unu
bilin ki prensim kabaran okyanuslar, Atlantis'in görkemleri şehirlerini
yutmasıyla o güne kadar görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın
oğullarının doğduğu bu çağda, yeryüzündeki imparatorluklar, gökteki
yıldızlar kadar, belirgin, ancak dağınıktı. İşte bu çağda, Kimmeryalı
Conan geldi. Bu elinden kılıcını hiç bırakmayan, kara saçlı, şahin
gözlü yiğit, bütün imparatorlukları, sandallı ayağı altında ezmek
istiyordu...
Bir Nemedya Efsanesi
Conan'a ait her
macera, bu şiirle başlar. Karakterin yaratıcısı Rober E. Howard'a göre,
onun hikayesini en iyi özetleyen cümlelerden biriydi bu. Bu barbar,
hırsız ve kiralık savaşçının hikayeleri Hiberya'da dilden dile dolaşır.
Bomboş bir hayat yaşayan gençler, Conan'ın hikayelerini duydukça, ilham
alır, hayata karşı ümitleri artardı. Robert E. Howard'ın yarattığı bu
tarih öncesi dünya, bugün bile ilgimizi çekiyor. 1932'de yazılan
Conan'ın popülaritesi hiçbir zaman eksilmedi. Tersine, yazarından bile
uzun ömürlü şekilde, sürekli kendine yeni hayranlar ve farklı anlatım
şekilleri buldu. Funcom tarafından geliştirilen Age of Conan oyunu
sayesinde, 76 yıldan beri insanların hayallerini süsleyen bir şey
gerçek oldu. Artık tarih öncesi, çağlarda geçen Conanın vahşi
dünyasında özgürce dolaşmak mümkün. Bu özel tanıtım yazısını üç parçaya
ayırdım. Özellikle, karakteri yeni tanıyanlar için çok yardımcı olacak.
Çizgi roman ya da filmden aşina olanlar için ise, Conanı daha yakından
tanıyabilecekler. İlk önce, karakterin yaratıcısı Rober E. Howard'ın
hayatını anlatacağım. Howard'ın düşünceleri ve hayatını öğrendikten
sonra Conan daha da anlamlı hale gelecek. Daha sonra ise, oyunun
geçtiği tarihe yani Conanın krallığna kadar, karakterin başından
geçenleri özetleyeceğim. Sanırım üçüncü kısım ise, herkesin en çok
merak ettiği yer. Age of Conanın tanıtımı burada yer alacak...
Modern çağların, ilkel yazarı
Robert
E. Howard 22 Ocak 1906'da Teksas'da doğdu. Tüberküloz hastası anne ve
Doktor bir babanın çocuğuydu. Babasının mesleği nedeniyle, genç yaşında
birçok şehri ve eyaleti dolaştı. Tüm bu şehirleri dolaşırken, oranın
kendine has hikayelerini dinlemekten zevk alıyordu. Hayalet öyküleri,
kölelerin yaşamı, kızıl derililerin savaşları. Amerikan İç Savaşı ve
onun kanlı hikayeleri, Robert'ın hoşuna gidiyordu. Bu hikayeler
sayesinde tarihe olan merakı artmaya başladı. Okumayı öğrendikten
sonra, tarihi figürleri ve özellikle ilkel çağları incelemeyi başladı.
Bu sıralarda, annesi ona şiir sanatını öğretti. Genç Robert 15
yaşındayken iş hayatına atıldı. Para kazanmak için, kartpostal sattı,
gazetecilik ve avukat katipliği yaptı. 18 yaşına geldiğinde ise, yavaş
yavaş aklındaki bu bilgileri harmanlayıp, kendi dünyasını içeren
yazılar yayınlamaya başladı. Wierd Tales adlı dergiye, ilk olarak,
elinden kılıcını hiç bırakmayan, acımasız ve savaşçı barbarların
hikayelerini yolladı. Tarihe hobi olarak devam ederken, dikkatine,
kovboylara has silahlı, düellolar ve dövüş sanatları çekmeye başladı.
Buna, büyücülük, iyilik ve kötülüğün amansız savaşı gibi unsurlar da,
eklenince, hikayeleri de bu yöne kaymaya başladı. Ancak hayatının bu
döneminde, istediği başarıyı bir türlü yakalayamadı
İlerleyen
yıllarda ise, fiziki dövüş becerisinin çok önemli olduğunu düşünmeye
başladı. Bu yüzden bu tarz sporları inceledi. Özellikle boks büyük
ilgisini çekti. Geçici süre barmen olarak çalıştığı bu dönemde,
insanların para kazanmak için dövüştüğü yarı bar, yarı dövüş salonu
mekanları tanıdı. Merakı ilgiye dönünce, kendi de boks yapmaya başladı.
