Hayatımızda
yaşam similasyonu yaratma çabası aslında temel olarak The Sims
serisinden daha öncesine dayanır. Kız çocukları evcilik ile kurdukları
basit ve kusursuz aile ortamıyla, erkekler ise zaman zaman başka türde
karıncalar atarak kaosa sürükledikleri karınca çiflikleriyle aslında bu
serilerin ilk adımlarını istemden de olsa atmışlardır. Ve her ne kadar
saklamaya çalışsak da içimizdeki çocuk zaman zaman ortaya çıkıp "eve"
gelip plastik tencerelerle yemek yapma Animal Crossing aslında temel
olarak evciliğin basitliğini ve bir karınca çiftliğinin tüm karmaşasını
birleştirip oyunculara boş vakitlerinde keyifle oynayabilecekleri bir
ortam sunuyor...
Oyun
ilk olarak yağmurlu bir gecede bir arabada başlıyor, şirin şöförümüzün
bize sorduğu sorulara verdiğimiz cevaplar sayesinde karakterimizi
şekillendiriyor ve şehre iniyoruz. Genel olarak hayvanlardan oluşan
şirin kasaba halkıyla tanıştıktan sonra da oyunumuz resmi olarak
başlıyor. Oyun size küçük bir ev veriyor ve temel olarak oyunumuz
aslında bu evin etrafında geçiyor, çeşitli yollardan kazandığınız
paralarla (ki bu yollar gerçekten çok çeşitli) bu derme çatma evi bir
saray yavrusuna çevirebiliyor ve evinize aldığınız eşyalarla evinizi ve
hatta şehrinizi süslemeniz mümkün. Bunu yapmanın birden fazla da yolu
var, örneğin deniz kenarlarından topladığınız deniz kabuklarını veya
bulduğunuz değerli böcekleri satabiliyorsunuz. Veya Hazine avcılığı
sayesinde, şehrinizde bir yerlerde gömülmüş olan ve normalde satın
alamayacağınız hediyeler alabiliyorsunuz. Paraya ihtyacınız mı yok? O
zaman evinizi bir sergiye dönüştürmek iyi bir fikir olabilir, oldukça
zor bulunan böcek ve balıklardan oluşan bir ev internet yoluyla
kasabanızı ziyaret eden diğer oyuncuları oldukça etkileyecektir. Bu
yazdıklarım yapabileceklerinizden yanlızca bir kaçı, Animal Crossing'de
eğlenmenin birden fazla yolu var ve hepsini deneyene kadar oldukça uzun
bir sürenin geçeceğini size garanti ediyorum.
Oyunun kontrol etmekte olduğu karakterler ile de etkileşiminiz oldukça
yüksek, onlarla ilişkinizi geliştirdikçe size sırlarını anlatıyor ve
yeri geldiğinde ise sizinle oyunlar oynuyor ve hediyeler
verebiliyorlar. Bu yüzden kasabanızın sakinleri ile bol bol konuşmanızı
ve dertlerini dinlemenizi tavsiye ederim. Özellikle bazı karakterler
şirinliklerinin yanı sıra para ile alamayacağınız (Hayır, Mastercard
henüz oyun kullanılmıyor) eşyaları da verebiliyorlar.
Animal
Crossing Wild World'u Gamecube sürümünden ayıran en önemli özellik ise
Wi-Fi bağlantısı sayesinde gelen online oynama seçeneceği. Sistem aynı
oyunu birden fazla kişinin oynayabilmesi mantalitesinden oldukça farklı
düşünülmüş, her oyuncunun sizin yaşadığınız şehire benzeyen bir şehri
var ve oyuncular istedikleri zaman ( istedikleri ve kablosuz internete
sahip bir alanda oldukları zaman ) şehrinizi ziyaret edebiliyorlar.
Aslında bu özellik oyunda oldukça önemli bir yer teşkil ediyor. Her
şehir içerdiği bitki ve içerik çeşidi bakımından farklılıklar içeriyor.
Ve kendi bölgenizde bulunmayan bu tür eşyaları satmanız durumunda
kolayca zengin olabilirsiniz. Ve o şehrin ağaçlarından toplayacağınız
tohumlar sayesinde değerli bir meyveyi kendi evinizde üretebilirsiniz.
