Yıllar
önce mahalledeki bir abide ilk kez Nintendo NES (halk arasındaki
deyimiyle Atari) gördüğümde kendisi Addams Family isimli bir platform
Bölümlerin özelliklerine bakınca zaten netlikle görülüyor ne kadar çok
bulmaca varyasyonu oluşturulabileceği. Yapboz parçalarını toplamak için
önümüze koyulan engellerin zorlukları o kadar yerinde ki Number None
kaç kere zorluğu test ederek ayarlama yapmış, merak etmekten
alıkoyamıyor insan kendini. Çok tadında bir zorluk düzeni içerisinde
zihnimizi kimi zaman zor bulmacalar arasında zorlarken bir anda
karşımıza çıkan kolay bir bulmaca ters köşeye yatmamıza sebebiyet
verebiliyor. Kilitli kapılar, tavşanlar, çeşitli mekanizmalar derken
bulmaca zenginliği göz dolduruyor. Bunların yanı sıra "Boss" adını
verdiğimiz, diğer oyunlarda "bölüm sonu canavarı" tabiriyle tanınan
zorlu rakiplerle de karşılaşıyoruz. Eh, pek zor sayılmazlar ama oyuna
renk kattıkları aşikâr. Etkileşime girilecek bu kadar fazla nesnenin
bulunması kafamızda farklı çözüm yolları oluşturmamıza neden oluyor
ancak hangisinin doğru yol olduğunu çoğu zaman deneme-yanılma yöntemi
ile anlayabiliyoruz.
Huzur içinde yat Bob Ross
Bob
Ross'u hatırlamayanımız yoktur sanırım. TRT 2'nin meşhur kıvırcık saçlı
ressamını, yarım saatte ortaya koyduğu eserleri nasıl unutabiliriz ki?
Oyunumuzun grafiklerinden yola çıkarak rahmetli Bob Ross'u anma sebebim
ise hem çizim tekniği hem de sözlerinde yatıyor. "Mutlu çalılıklar,
huzurlu dere, sevinçli yapraklar" gibi tamlamalarıyla nesneleri yaptığı
resme aktarmasına şahit olur; sonuçtaki resme baktığınızda ise ister
hüzün ister mutluluk teması işlendiğini iddia edebileceğiniz bir eserle
karşılaşırdınız. Braid de aynen böyle işte. Elinizi uzatsanız
dokunabilecekmişsiniz gibi duran yağlı boya tarzı çizimlerin canlılığı
öncelikle insana mutluluk hissi verse de yaprakların, rüzgârın zamanla
akışı hüzün temasının da aralara serpiştirildiğini gösteriyor. Zamanı
ileriye ya da geriye sardığınızda gördüğünüz her şeyin (zamandan
etkilenmeyen nesneler hariç) bulanıklaşması, çizimlerin kalitesi,
oyunun temasını her karesinde oyuncuya yansıtıyor olmasıyla grafikler
bizden tam not alıyor. Yüksek sistem gereksinimi olduğu da söylenemez.
Seslere
ve müziklere göz atınca oyunun akıcılığı konusunda en küçük bir
zararlarının bulunmadığını; aksine oyunun buram buram kalite kokmasını
sağladıklarını görüyoruz. Çello ağırlıklı müzikleri dinledikten sonra
birçok oyuncunun klasik müzik dinlemeye yöneleceğini tahmin ediyorum.
Oyuna başladığımda itiraf etmeliyim ki karakterimizi kenara park
ettikten sonra bir güzel dinlemeye koyuldum arkaplandaki müziği.
Mekanizmaların, karakterimizin ve diğer canlı varlıkların
hareketlerinin ses efektleri de oyunun akıcılığını destekler nitelikte.
Sesler ve müzikler zamanın akışına, akış hızına göre ileriye ya da
geriye sararak oyunun atmosferine dahil oluyorlar. Seslerde de hata
bulamadık maalesef.