Pek parlak bir boksör olmasa da, teke tek dövüşün cazibesi hoşuna
gitti. 20'li yaşlarının ortasında ise, kendi fantezi dünyasını iyice
geliştirmeye başladı. Atlantis'in barbar kralı Kull'la ilgili şiirler
ve kısa hikayeler yazdı. Daha sonra ise genç Barbar Conanın
hikayelerini yarattı. Conan onun kısacık hayatında, tecrübe ettiği her
şeydi. Bu dünyada barbarlar, farklı kültürlere sahip komşu ülkeler, dev
yaratıklar, iyiler ve kötüler vardı. Conan hayata kalmak için, her
zaman teke tek dövüşe girerdi. Conan hikayeleri yayınlanmaya
başladığından itibaren büyük ilgi gördü. Robert Howardın Conan
hikayeleri, Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nin sokaktan gelme rakibi
olarak anılır. Tolkien hikayelerini yazarken, her ne kadar akademik
araştırmalardan ve efsanelerden etkilendiyse, Howard ise sokaktaki
insanların, yaşamlarından ve onların yarattığı hikayelerden
etkilenmiştir...
Bu
başarılı dönemlerinde bile Robert, nedensiz bir bunalımın içindeydi.
Kendini düşlediği hayatın uzağında hissediyor, başarılı olup olmadığı
konusunda ciddi kuşkular duyuyordu. Conanın krallığa doğru giden
hikayeleri yayınlanırken, Howardda başarısız intihar girişimlerinde
bulundu. Hikayeleri sayesinde, Teksasın en zengin ve ünlülerinden biri
olmuştu. Ancak 11 Haziran 1936'da annesinin ölümü sonucu bunalıma
girdi. Yazı makinesinin önüne geçti, "Her şey olup bitti. Ölülerin
yanacağı odunlar, üzerine yatırın beni. Ziyafet sona erdi, söndürün
kandilleri". Son şiirini de yazdıktan sonra, 30 yaşında intihar etti.
Trajik ölümü, Amerikadaki hayranları kadar, edebiyat çevresini de
sarsmıştı. Son hikayesi ise, trajikomik bir şekilde ölümünden kısa süre
önce, Wierd Tales dergisinde yayınlandı. Robert Howard, gerçekten
yaşamak istediği hayatı, Conan hikayelerinde anlatmıştı. Genç yaşında
ölmesine rağmen, bu hayat kendisi gibi olanları büyüledi ve adı hep
ölümsüz kaldı. Yıllar içerisinde, hikaye hep canlı tutuldu. Çizgi
romanlar ve filmlere konu oldu...
Conanın yaşadığı dönem ve Hiberya çağının ne zaman olduğu tam olarak
bilinmez. Ancak yazar, Atlantis batışıyla, Antik devletlerin kurulması
arasında geçen zamanda olduğunu söyler. Bu da bilinen tarihin
öncesidir. Conanın macerası, doğumuyla birlikte başlar. Kimmeryalı bir
demircinin oğlu olan Conan, Vanaheimlerle yapılan bir savaş sırasında
doğar. Kimmeryalılar, savaş alanında doğan çocukların kaderinde kral
olmak olduğuna inanırlar. Conanın daha doğuştan kaderi çizilmiştir.
Kimmerya
kuzeyin karlı dağlarında kurulmuştur. Buradaki yaşa çok zordur.
Kimmeryalı olarak doğan çocuk, her zaman güçlü olmalıdır çünkü, hem
doğa, hem vahşi hayvanla hem de komşu kabileler onların düşmanıdır.
Kimmeryalılar Croma taparlar. Crom dağında yalnız yaşayan savaşçı bir
tanrıdır. Kullarının kendisine yalvarmasını istemez. Onlara her zaman
güçlü olmaları öğüdünü verir. Crom ancak, kulları yeterince güçlü
olursa ve savaş alanında büyük, başarılar kazanırsa, daha büyük
zaferler için yardım eder. Kimmeryalılar bu ortam içinde en büyük
savaşçılar olarak yetişirdi. Conan Savaşta Doğan olarak anıldığı için
hiçbir zaman çocukluğunu yaşayamadı. Arkadaşları onu kıskanır ve
yanlarını almazlardı. Bu yüzden o da büyüklerin yanına gider ve onların
savaş öykülerini dinlerdi. Özellikle, tüm dünyayı dolaşan dedesi ona
farklı kültürleri ve bir barbarın hayal bile edemeyeceği
medeniyetlerden bahsetti. Bir Kimmeryalı için hayat, doğmak, çalışmak
ve ölmeye değer bir savaşta can vermekten ibaretti. Neredeyse hiç
kimse, köyünden ayrılmazdı. Genç Conan ise daha 15 yaşındayken
yetişkinliğe ulaşmıştı. 1.95 boyunda ve 85 kilo ağırlandıydı. Vanaheim
savaşına katıldı ve burada büyük kahramanlıklar gösterdi. En
yeteneklilerin bile öldüğü bir savaşta o hayata kalmıştı. Böylece Conan
tıpkı, yazarı gibi hayata atılmış oldu. 17 yaşına geldiğinde ise
kahramanlıkları köyüne yetmez oldu. Bir yandan kıskanılıyor bir yandan
da saygı duyuluyordu. Conan hep merak ettiği Hiborya dünyasını görmek
için yola çıktı. Tıpkı Robert E. Howard gibi, farklı kültürler görecek,
insanları hayrete düşüren ve kanını donduran hikayeler dinleyecekti.