Bunun dışında o kasabada yaşayan oyuncular ile tanışıp onlara hediyeler
vermek veya oyunlar oynamakda sizin elinizde.
Grafikler temel olarak oyunun Gamecube sürümünü temel alsa da genel
olarak Gamecube sürümüne yaklaşabilecek seviyede pek sayılmaz.
yaşam similasyonu yaratma çabası aslında temel olarak The Sims
serisinden daha öncesine dayanır. Kız çocukları evcilik ile kurdukları
basit ve kusursuz aile ortamıyla, erkekler ise zaman zaman başka türde
karıncalar atarak kaosa sürükledikleri karınca çiflikleriyle aslında bu
serilerin ilk adımlarını istemden de olsa atmışlardır. Ve her ne kadar
saklamaya çalışsak da içimizdeki çocuk zaman zaman ortaya çıkıp "eve"
gelip plastik tencerelerle yemek yapma Animal Crossing aslında temel
olarak evciliğin basitliğini ve bir karınca çiftliğinin tüm karmaşasını
birleştirip oyunculara boş vakitlerinde keyifle oynayabilecekleri bir
ortam sunuyor...
Oyun
ilk olarak yağmurlu bir gecede bir arabada başlıyor, şirin şöförümüzün
bize sorduğu sorulara verdiğimiz cevaplar sayesinde karakterimizi
şekillendiriyor ve şehre iniyoruz. Genel olarak hayvanlardan oluşan
şirin kasaba halkıyla tanıştıktan sonra da oyunumuz resmi olarak
başlıyor. Oyun size küçük bir ev veriyor ve temel olarak oyunumuz
aslında bu evin etrafında geçiyor, çeşitli yollardan kazandığınız
paralarla (ki bu yollar gerçekten çok çeşitli) bu derme çatma evi bir
saray yavrusuna çevirebiliyor ve evinize aldığınız eşyalarla evinizi ve
hatta şehrinizi süslemeniz mümkün. Bunu yapmanın birden fazla da yolu
var, örneğin deniz kenarlarından topladığınız deniz kabuklarını veya
bulduğunuz değerli böcekleri satabiliyorsunuz. Veya Hazine avcılığı
sayesinde, şehrinizde bir yerlerde gömülmüş olan ve normalde satın
alamayacağınız hediyeler alabiliyorsunuz. Paraya ihtyacınız mı yok? O
zaman evinizi bir sergiye dönüştürmek iyi bir fikir olabilir, oldukça
zor bulunan böcek ve balıklardan oluşan bir ev internet yoluyla
kasabanızı ziyaret eden diğer oyuncuları oldukça etkileyecektir. Bu
yazdıklarım yapabileceklerinizden yanlızca bir kaçı, Animal Crossing'de
eğlenmenin birden fazla yolu var ve hepsini deneyene kadar oldukça uzun
bir sürenin geçeceğini size garanti ediyorum.
Oyunun kontrol etmekte olduğu karakterler ile de etkileşiminiz oldukça
yüksek, onlarla ilişkinizi geliştirdikçe size sırlarını anlatıyor ve
yeri geldiğinde ise sizinle oyunlar oynuyor ve hediyeler
verebiliyorlar. Bu yüzden kasabanızın sakinleri ile bol bol konuşmanızı
ve dertlerini dinlemenizi tavsiye ederim. Özellikle bazı karakterler
şirinliklerinin yanı sıra para ile alamayacağınız (Hayır, Mastercard
henüz oyun kullanılmıyor) eşyaları da verebiliyorlar.
Animal
Crossing Wild World'u Gamecube sürümünden ayıran en önemli özellik ise
Wi-Fi bağlantısı sayesinde gelen online oynama seçeneceği. Sistem aynı
oyunu birden fazla kişinin oynayabilmesi mantalitesinden oldukça farklı
düşünülmüş, her oyuncunun sizin yaşadığınız şehire benzeyen bir şehri
var ve oyuncular istedikleri zaman ( istedikleri ve kablosuz internete
sahip bir alanda oldukları zaman ) şehrinizi ziyaret edebiliyorlar.
