranın sol altındaki barda görebileceğiniz gibi
zamanla tekrar bu özellikler doluyor ve tekrar arkadaşlarınızdan yardım
alabiliyorsunuz. Ayrıca "yukarı" tuşu ile arkadaşlarınıza bazı 'genel
emirler' verebilirsiniz. Bunlar, belli bir bir formda beraber uçmak,
etraftaki düşmanlara saldırmak ve size saldıranlarla uğraşıp sizi
korumak. Tüm bu özellikler tamam belki ama uçağı tamir etme özelliği
sayesinde oyunun zorluk seviyesi biraz kolaya indirilmiş bence.
Görevler zaten çok da zor değiller, zorlandığınız bir kaç bölümde de
aldığınız bu yardımlarla ayakta kalmanız mümkün.
Pearl Harbor, Normandiya, Paris... Filomuz her yerde
Oyunumuzda
2. Dünya Savaşı'ndaki en önemli muharebe alanlarına göreve gidiyoruz.
Bunların arasında Afrikadaki savaşlardan Normandiya çıkartmasına,
Pasifik'ten Pearl Harbor'a, Paris'den Berlin'e kadar bir çok bölge ve
savaş alanı var. Eski versiyonuna iki yeni görev eklemişler, oyun
toplam 20 bölümden oluşuyor. 20 görevi de bitirince 'Mini Görevler'
kısmı açılıyor ve size yeni uğraşlar çıkıyor. Görevler genelde dörte
ayrılıyor. Bombardıman yaptığımız, füze attığımız, torpido
kullandığımız ve makinalı tüfeğimizle hava savaşı yaptığımız görevler.
Oyunda bir hedefi yok ettiğimizde radyo ile yeni hedefler verilebiliyor
ve bazen hem bombardıman yapıyor hem de hava savaşında bulunuyoruz aynı
görev içerisinde. Görevler birbirine benzemesin diye çok uğraşmış
olsalar da yine de bazen sıradanlaşmaya başlıyor.
Oyunu
isterseniz ekranı ikiye bölerek arkadaşlarınızla oynamak mümkün. Ekranı
bölerek oynarken, daha sonra açıklayacağım online oyunlarından her
hangi birini seçebilirsiniz. Ayrıca 'Ace Combat'da olduğu gibi 'Arcade'
bölümü var. Sanki bir arcade salonunda oynarmış gibi, konusuz, dalga
dalga gelen düşmanları vurduğunuz, zaman geçirmek için yapılmış bir
bölüm bu.
Tek kişilik senaryo ile ilgili vermek istediğim bazı
tavsiyeler var. Bombardıman yaptığımız bölümlerde makinalı tüfeğin
hedefi dışında yer seviyesinde küçük bir hedef görüyoruz. Bu yer hedefi
size bombayı o anda bıraksanız düşeceği noktayı gösteriyor. Mesela uçak
savar ve tanklardan oluşan bir grubun üzerine bomba atarken çok alçalıp
kendinizi harcamamanızı tavsiye ederim. Yüksekten uçup L2 tuşuna
basarak hedefi gösteren kameraya geçerseniz hedefiniz tam düşmanın
üzerindeyken L1 ile bombaları salıverin. Birazdan radyodan "Çok güzel
vurdun abi" gibi sözler duyunca mutlu olacaksınız. Füze kullanırken ise
makinalı tüfeğinizin hedefi füzeler için de kullanılıyor. L1 tuşu ile
füze atarken, mümkün olduğunca 30-45 derecelik bir açı ile hedeflere
alçalırsanız, tekrar burnunuzu yükseltip düşmanlara çok yaklaşmadan
kaçmanız mümkün olur. Suya torpido bırakıp kurvazörleri yokettiğiniz
bölümler her ne kadar çok zevkli olsa da en tehlikeli görevler
diyebiliriz. İyice alçaktan uçup kurvazöre denize paralel yaklaşmanız
gerekiyor. Ekranda çıkacak olan göstergedeki iki küçük okun yeşil olup
göstergenin köşelerine yaklaştığını görünce L1 tuşu ile torpidoları
salabilirsiniz. Bu bölümlerde mümkün olduğunca dışta duran yalnız
kurvazörlerle başlayıp içe doğru gitmenizi tavsiye ederim. Yoksa
alçaktan uçtuğunuz için sizi kevgire çevirmekte dakika
kaybetmeyeceklerdir. Oyunda en çok karşınıza çıkacak olan hava
hedefleri ile dogfight sahneleri ise bazen çok kolay bazense zorlayıcı.
Bu tarz hedeflerde sizin kontrol yetenekleriniz ön plana çıkıyor. Ama
küçük bir tavsiye vermek gerekirse, manevra ve dönüşler sırasında sol
analog'u geri çekip daha keskin dönüşler yapabilir ve düşmanınızın
arkasına daha rahat geçebilirsiniz. Tabii ki uçağınızda füzeniz varsa
bunları hava savaşında da kullanabilirsiniz ama ısı kontrollü güdümlü
füzeler olmadığı için sadece düz gidiyorlar ve yakındaki düşmanlarınız
için işe yarıyorlar sadece. Dediğim gibi dogfight'larda başarının
anahtarı sıkı kontrol.