Bazen ise bu korkunç yaratıklarla karşılaşacak, hatta onları
öldürecekti.
Conan çok merak etitği medeniyete ulaşmaya çalışırken, Vanehiemle
savaşan Aesir çetelerine katıldı. Bu ufak savaşlar sırasında,
Kimmeryalıların pek hoşlanmadığı ve hayvan gibi gibi gördükleri
Aesirlerin de aslında kendilerine benzediğini öğrendi. Yıllar boyunca,
her macerada ve tecrübe ettiği olayda, kendine has bir felsefe
geliştirdi. En önemlisi her zaman kazanılamayacağını öğrendi. Yenilgi
kesinse, kaçmak ve yeterince güçlenince intikam almak en iyisiydi.
İnsanları köle haline getiren Maymun adamlara karşı, düzenlenen isyana
liderlik yaptı. Daha sonra ise Vanirli köle tüccarlarının eline düştü.
Hayata kalmak için ölüm çukurlarında dövüşen gladyatörlerden birisi
oldu. Buradan kurtulduktan sonra ise yolculuğuna devam etti. 18 yaşına
geldiğinde ise ilk medeniyeti gördü. Buradan başta çok etkilendi.
Hayata kalmak için hırsızlık yapmaya başladı. Ünlü Fil Kulesi
macerasında, hırsızlık tutkusu başına ilk belasını açtı. Fil şeklindeki
bilge bir ırktan geriye kalan, son kişiye de yardım ettikten sonra
yolculuğuna devam etti. Zamanla medeniyet onun için, sadece ikiyüzlüler
ve zayıf insanların yuvası olacaktı. Her daim yabana kaçmaya gayret
etti. Ancak medeniyeti de sürekli sevdi. Hırsızlık yaparken,
iskeletlerle ve güçlü büyücülerle karşılaştı. Kadınlara ve içkiye olan
tutkusu, çoğu zaman kazandığı paraların, çalınmasına neden oldu.
Hiboryanın acımasız şehirlerinde, bazen Conan bile kendi parasını
koruyamıyordu.
Daha sonra ise, Hirkanya savaşlarına kiralık
kılıç olarak katıldı. Artık biraz daha büyümüş olan Conan, kendisi gibi
bir başka ünlü karakterle Kızıl Sonja ile karşılaştı. Kızıl Sonja,
ancak kendini yenecek bir erkekle, sevgili olacağına dair yemin
etmişti. Conanda bunu başaran tek erkekti. Kahramanlıkları sayesinde,
Turan kralının dikkatini çekti. Bir süre onun korumalığını yaptı.
Buradan da sıkılınca, dünyayı tekrar dolaşmak için, Türklerden
esinlenip yaratılan Turanlardan da ayrıldı. Conan dış dünyadan
sıkıldıkça, Kimmeryaya geri dönerdi. Buradaki yaşam onu sıkmaya
başlayınca ise yolculuklarına devam ediyordu. Güneye gidip, kılıç
sanatını öğrendi. Başı yasalarla derde girince ise, bir süre için
kendini denizlere attı. Korsanlar Kraliçesi Beliti etkileyen Conan
onun sevgilisi ve en iyi savaşçısı oldu. Sayısız deniz savaşına
katıldı. Bu maceraları sayesinde, Amra yani aslan olarak ün saldı.
Belitin ölümüyle birlikte, korsanlar arasındaki macerası da sona erdi.
Tekrar dünyayı dolaşırken, kiralık asker olarak birçok savaşa katıldı.
Peşi sıra yaşadığı maceralar boyunca, zaferler kadar, yengililerde
gördü. Düşmana tutsak düştü. Ölmesi için çarmığa gerildi. Ancak her
seferinde kendini bekleyen kaderi sayesinde kurtuldu. En sonunda,
Akilonya ordusuna katıldı. Buradaki başarıları sayesinde general oldu.