Aslında bu özellik oyunda oldukça önemli bir yer teşkil ediyor. Her
şehir içerdiği bitki ve içerik çeşidi bakımından farklılıklar içeriyor.
Ve kendi bölgenizde bulunmayan bu tür eşyaları satmanız durumunda
kolayca zengin olabilirsiniz. Ve o şehrin ağaçlarından toplayacağınız
tohumlar sayesinde değerli bir meyveyi kendi evinizde üretebilirsiniz.
Bunun dışında o kasabada yaşayan oyuncular ile tanışıp onlara hediyeler
vermek veya oyunlar oynamakda sizin elinizde.
Grafikler temel olarak oyunun Gamecube sürümünü temel alsa da genel
olarak Gamecube sürümüne yaklaşabilecek seviyede pek sayılmaz.
Oyun temel olarak 2d bir tabanın üzerine 3 boyutlu objelerin eklenmesi ile oluşturulmuş ve doğruyu söylemek gerekirse aradaki fark kesinlikle göze batmıyor. Genel anlamda grafikler Nintendo DS'in sınırlarını zorlayacak seviyede olmasada atmosferi ve şirinliği yansıtması bakımından oldukça başarılı. Eşya tasarımları çok başarılı ve yaratıcı; bunun dışında şemsiye t-shirt ve duvar kağıdı desenlerini Pixel Art benzeri bir stille tasarlayabiliyor olmamız aslında oyunun grafik kalitesinin bizim yetenekli ellerimiz de şekillenmesini sağlıyor. Sesler namına ise söylenecek fazla bir şey yok, DS'e göre oldukça başarılı müzikler ve efektler mevcut, özellikle karakterlerin seslerindirilmesinde anlaşılmayan ancak textdeki vurguları yansıtan o "Vibiri Vibiri" konuşma tarzı son derece tatlı ve neredeyse her defasında beni güldürmeyi başardı. Touch Screen Animal Crossing'de oldukça efektif bir biçimde kullanılmış, orjinal sürümünde oldukça vakit çalan arayüz DS'de son derece başarılı. Eskiden dakikalar süren kıyafet değiştirmek veya bir eşyayı hazırlamak gibi hareketler şimdi sürükle bırak mantığı ile saniyeler içinde yapılabiliyor. Ayrıca oyun içinde bulunan bazı mini oyunlar içinde dokunmatik ekranın aktif bir biçimde kullanılması gerekiyor ancak temel anlamda Touch Screen kullanımı arayüz çevresinde şekilleniyor. Oyunun hitab ettiği oldukça kitle oldukça geniş; On iki yaşındaki kuzeninizde, ellisine merdiven dayamış babanızda rahatlıkla bu oyunu oynayabilir. Ancak oyundan gerçekten zevk almak için temel ingilizce bilgisi kesinlikle şart. Bunun dışında online oynaynış desteği Animal Crossing'in Gamecube sürümünde olmayan eksik parça, tek başına online oynanış desteği bile oyuna bambaşka bir hava ve keşfedilmeyi bekleyen sayısız yenilikler sunuyor. Özellikle yeni insanlarla tanışıp onlarla arkadaşlık kurabilmek ve onlara hediyeler verip oyunlar oynayabilmek bile tek başına son derece eğlenceli bir aktivite. Aslında genel anlamda Nintendo DS sahibi bir oyuncuya Animal Crossing serisini anlatmanın pek bir manası yok, büyük ihtimalle bilinçli olarak Nintendo DS almış bir oyuncu Animal Crossing The Wild World'u de alacaktır. Wild World'de aynı Gamecube verisyonu gibi oynamak için çok odaklanmak gerektirmeyen tatlı ve tatlı olduğu kadar da eğlenceli bir oyun. Eğer ki gündelik hayatınızdaki monotonluktan sıkılmış, sıkıntınızı dağıtıp, yüzünüze sıcak bir gülücük kondurabilecek eğlenceli bir hobi arıyorsanız, sizi Animal Crossing'e, meşe ağaçları ve lalelerle dolu kasabama beklerim. Kimbilir belki yeterince uslu durursanız size bir hediye bile verebilirim... |