İnsan Irkının İmparatoru
Warhammer
40.000 evreninin hikayesinden bahsetmemiz gerekirse öncelikle
insanlığın imparatoru olarak bilinen ve gerçek isminin önemi kalmamış
tanrısal nitelik taşıyan kişiden bahsetmemiz gerekir. Ellibin yıl kadar
süre önce orta Anadolu'da doğdu ve o doğduğunda dört kaos tanrısı henüz
ortaya çıkmamışlardı. O doğmadan kısa bir süre önce artık uzaydaki
çarpıklığı kullanıp, insanlığı o güçle karanlık güçlerden koruyan
şamanlar insanlığın çok büyümesi üzerine çarpıklık üzerindeki güçlerini
büyük oranda kaybetmişlerdi ve yeniden dünyaya gelme olanaklarını
kaybetmeye başlamışlardı. Artık kesin bir karar verilmesi gerektiğinden
bütün şamanlar toplanıp intihar etme kararı aldılar. Bu kararın
arkasındaki neden hepsinin güçlerinin ve varlıklarının tek bir kişi
üzerinde toplanmasını sağlamak ve ortaya çıkacak olan kişinin ölümsüz
olmasıyla beraber insanlığı koruma yetisine sahip olmasıydı. Ölümsüz
olduğundan dünyaya tekrar gelmesi gerekmeyecekti. Olaydan bir yıl sonra
İmparator doğdu; en güçlü ve ilk psyker ortaya çıktı. Yıllar geçerken
gücü sürekli artmaktaydı ve olayların gelişimini izlemekteydi. İnsanlar
birbirlerine karşı savaşarak kendilerini yok etmekteydi ve İmparator da
on binlerce yıllık yaşamındaki deneyimi ve gücü sayesinde
derebeylerini, savaş lordlarını bir bir yıkarak Dünya yani kutsal
gezegendeki insanları tek bir bayrak altında toplamıştı. Bundan sonra
kendi genlerinden yirmi tane primarch ortaya çıkardı. Amacı evrendeki
insan topraklarını bir bir ele geçirip, o toprakları uzaylılardan,
yaratıklardan yani insan olmayan her varlıktan arındırıp insanları tam
koruması altına almaktı. Kaotik güçlerin etkilerinin bir anda tekrar
ortaya çıkmasıyla uzayın derinliklerindeki yirmi primarh ile
iletişimleri kesildi. Olayların ertesinde ilk space marineleri
primarchlerin geninden yaratıp önce Güneş Sistemini sonra da yıldızları
kontrolü altına almaya başladı bu olayın ismine de Büyük Sefer denildi.
Sefer devam ederken kayıp primarchleri tekrar buldu ve bulunan bütün
primarchler kendi genlerinden yaratılan space marinelerin başına
geçirildi.
Kutsal gezegen olan Dünya'ya dönmeden önce kendi
askeri yetkilerini primarchlerin ilki ve en başarılısı olan Horus'a
verdi ve onu savaş efendisi ilan etti. Diğer primarchler de böylelikle
kendi yeteneklerini sergileyebileceklerdi. İmparator, Dünya'ya
döndükten sonra insanlık için bir konsey ve askeri olmayan işlerle
uğraşmaya başladı.
Bir
süre sonra Horus kaotik güçlerin oyununa gelerek İmparator'un
primarchlere ihanet edeceğini ve hepsini yok ederek tanrı konumuna
geçeceğini düşünmeye başlamıştı. Bunla beraber, içindeki hırs da
büyüyerek onun yerine geçme isteği yaratmıştı. Onun İmparatorluğa karşı
gelmesiyle space marine lejyonlarının yarısı imparatorluğu bir iç
savaşa sürükledi. Bir süre sonra İmparator ve Horus, imparatorluk
sarayının önünda efsanevi bir savaşla karşılaşmışlar Horus ölmüş ve
İmparator da oğluna duyduğu şevkat yüzünden ölümcül bir şekilde
yaralanmıştı. Bunun üzerine Dünya'ya en hakin noktada inşa edilen Altın
Taht'a oturtuldu. Vücudu hayatı desteklemez konuma geçse de Altın Taht
denilen makine sayesinde İmparatorluğu ayakta tutan ve uzayda çok büyük
hareket sağlayan güçler imparator tam olarak hayatta olmasa da
imparatorluğun elinde olacaktı. Horus'un ölümüyle dört kaos tanrısına
tapan chaos marineler uzayın derinliklerine dağıldılar. İmparator,
Altın Taht'a çıkmasıyla birlikte tanrı konumuna yükselmişti. İnsanlığı
hala bir arada tutan da onun tanrı konumuydu. Şu an onun adına emirleri
uygulayan İmparatorluk Konseyi onun görevlerini yerine getirmekte. Ama
son yıllarda teknoloji rahiplerine göre taht, onarılamaz halde bir çok
fonsiyonunu yerine getirememekte. Bu nedenle insanlık onun "Star Child"
olarak yeniden dünyaya geleceğini düşünmekteler. Eğer imparatorun
vücudu dağılırsa kaotik güçler insanlığı kontrolü altına alacaklar ve
kaos lordları paralel evrenden bulunduğumuz evrene geçiş
yapabilecekler.