Kendisini uzaktan izleyen, Akilonyanın deli Kralı Numedisesin
dikkatini çekti. Conandan korkan ve kıskanan kral, onu ortadan
kaldırmak için bir plan yaptı. Conana ilaçlı şarap verdi ve onu idam
edilmek üzere Demir Kuleye hapsetti. Kraldan rahatsız olan, ülkenin
ileri gelenleri Conanın zindandan kaçmasını sağladı. Daha sonra ise,
krala karşı yapılacak bir isyanın lideri olması için Conanı ikna
ettiler. Savaş alanında Conan Numedisesi öldürdü ve en sonunda
kaderini gerçekleştirip, Akilonya kralı olmayı hak etti
Conan çağı başladı...
Funcomun
Age of Conan: Hyborian Age ile ilgili bir çok vaat vermişti. Özellikle
dövüş sistemi konusunda firma kendinden çok emin. Senaryo olarak ise
tüm Conan hikayelerini gözden geçirip, çizgi romanlarda incelenmiş.
Sonucunda iki taraf için de uygun bir hikaye bulunmuş. Age of Conan
piyasaya normal ve Koleksiyon Versiyonu (Collector Edition) olarak
sunuldu. Kısaca Collector Edition, özellikle Conan fanatikleri için
doyurucu bir içerik sunuyor. Kutusu bavul denilebilecek büyüklükte.
Üzerinde hologramla resmedilmiş bir aslan arması, yani Kral Conanın
simgesi var. Kutu bir kitap ya da taş kaideye benzetilmeye çalışılmış.
Kısacası ikisine de benziyor. Açılınca, ilk önce solda Kral Conanın
tahtında oturmuş görkemli bir resmi karşılıyor bizleri. Sağ tarafta
ise, Conanın medeniyet ve barbarlıkla ilgili söylediği felsefi sözleri
var. İçerik olarak, suni deri üzerine yapılmış, Hiborya haritası,
oyundaki hemen her şey hakkında kısa bilgiler ve detaylı resimler
içeren Consept Art book ve dört DVDden oluşan set var.
Bu
dört DVDin ikisi, oyunun kurulumu için gerekli. Üçüncü DVD ise Bonus
Disk. İçerik olarak gayer doyurucu, oyunun yapım belgeselli,
yapımcıların röportajları. Age of Conanın gelişim sürecinde geldiği
evreler. Konsept resimleri, ve 80 level oyuncular için özel
tasarlanmış, dungeonları analatan videolar var. Son DVD ise 25 parçalık
oyunun enfes müziklerini içeriyor. Ayrıca oyun sırasında /claim
komutunu kullanıp, tüm tavernalarda bedava içki veren pelerin ile,
belirli bir levele kadar, öldürülen düşmanlardan daha fazla XP
alınmasını sağlayan, yüzüğe ulaşılıyor
Uzun süren bir yükleme
aşamasından ve 1 GB'a yakın bir patch macerasından sonra, nihayet oyun
başlıyor. Bizi ilk karşılayan şey, Kral Conanın taht odasında geçen
kaliteli bir video. Oyunun ana konusunun anlatıldığı bu videoda en çok
dikkat çeken ise Conanın modellemesi. Genel olarak çizimlere ve
kitaptaki tasvirlerine benziyor. Ancak bundan fazla ilgimi çeken ise,
Conanın üzerindeki sayısız kesik yarası oldu. Tüm ömrü savaşlarla
geçmesine rağmen, genelde çizgi roman ve çizimlerde Conan sağlam
gösterilir. Ancak burada gerçeğe uygun halde tasvir edilmiş.
Aquloniaın dört bir yanı düşmanlar tarafından kuşatılmış halde. Ancak
Conanın emrinde yeterli adam yok. Bu krizden kurtulmak için Kral Conan
tam kendine yakışır bir karar veriyor. Eli silah tutan ve işe yarar
herkesi toplayıp, düşmana karşı savaşmak gerektiğini düşünüyor. Tabii
ki bu işe yarar kişi grubu ise biz oyuncular oluyoruz. Video bittikten
sonra login olup, ana menüye geçiyoruz. Sağ taraftaki serverlardan
birisi seçildikten sonra, sol taraftan karakter yaratılmaya başlanıyor.
Age of Conanın karakter yaratma ekranı bir mmporga göre gayet
detaylı. Önce karakterimizin cinsiyetini seçiyoruz. Daha sonra ise her
iki cins için verilmiş onlarca farklı tip kombinasyonları seçebiliyor.