Kontrollerden online oyuna kadar detaylar
Uçağın
kontrolleri için sol analog ve sağ analogu kullanıyor olsak da PS3
sahipleri SixaxiS'in tilt özelliğini kullanarak uçağı yönetebilirler.
PS3 için LAIR ve Warhawk gibi bir çok uçuş oyununun böyle oynanabilecek
olduğunu biliyoruz ve bu ilk SixaxiS uçuş oyunu kontrolümde neden bu
konu üzerinde çok durduklarını daha iyi anladım. Kesinlikle harika bir
özellik. Her ne kadar senelerdir analog ile kontrollere alışmış
olduğumuzdan ilk başlarda kolay gelmese de gerçekten SixaxiS çok hassas
ve kullanışlı. Ben çok daha kötü bir performans bekliyordum açıkçası
fakat beni şaşırtacak kadar kolay ve rahat kullanımı. Tabii ki
isterseniz analog ile kontrol mümkün ve belki daha rahat ama mutlaka
denemenizi tavsiye ederim, çok hoş bir deneyim tilt özeliği ile
uçağımızı kontrol etmek.
BAWW2 grafikleri ile parmak ısırtacak cinsten bir oyun olmasa da kötü grafikli bir oyun da değil. Oyunun 360 ve PC versiyonunda grafikleri daha bir keskin, PS3 versiyonu ise biraz daha yumuşak hatlı. Daha iyi veya kötü diyebileceğimiz pek bir fark yok açıkçası. Uçaklar fena değiller, hepsinin dizaynı güzel aslına bakarsanız. Gördüğüm en iyi uçak grafikleri değil belki ama oyunun atmosferine uygunlar. Hasar gördüğümüzde kanatlarımızdan veya motordan çıkan dumanlar ve alevler oyuna ayrı bir hava katıyor. Binaların ve yer birimlerinin detayları çok fazla değil ama zaten çok da önemli değil çünkü o kadar yakınlarına girmememiz gerekiyor mantıklı olarak. Oyunda hızımızı arttırdığımızda görüntü yanlardan biraz bulanıklaşıyor ve hızlı gittiğimizi hissediyoruz. Ayrıca Paris ve Berlin gibi büyük şehirlerin grafikleri daha bir güzel. Özellikle Eyfel kulesinin bacaklarının arasından geçmek ve binalara çarpmadan hemen yükselmek çok keyifli.
Seslere gelince biraz düşündürücü. Seslendirmeyi yapan kişiler fena değil aslında ama diyaloglar biraz ruhsuz ve kayıt gibi kalmış. Ayrıca bazen bölümü geçtiğinizde karakterimizin ruh halini anlatıp duygusallık yapması uzun sürüyor ve sıkıcı oluyor. Elimizde controller, haydi bitsin artık arkadaşın hikayesi de yeni bölüme başlayalım diyorsunuz. Ses efektleri de oyuna uygun çok da kötü olmayan efektler.
Online
modu sayesinde biraz daha kendini toparlıyor BAWW2. Hiç de kötü olmayan
oyun stilleri ile 16 kişiyi aynı anda kaldıran serverları ile online
modunda uzun bir süre oyalanabilirsiniz. Malesef COD3'de olduğu gibi bu
oyunda da aradığım rank sistemini bulamadım. Oyunlarda aldığınız
puanlar iyi bir puanlama sistemi ile kaydedilmiyor. Evet belki
sıralamarı görebiliyoruz ama daha ayrıntılı bilgilerinizi içeren bir
tablo sistemi yapılabilirdi. Fakat online oyun yine de hayli zevkli.
Kamikaze, Onslaught, Dogfight, Historical Battles, Duel, Bombing Run
stillerinden birini seçerek kendi oyununuzu yaratabilir veya açılmış
oyunlara katılabilirsiniz. Unutmadan eklemeliyim ki oyunu LAN üzerinden
başka PS3'lerle oynama şansınız da var.
Son sözler
Blazing Angels: Squadrons of WW2 türüne yenilikler getirmeyen, bizleri çok fazla heyecanlandırmayan bir oyun olsa da çok da kötülenecek bir oyun değil. Özellikle başta bahsettiğim gibi uçaklı oyunlardan hoşlanıyorsanız denemenizi tavsiye ederim. Oyun önceki versiyonundan daha gelişmiş olmasa da ekledikleri bir kaç görev ve uçak, kontrollerde SixaxiS kullanabilme imkanı ile kendini az da olsa yenilemeyi başarmış. Ben oyunu bitidikten sonra tek kişilik bölümlerini tekrar oynama isteği duymadım ama online oynayarak bir süre için keyifli zaman geçirdim.
Eğer uçuş oyunlarını seviyorsanız ve bu aralar bir değişiklik arıyorsanız, Blazin Angels kafanızı dağıtmak için, gelip geçici, hoş bir oyun.