Kontroller
bir platform oyununa yakışır şekilde en basite indirgenmiş. Yönlendirme
tuşlarının yanında zıplama, zamanı geriye-ileriye sarma, kapılardan
girme ya da mekanizmaları çalıştırma, zaman yüzüğü bırakma (6. bölümde)
ve zamanın ileriye veya geriye doğru akışını hızlandırma tuşlarıyla
idare ediyoruz tüm oyunu. Benim gibi platform oyunlarını oyun
kollarıyla oynama alışkanlığından kurtulamamış olanlar için oyun kolu
desteği de var tabii ki. Nitekim oyunu Logitech Chillstream ile
oynadım; zaten bir Xbox 360 oyunu olması sayesinde kontroller tam
tamına oturdu yerlerine.
Aşk, oyunların en güzelidir
Yazının
genelinde göreceğiniz üzere hata bulmayı başaramadık. Oyunumuz pek uzun
değil ama bunu da eksi olarak saymayı uygun görmüyorum; tadını
damağımızda bırakması yeterli. Hem fazla naz aşık usandırır, değil mi?
Prensesimizi arayıp duruyoruz ve oyunun başında bahsettiğimiz gibi
olağanüstü bir oyun finaliyle oyunumuzu bitirmenin neşesi ile hüznünü
bir arada yaşama zevkine nail oluyoruz. Senaryosunun, içeriğinin
mükemmelliği, oyunu bize rahat rahat oynatıp bulmacaları çözmekten
başka engel koymayan oynanışı, üstat Bob Ross'u anmamıza sebebiyet
verecek kadar harikulade grafikleri ve çellonun notalarının duygular
olduğunu bize kanıtlayan müzikleriyle her oyuncunun mutlaka tadına
bakması gereken bir deneyimi tanıttık sizlere. Bizim hatalarımız
olduysa affola ancak oyunda hata yok, garanti ediyoruz. Oyunumuzun
adını "klasikler" arşivime not ettikten sonra yazıyı okuma inceliği
gösteren tüm okurlara teşekkür ediyor, bir klasiği tanıtmış olmanın
mutluluğuyla iyi oyunlar diliyorum.
önce mahalledeki bir abide ilk kez Nintendo NES (halk arasındaki
deyimiyle Atari) gördüğümde kendisi Addams Family isimli bir platform
oyunu oynuyordu. Hayranlıkla izlemiştim oynamasını ki şu an netlikle anlıyorum ne denli iyi bir oyuncu olduğunu. Uzun zaman sonra ben Nintendo NES sahibi olduğumda aramaya başlamıştım her yerde bu oyunu. Ne yapıp edip buldum ve o beni mest eden oyunun başında günlerimi harcadım. Eh, henüz çocukluk evresinde olmamdan dolayı bir hayli zorlandığımı itiraf etmeliyim. Nitekim inat ettim, binbir bulmaca içinden çıkarak oyunu bitirdim. Bitirdiğimde tadı öylesine damağımda kalmış, NES'in diğer oyunları öylesine kolay ve basit gelmeye başlamıştı ki NES devri kapanmıştı adeta zihnimde. O günden sonra asla aynı zevki veremedi bana NES ya da platform oyunları. Ailesini bir araya getirmek için mezarlıktan lanetli ağaç kovuklarına, nehir derinliklerinden şifreli odalara, ocaklardan buzluklara kadar girmedik köşe, çözmedik bulmaca bırakmayan bir aile babasının hem eğlenceli hem de amaç itibariyle dramatik hikâyesini tema alıyordu oyunumuz. Böylesine güzel senaryonun böylesine basit oynanış, harika müzikler ve göz okşayan görsellik ile birleşmesi beni büyülemişti. İşte bugün, bana aynı oynama aşkını yaşatmayı başaran yegâne klasiği tanıtıyorum tüm oyun severlere: Braid. Geçmişimde arıyorum seni Oyuna girer girmez kendimizi senaryonun içerisinde buluyoruz. Oyunumuzun baş karakteri Tim ve tek amacı prensesini bulabilmek. Bulmacalarla dolu bir dünyada arıyor prensesini ancak bu bulmacalar aslında ona yabancı değiller. Her şey onun geçmişinde yatıyor. Prensesini kaybeden aslında ta kendisi ve düzeltmeye çalıştığı bu dünya da aslında onun