Sert, yumuşak, yaşlı, yorgun gibi yüz seçenekleri var. Her biri gayret
detaylı modellenmiş. Zaten oyunun istediği yüksek sistem sayesinde bu
anlaşılıyor. Kadınlar için, makyajın türü ve miktarı erkekler için ise
onlarca sakal ve bıyık türü var. Özellikle, Türklere has pala bıyık ve
sarkık bıyık benim hoşuma gitti.
bilin ki prensim kabaran okyanuslar, Atlantis'in görkemleri şehirlerini
yutmasıyla o güne kadar görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın
oğullarının doğduğu bu çağda, yeryüzündeki imparatorluklar, gökteki
yıldızlar kadar, belirgin, ancak dağınıktı. İşte bu çağda, Kimmeryalı
Conan geldi. Bu elinden kılıcını hiç bırakmayan, kara saçlı, şahin
gözlü yiğit, bütün imparatorlukları, sandallı ayağı altında ezmek
istiyordu...
Bir Nemedya Efsanesi
Conan'a ait her
macera, bu şiirle başlar. Karakterin yaratıcısı Rober E. Howard'a göre,
onun hikayesini en iyi özetleyen cümlelerden biriydi bu. Bu barbar,
hırsız ve kiralık savaşçının hikayeleri Hiberya'da dilden dile dolaşır.
Bomboş bir hayat yaşayan gençler, Conan'ın hikayelerini duydukça, ilham
alır, hayata karşı ümitleri artardı. Robert E. Howard'ın yarattığı bu
tarih öncesi dünya, bugün bile ilgimizi çekiyor. 1932'de yazılan
Conan'ın popülaritesi hiçbir zaman eksilmedi. Tersine, yazarından bile
uzun ömürlü şekilde, sürekli kendine yeni hayranlar ve farklı anlatım
şekilleri buldu. Funcom tarafından geliştirilen Age of Conan oyunu
sayesinde, 76 yıldan beri insanların hayallerini süsleyen bir şey
gerçek oldu. Artık tarih öncesi, çağlarda geçen Conanın vahşi
dünyasında özgürce dolaşmak mümkün. Bu özel tanıtım yazısını üç parçaya
ayırdım. Özellikle, karakteri yeni tanıyanlar için çok yardımcı olacak.
Çizgi roman ya da filmden aşina olanlar için ise, Conanı daha yakından
tanıyabilecekler. İlk önce, karakterin yaratıcısı Rober E. Howard'ın
hayatını anlatacağım. Howard'ın düşünceleri ve hayatını öğrendikten
sonra Conan daha da anlamlı hale gelecek. Daha sonra ise, oyunun
geçtiği tarihe yani Conanın krallığna kadar, karakterin başından
geçenleri özetleyeceğim. Sanırım üçüncü kısım ise, herkesin en çok
merak ettiği yer. Age of Conanın tanıtımı burada yer alacak...
Modern çağların, ilkel yazarı
Robert
E. Howard 22 Ocak 1906'da Teksas'da doğdu. Tüberküloz hastası anne ve
Doktor bir babanın çocuğuydu. Babasının mesleği nedeniyle, genç yaşında
birçok şehri ve eyaleti dolaştı. Tüm bu şehirleri dolaşırken, oranın
kendine has hikayelerini dinlemekten zevk alıyordu. Hayalet öyküleri,
kölelerin yaşamı, kızıl derililerin savaşları. Amerikan İç Savaşı ve
onun kanlı hikayeleri, Robert'ın hoşuna gidiyordu. Bu hikayeler
sayesinde tarihe olan merakı artmaya başladı. Okumayı öğrendikten
sonra, tarihi figürleri ve özellikle ilkel çağları incelemeyi başladı.
Bu sıralarda, annesi ona şiir sanatını öğretti. Genç Robert 15
yaşındayken iş hayatına atıldı. Para kazanmak için, kartpostal sattı,
gazetecilik ve avukat katipliği yaptı. 18 yaşına geldiğinde ise, yavaş
yavaş aklındaki bu bilgileri harmanlayıp, kendi dünyasını içeren
yazılar yayınlamaya başladı. Wierd Tales adlı dergiye, ilk olarak,
elinden kılıcını hiç bırakmayan, acımasız ve savaşçı barbarların
hikayelerini yolladı. Tarihe hobi olarak devam ederken, dikkatine,
kovboylara has silahlı, düellolar ve dövüş sanatları çekmeye başladı.
Buna, büyücülük, iyilik ve kötülüğün amansız savaşı gibi unsurlar da,
eklenince, hikayeleri de bu yöne kaymaya başladı. Ancak hayatının bu
döneminde, istediği başarıyı bir türlü yakalayamadı
İlerleyen
yıllarda ise, fiziki dövüş becerisinin çok önemli olduğunu düşünmeye
başladı. Bu yüzden bu tarz sporları inceledi. Özellikle boks büyük
ilgisini çekti. Geçici süre barmen olarak çalıştığı bu dönemde,
insanların para kazanmak için dövüştüğü yarı bar, yarı dövüş salonu
mekanları tanıdı. Merakı ilgiye dönünce, kendi de boks yapmaya başladı.