Kan Kuzgunları (Blood Ravens)
Kan Kuzgunları adı verilen
space marineler, gücünü gizlilikten ve bilgi kaynaklarından almaktalar.
Onları özel yapan ise onlardaki araştırma, bilgi depolama gibi işleri
yapmakla yükümlü yapan kütüphanecilerin sayısının çok fazla olmasıdır.
İnsan gücü bin kişiye yakın olan bu ordu, çok uzun süredir dışarıdan
kendi içerisine kimseyi kabul etmemişti. Uzun süre sonra kabul edilen
tek kişi de bize DoW II'de destek veren savaşçılardan biri olan
Thaddeus olacak. Primarch'ı belli olmayan bu ordu, Bilinmezlikler
Ordusu olarak da adlandırılmakta. Zaten bu bilinmezliklerden biri de
kendi teknolojilerini son ana kadar saklamalarıdır. İşinden çıkılmaz
bir durum olmadıkça gereken teknolojiyi kullanmamaktalar. Kendilerine
ait gezegenleri olmadığı için gelişmiş savaş gemilerinde sürekli
hareket halindeler. Dışarıdan alımları çok kısıtlı olduğundan genetik
bozulma oranı diğer space marinelere göre çok az olarak kabul ediliyor.
Bize eşlik edeceklerden biri olan Davian Thule, Necronları çok ağır bir
yenilgiye uğratmış, necron kafatası ordu sembolüne eklenmiştir ve ordu
sloganı "Ölümün üzerindeki zafer!" olmuştur.
Oyun Hakkında
Oyunu
yükleyip açtığımda Games for Windows - LIVE girişi karşıma çıkıyor ve
girişi yaptıktan sonra tek kişilik senaryoya başlıyorum. Tek kişilik
senaryoda önüme bir yıldız sistemi arayüzü geliyor (ki bu sistem 4-5
gezegeni kapsıyor). Gezegen üzerinde belirli bölgeler var ve amacımız
genelde o bölgelerdeki düşmanla savaşmak ya da oraya yapılan
saldırıları savuşturmaktan ibret ama ara sıra mor bölgelerde özel
çatışmalara katılıyoruz ve o özel çatışmalarda genelde oyun üzerinde
büyük etkisi olan olaylar gerçekleşiyor. Gerek ilk kez Tyranidler ile
karşılaşmak olsun gerek Kan Kuzgunları'nın uzun süredir kayıp halde
bulunan bir teknolojisi olsun senaryoya ve oynanışa büyük etkisi oluyor.
Whaaagh!?