geçmişi, anıları. Zamanın çarklarını, hatıralardaki buruk mutlulukları geri sarıyor; hataları için tekrar tekrar yüzleşiyor yaptıklarıyla. Prensesimizi geri getirebilecek miyiz bakalım? Enfes bir senaryonun içerisinde ilerlediğimiz (ya da gerilediğimiz) oyunumuzun bölümleri merdivenle inip çıkılan iki katta kategorilenmiş. Her bölüm tamamlandığında diğer bölüme geçmeye hak kazanıyor ve toplam 6 bölümlük oyunumuzda sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Sonuca ulaşmamız oyundaki yapbozları tamamlamıza bağlı. Bu bölümlerde topladığımız yapboz parçaları Tim'in bulmacasını çözmemiz için bize yardımcı oluyorlar. Her bölümde 12 adet bulunan bu parçaları tamamladığımız takdirde o bölümün simgeledikleri netleşiyor. Tüm parçaları toplayıp Tim'in prensesini bulması için son noktaya geldiğimizde ise yazıda verip de oyunu henüz bitirmemiş okurların tüm nefretini üzerime çekme niyetinde olmadığım harika bir son ile başbaşa kalıyoruz. İşte o an "klasik" sözcüğü oyunumuzla bütünleşiyor. Tutamıyorum zamanı Tim, zamanı elbette ki tutamıyor ancak geriye, ileriye sarma gibi bazı ufak (!) lükslere sahip. Zamanla etkileşimimiz her bölümde değişiyor. Bölümlerin zaman etkileşimi konusundaki özelliklerini özetleyecek olursak; - Time and Forgiveness: Bu bölümde zamanı geri alabilme yeteneğine sahibiz. - Time and Mystery: 2. bölümden farklı olarak zamandan bağımsız nesnelerle karşılaşıyoruz. - Time and Place: Aslında bölüme "Tim and Place" adını koymak daha doğru olacaktır. Biz hareket ettikçe zaman hareketimize göre ileriye ya da geriye akıyor. - Time and Decision: Zamanı geri alıyorsunuz ve zamanı geri almayı bırakana kadar yaptıklarınızı "belli bir zaman limiti içerisinde" gölgeniz yeniden yapıyor. - Hesitance: Bu bölümde yüzüğü Mordor'a ulaştırmaya... Yok, başka yüzüktü bu, pardon. Elimizde bir yüzük var; bu yüzük zamanı yavaşlatıyor ve bir su damlası misali yüzüğün bulunduğu alandan uzaklaştıkça etkisi azalıyor. Tabii yüzüğü kullanıp bulmacayı çözdükten sonra tekrar almalısınız; sayısız miktarda yüzük bırakma şansınız yok. - "?": Evet, bu bölümün adı yok ve zaman bu bölüm boyunca tersine akıyor. |
Bölümlerin özelliklerine bakınca zaten netlikle görülüyor ne kadar çok
bulmaca varyasyonu oluşturulabileceği. Yapboz parçalarını toplamak için
önümüze koyulan engellerin zorlukları o kadar yerinde ki Number None
kaç kere zorluğu test ederek ayarlama yapmış, merak etmekten
alıkoyamıyor insan kendini. Çok tadında bir zorluk düzeni içerisinde
zihnimizi kimi zaman zor bulmacalar arasında zorlarken bir anda
karşımıza çıkan kolay bir bulmaca ters köşeye yatmamıza sebebiyet
verebiliyor. Kilitli kapılar, tavşanlar, çeşitli mekanizmalar derken
bulmaca zenginliği göz dolduruyor. Bunların yanı sıra "Boss" adını
verdiğimiz, diğer oyunlarda "bölüm sonu canavarı" tabiriyle tanınan
zorlu rakiplerle de karşılaşıyoruz. Eh, pek zor sayılmazlar ama oyuna
renk kattıkları aşikâr. Etkileşime girilecek bu kadar fazla nesnenin
bulunması kafamızda farklı çözüm yolları oluşturmamıza neden oluyor
ancak hangisinin doğru yol olduğunu çoğu zaman deneme-yanılma yöntemi
ile anlayabiliyoruz.
Huzur içinde yat Bob Ross
Bob
Ross'u hatırlamayanımız yoktur sanırım. TRT 2'nin meşhur kıvırcık saçlı
ressamını, yarım saatte ortaya koyduğu eserleri nasıl unutabiliriz ki?