Pek parlak bir boksör olmasa da, teke tek dövüşün cazibesi hoşuna
gitti. 20'li yaşlarının ortasında ise, kendi fantezi dünyasını iyice
geliştirmeye başladı. Atlantis'in barbar kralı Kull'la ilgili şiirler
ve kısa hikayeler yazdı. Daha sonra ise genç Barbar Conanın
hikayelerini yarattı. Conan onun kısacık hayatında, tecrübe ettiği her
şeydi. Bu dünyada barbarlar, farklı kültürlere sahip komşu ülkeler, dev
yaratıklar, iyiler ve kötüler vardı. Conan hayata kalmak için, her
zaman teke tek dövüşe girerdi. Conan hikayeleri yayınlanmaya
başladığından itibaren büyük ilgi gördü. Robert Howardın Conan
hikayeleri, Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nin sokaktan gelme rakibi
olarak anılır. Tolkien hikayelerini yazarken, her ne kadar akademik
araştırmalardan ve efsanelerden etkilendiyse, Howard ise sokaktaki
insanların, yaşamlarından ve onların yarattığı hikayelerden
etkilenmiştir...
Bu
başarılı dönemlerinde bile Robert, nedensiz bir bunalımın içindeydi.
Kendini düşlediği hayatın uzağında hissediyor, başarılı olup olmadığı
konusunda ciddi kuşkular duyuyordu. Conanın krallığa doğru giden
hikayeleri yayınlanırken, Howardda başarısız intihar girişimlerinde
bulundu. Hikayeleri sayesinde, Teksasın en zengin ve ünlülerinden biri
olmuştu. Ancak 11 Haziran 1936'da annesinin ölümü sonucu bunalıma
girdi. Yazı makinesinin önüne geçti, "Her şey olup bitti. Ölülerin
yanacağı odunlar, üzerine yatırın beni. Ziyafet sona erdi, söndürün
kandilleri". Son şiirini de yazdıktan sonra, 30 yaşında intihar etti.
Trajik ölümü, Amerikadaki hayranları kadar, edebiyat çevresini de
sarsmıştı. Son hikayesi ise, trajikomik bir şekilde ölümünden kısa süre
önce, Wierd Tales dergisinde yayınlandı. Robert Howard, gerçekten
yaşamak istediği hayatı, Conan hikayelerinde anlatmıştı. Genç yaşında
ölmesine rağmen, bu hayat kendisi gibi olanları büyüledi ve adı hep
ölümsüz kaldı. Yıllar içerisinde, hikaye hep canlı tutuldu. Çizgi
romanlar ve filmlere konu oldu...
Conanın yaşadığı dönem ve Hiberya çağının ne zaman olduğu tam olarak
bilinmez. Ancak yazar, Atlantis batışıyla, Antik devletlerin kurulması
arasında geçen zamanda olduğunu söyler. Bu da bilinen tarihin
öncesidir. Conanın macerası, doğumuyla birlikte başlar. Kimmeryalı bir
demircinin oğlu olan Conan, Vanaheimlerle yapılan bir savaş sırasında
doğar. Kimmeryalılar, savaş alanında doğan çocukların kaderinde kral
olmak olduğuna inanırlar. Conanın daha doğuştan kaderi çizilmiştir.
Kimmerya
kuzeyin karlı dağlarında kurulmuştur. Buradaki yaşa çok zordur.
Kimmeryalı olarak doğan çocuk, her zaman güçlü olmalıdır çünkü, hem
doğa, hem vahşi hayvanla hem de komşu kabileler onların düşmanıdır.
Kimmeryalılar Croma taparlar. Crom dağında yalnız yaşayan savaşçı bir
tanrıdır. Kullarının kendisine yalvarmasını istemez. Onlara her zaman
güçlü olmaları öğüdünü verir. Crom ancak, kulları yeterince güçlü
olursa ve savaş alanında büyük, başarılar kazanırsa, daha büyük
zaferler için yardım eder. Kimmeryalılar bu ortam içinde en büyük
savaşçılar olarak yetişirdi. Conan Savaşta Doğan olarak anıldığı için
hiçbir zaman çocukluğunu yaşayamadı. Arkadaşları onu kıskanır ve
yanlarını almazlardı. Bu yüzden o da büyüklerin yanına gider ve onların
savaş öykülerini dinlerdi. Özellikle, tüm dünyayı dolaşan dedesi ona
farklı kültürleri ve bir barbarın hayal bile edemeyeceği
medeniyetlerden bahsetti. Bir Kimmeryalı için hayat, doğmak, çalışmak
ve ölmeye değer bir savaşta can vermekten ibaretti. Neredeyse hiç
kimse, köyünden ayrılmazdı. Genç Conan ise daha 15 yaşındayken
yetişkinliğe ulaşmıştı. 1.95 boyunda ve 85 kilo ağırlandıydı. Vanaheim
savaşına katıldı ve burada büyük kahramanlıklar gösterdi. En
yeteneklilerin bile öldüğü bir savaşta o hayata kalmıştı. Böylece Conan
tıpkı, yazarı gibi hayata atılmış oldu. 17 yaşına geldiğinde ise
kahramanlıkları köyüne yetmez oldu. Bir yandan kıskanılıyor bir yandan
da saygı duyuluyordu. Conan hep merak ettiği Hiborya dünyasını görmek
için yola çıktı. Tıpkı Robert E. Howard gibi, farklı kültürler görecek,
insanları hayrete düşüren ve kanını donduran hikayeler dinleyecekti.
Bazen ise bu korkunç yaratıklarla karşılaşacak, hatta onları
öldürecekti.
Conan çok merak etitği medeniyete ulaşmaya çalışırken, Vanehiemle
savaşan Aesir çetelerine katıldı. Bu ufak savaşlar sırasında,
Kimmeryalıların pek hoşlanmadığı ve hayvan gibi gibi gördükleri
Aesirlerin de aslında kendilerine benzediğini öğrendi. Yıllar boyunca,
her macerada ve tecrübe ettiği olayda, kendine has bir felsefe
geliştirdi. En önemlisi her zaman kazanılamayacağını öğrendi. Yenilgi
kesinse, kaçmak ve yeterince güçlenince intikam almak en iyisiydi.
İnsanları köle haline getiren Maymun adamlara karşı, düzenlenen isyana
liderlik yaptı. Daha sonra ise Vanirli köle tüccarlarının eline düştü.
Hayata kalmak için ölüm çukurlarında dövüşen gladyatörlerden birisi
oldu. Buradan kurtulduktan sonra ise yolculuğuna devam etti. 18 yaşına
geldiğinde ise ilk medeniyeti gördü. Buradan başta çok etkilendi.
Hayata kalmak için hırsızlık yapmaya başladı. Ünlü Fil Kulesi
macerasında, hırsızlık tutkusu başına ilk belasını açtı. Fil şeklindeki
bilge bir ırktan geriye kalan, son kişiye de yardım ettikten sonra
yolculuğuna devam etti. Zamanla medeniyet onun için, sadece ikiyüzlüler
ve zayıf insanların yuvası olacaktı. Her daim yabana kaçmaya gayret
etti. Ancak medeniyeti de sürekli sevdi. Hırsızlık yaparken,
iskeletlerle ve güçlü büyücülerle karşılaştı. Kadınlara ve içkiye olan
tutkusu, çoğu zaman kazandığı paraların, çalınmasına neden oldu.
Hiboryanın acımasız şehirlerinde, bazen Conan bile kendi parasını
koruyamıyordu.
Daha sonra ise, Hirkanya savaşlarına kiralık
kılıç olarak katıldı. Artık biraz daha büyümüş olan Conan, kendisi gibi
bir başka ünlü karakterle Kızıl Sonja ile karşılaştı. Kızıl Sonja,
ancak kendini yenecek bir erkekle, sevgili olacağına dair yemin
etmişti. Conanda bunu başaran tek erkekti. Kahramanlıkları sayesinde,
Turan kralının dikkatini çekti. Bir süre onun korumalığını yaptı.
Buradan da sıkılınca, dünyayı tekrar dolaşmak için, Türklerden
esinlenip yaratılan Turanlardan da ayrıldı. Conan dış dünyadan
sıkıldıkça, Kimmeryaya geri dönerdi. Buradaki yaşam onu sıkmaya
başlayınca ise yolculuklarına devam ediyordu. Güneye gidip, kılıç
sanatını öğrendi. Başı yasalarla derde girince ise, bir süre için
kendini denizlere attı. Korsanlar Kraliçesi Beliti etkileyen Conan
onun sevgilisi ve en iyi savaşçısı oldu. Sayısız deniz savaşına
katıldı. Bu maceraları sayesinde, Amra yani aslan olarak ün saldı.
Belitin ölümüyle birlikte, korsanlar arasındaki macerası da sona erdi.
Tekrar dünyayı dolaşırken, kiralık asker olarak birçok savaşa katıldı.
Peşi sıra yaşadığı maceralar boyunca, zaferler kadar, yengililerde
gördü. Düşmana tutsak düştü. Ölmesi için çarmığa gerildi. Ancak her
seferinde kendini bekleyen kaderi sayesinde kurtuldu. En sonunda,
Akilonya ordusuna katıldı. Buradaki başarıları sayesinde general oldu.