Oyunumuzun grafiklerinden yola çıkarak rahmetli Bob Ross'u anma sebebim
ise hem çizim tekniği hem de sözlerinde yatıyor. "Mutlu çalılıklar,
huzurlu dere, sevinçli yapraklar" gibi tamlamalarıyla nesneleri yaptığı
resme aktarmasına şahit olur; sonuçtaki resme baktığınızda ise ister
hüzün ister mutluluk teması işlendiğini iddia edebileceğiniz bir eserle
karşılaşırdınız. Braid de aynen böyle işte. Elinizi uzatsanız
dokunabilecekmişsiniz gibi duran yağlı boya tarzı çizimlerin canlılığı
öncelikle insana mutluluk hissi verse de yaprakların, rüzgârın zamanla
akışı hüzün temasının da aralara serpiştirildiğini gösteriyor. Zamanı
ileriye ya da geriye sardığınızda gördüğünüz her şeyin (zamandan
etkilenmeyen nesneler hariç) bulanıklaşması, çizimlerin kalitesi,
oyunun temasını her karesinde oyuncuya yansıtıyor olmasıyla grafikler
bizden tam not alıyor. Yüksek sistem gereksinimi olduğu da söylenemez.
Seslere
ve müziklere göz atınca oyunun akıcılığı konusunda en küçük bir
zararlarının bulunmadığını; aksine oyunun buram buram kalite kokmasını
sağladıklarını görüyoruz. Çello ağırlıklı müzikleri dinledikten sonra
birçok oyuncunun klasik müzik dinlemeye yöneleceğini tahmin ediyorum.
Oyuna başladığımda itiraf etmeliyim ki karakterimizi kenara park
ettikten sonra bir güzel dinlemeye koyuldum arkaplandaki müziği.
Mekanizmaların, karakterimizin ve diğer canlı varlıkların
hareketlerinin ses efektleri de oyunun akıcılığını destekler nitelikte.
Sesler ve müzikler zamanın akışına, akış hızına göre ileriye ya da
geriye sararak oyunun atmosferine dahil oluyorlar. Seslerde de hata
bulamadık maalesef.
Kontroller
bir platform oyununa yakışır şekilde en basite indirgenmiş. Yönlendirme
tuşlarının yanında zıplama, zamanı geriye-ileriye sarma, kapılardan
girme ya da mekanizmaları çalıştırma, zaman yüzüğü bırakma (6. bölümde)
ve zamanın ileriye veya geriye doğru akışını hızlandırma tuşlarıyla
idare ediyoruz tüm oyunu. Benim gibi platform oyunlarını oyun
kollarıyla oynama alışkanlığından kurtulamamış olanlar için oyun kolu
desteği de var tabii ki. Nitekim oyunu Logitech Chillstream ile
oynadım; zaten bir Xbox 360 oyunu olması sayesinde kontroller tam
tamına oturdu yerlerine.
Aşk, oyunların en güzelidir
Yazının
genelinde göreceğiniz üzere hata bulmayı başaramadık. Oyunumuz pek uzun
değil ama bunu da eksi olarak saymayı uygun görmüyorum; tadını
damağımızda bırakması yeterli. Hem fazla naz aşık usandırır, değil mi?
Prensesimizi arayıp duruyoruz ve oyunun başında bahsettiğimiz gibi
olağanüstü bir oyun finaliyle oyunumuzu bitirmenin neşesi ile hüznünü
bir arada yaşama zevkine nail oluyoruz. Senaryosunun, içeriğinin
mükemmelliği, oyunu bize rahat rahat oynatıp bulmacaları çözmekten
başka engel koymayan oynanışı, üstat Bob Ross'u anmamıza sebebiyet
verecek kadar harikulade grafikleri ve çellonun notalarının duygular
olduğunu bize kanıtlayan müzikleriyle her oyuncunun mutlaka tadına
bakması gereken bir deneyimi tanıttık sizlere. Bizim hatalarımız
olduysa affola ancak oyunda hata yok, garanti ediyoruz. Oyunumuzun
adını "klasikler" arşivime not ettikten sonra yazıyı okuma inceliği
gösteren tüm okurlara teşekkür ediyor, bir klasiği tanıtmış olmanın
mutluluğuyla iyi oyunlar diliyorum.