Kendisini uzaktan izleyen, Akilonyanın deli Kralı Numedisesin
dikkatini çekti. Conandan korkan ve kıskanan kral, onu ortadan
kaldırmak için bir plan yaptı. Conana ilaçlı şarap verdi ve onu idam
edilmek üzere Demir Kuleye hapsetti. Kraldan rahatsız olan, ülkenin
ileri gelenleri Conanın zindandan kaçmasını sağladı. Daha sonra ise,
krala karşı yapılacak bir isyanın lideri olması için Conanı ikna
ettiler. Savaş alanında Conan Numedisesi öldürdü ve en sonunda
kaderini gerçekleştirip, Akilonya kralı olmayı hak etti
Conan çağı başladı...
Funcomun
Age of Conan: Hyborian Age ile ilgili bir çok vaat vermişti. Özellikle
dövüş sistemi konusunda firma kendinden çok emin. Senaryo olarak ise
tüm Conan hikayelerini gözden geçirip, çizgi romanlarda incelenmiş.
Sonucunda iki taraf için de uygun bir hikaye bulunmuş. Age of Conan
piyasaya normal ve Koleksiyon Versiyonu (Collector Edition) olarak
sunuldu. Kısaca Collector Edition, özellikle Conan fanatikleri için
doyurucu bir içerik sunuyor. Kutusu bavul denilebilecek büyüklükte.
Üzerinde hologramla resmedilmiş bir aslan arması, yani Kral Conanın
simgesi var. Kutu bir kitap ya da taş kaideye benzetilmeye çalışılmış.
Kısacası ikisine de benziyor. Açılınca, ilk önce solda Kral Conanın
tahtında oturmuş görkemli bir resmi karşılıyor bizleri. Sağ tarafta
ise, Conanın medeniyet ve barbarlıkla ilgili söylediği felsefi sözleri
var. İçerik olarak, suni deri üzerine yapılmış, Hiborya haritası,
oyundaki hemen her şey hakkında kısa bilgiler ve detaylı resimler
içeren Consept Art book ve dört DVDden oluşan set var.
Bu
dört DVDin ikisi, oyunun kurulumu için gerekli. Üçüncü DVD ise Bonus
Disk. İçerik olarak gayer doyurucu, oyunun yapım belgeselli,
yapımcıların röportajları. Age of Conanın gelişim sürecinde geldiği
evreler. Konsept resimleri, ve 80 level oyuncular için özel
tasarlanmış, dungeonları analatan videolar var. Son DVD ise 25 parçalık
oyunun enfes müziklerini içeriyor. Ayrıca oyun sırasında /claim
komutunu kullanıp, tüm tavernalarda bedava içki veren pelerin ile,
belirli bir levele kadar, öldürülen düşmanlardan daha fazla XP
alınmasını sağlayan, yüzüğe ulaşılıyor
Uzun süren bir yükleme
aşamasından ve 1 GB'a yakın bir patch macerasından sonra, nihayet oyun
başlıyor. Bizi ilk karşılayan şey, Kral Conanın taht odasında geçen
kaliteli bir video. Oyunun ana konusunun anlatıldığı bu videoda en çok
dikkat çeken ise Conanın modellemesi. Genel olarak çizimlere ve
kitaptaki tasvirlerine benziyor. Ancak bundan fazla ilgimi çeken ise,
Conanın üzerindeki sayısız kesik yarası oldu. Tüm ömrü savaşlarla
geçmesine rağmen, genelde çizgi roman ve çizimlerde Conan sağlam
gösterilir. Ancak burada gerçeğe uygun halde tasvir edilmiş.
Aquloniaın dört bir yanı düşmanlar tarafından kuşatılmış halde. Ancak
Conanın emrinde yeterli adam yok. Bu krizden kurtulmak için Kral Conan
tam kendine yakışır bir karar veriyor. Eli silah tutan ve işe yarar
herkesi toplayıp, düşmana karşı savaşmak gerektiğini düşünüyor. Tabii
ki bu işe yarar kişi grubu ise biz oyuncular oluyoruz. Video bittikten
sonra login olup, ana menüye geçiyoruz. Sağ taraftaki serverlardan
birisi seçildikten sonra, sol taraftan karakter yaratılmaya başlanıyor.
Age of Conanın karakter yaratma ekranı bir mmporga göre gayet
detaylı. Önce karakterimizin cinsiyetini seçiyoruz. Daha sonra ise her
iki cins için verilmiş onlarca farklı tip kombinasyonları seçebiliyor.
Sert, yumuşak, yaşlı, yorgun gibi yüz seçenekleri var. Her biri gayret
detaylı modellenmiş. Zaten oyunun istediği yüksek sistem sayesinde bu
anlaşılıyor. Kadınlar için, makyajın türü ve miktarı erkekler için ise
onlarca sakal ve bıyık türü var. Özellikle, Türklere has pala bıyık ve
sarkık bıyık benim hoşuma gitti.