Oyunun senaryosuna başlar başlamaz orkların saldırılarını savuşturma
görevi bize veriliyor ki bu ilk görevlerde oyunun oynanışı ve yapısı
hakkında birçok şey öğreniyorsunuz. Birimlerimizin her birinin farklı
uzmanlık alanı olmasına karşın her biri en fazla 20 seviyesine
gelebilmekte ve seviye atladıkça yeni özellik puanları kazanmakta. Bu
özellikler; dayanıklılık, yakın dövüş, ateşli silahlar ve kapasite
olarak ayrılabilir. Bunun yanında gezegenin üstündeki gemimizde bulunan
depoda düşen eşyaları depolayabiliyoruz. Eşyalar, silahlar (yakın,
ateşli), zırhlar, aksesuarlar ve komutan aksesuarları olarak dört türde
toplanmakta. Eğer işinize yaramıyorsa onları parçalayıp birimlerinize
ortak bir tecrübe puanı kazandırabilirsiniz. En başta birimlerden
bahsetmek isterim;
Forge Commander:
İlk olarak bölük halinde bulunmayan ve oyuncunun kullandığı isme sahip
olan force commander biriminden bahsetmem gerekir. Bu birim komutan
aksesuarı adı verilen özel parçaları zırhına ekleyebilmekte ve bu
parçalar sayesinde çeşitli ek yetenekler kazanabilmekte. Bu
yeteneklerden bahsetmek gerekirse öncelikle Battle Standard'ın
kazandırdığı iyileştirme ve bir süre bölüklere moral verme özelliği
örnek verilebilir. Halo ise Force Commander ve çevresindekileri bir
süre dokunulmaz yapabilmekte. Bir de teleport ya da uçuş özelliği veren
iyi parça daha var ama onları kullanmak istemedim açıkçası. Battle
standard hali hazırda kurduğum stratejiyi uygulanması daha kolay hale
getiriyor ama bu komutan aksesuarlarından aynı anda sadece bir tane
kullanılmakta. Normal aksesuarlardan gelen ve sadece onun
kullanabildiği takviye kapsülü çağırma ve yörünge bombardumanı
yetenekleri köşeye sıkıştığınızda kullanabileceğiniz son derece yararlı
yetenekler. Yakın dövüş yetenekleri daha ağır basan ve neredeyse her
tür eşyayı giyebilen bu birim, en güçlü birim olarak da sayılabilinir.
Yakından yaptığı saldırılar karşısındaki her türlü düşmanı paramparça
etmek için bire bir, haliyle havada uçuşan düşman bedenleri görmek
sizin için çok alışılmış bir şey haline gelecektir. Bir çatışmada ilk
olarak bu birimi sürmekte fayda vardır.
Tarkus: Düşman ateşine karşı son derece dayanıklı ve
çatışmalarda büyük öneme sahip olan bir bölüğün lideri. Bu bölük,
ateşli çatışma silahları kullanıp hareketli haldeyken bile
savaşabilmekte. Düşmanın dikkatini çekip ateş altındaki başka bir
birimi kurtarabilir. Bir çok savaşta bulunmuş bu birim, çevredekileri
düşan ateşinden kurtarıp, çatışma sonuna kadar birimlerin ayakta
kalmasını sağlar. Destek aksesuarlarını bu birime vermek daha
güvenlidir.
Cyrus: Space Marinelerin içinden seçilip özel
görevleri yerine getiren be bütün uzaylılara karşı uzman olan bir birim
olan Deathwatch'te çalışmış usta bir stratejist ve birmi. Çatışma
birimi sayılmayıp, daha çok keşif, suikast, bombalama ve "diriltme"
alanlarında kullanılır. Sniper ve flamethrower kullanılabilirler.
Sniper silahını kullanmaları bir çok yerde çok faydalı olavaktır ayrıca
ileride enerji kullanımları çok düşük olacağı ve yetenekleri açığa
çıkmadan kullanabilecekleri için aktif birimlerde tutylmasında fayda
vardır. Ayrıca kendilerine özel zırhlar da kullanabilmekteler.
Düşmanların haberi olmadan onları bombalayıp diğer birimler gelmeden
onların yükünü hafifletebilirler. Eğer diğer birimler yenik düşerlerse
onları tekrar ayağa kaldırıp görevin kaybedilmesini önlerler.
Çatışmalarda hemen delik deşik olduklarından çatışmadan uzakta
tutulmaları gerekmektedir.
Avitus: Yıkıcı birimin başı
olup, Emperyal Korumalara karşı kin besler ve Kara Sefer sırasında
Kronus'ta bulunmuştur. Gemi içerisinde birimlerin birbirleriyle
konuşmaları sırasında sert zaman zaman da aksi dayranışlarıyla öne
çıkar. Ağır yıkım güçü olan bu bölük daha çok ağır silahlar taşıyıp,
silahını yere kurarak düşmana çok yüksek hasar verebilmektedir. Aktif
birimlerde bulunması gereken ve çatışma sırasında force commander ya da
tarkusun arkasında bulunması daha yararlıdır çünkü onlara göre daha
zayıflardır. Aktif birimler arasında bulunması gereken önemli
birimlerden biridir ayrıca ağır silahları sayesinde düşmanın hareket
kabiliyetini düşürerek atteş altında kalmalarını sağlar.
Thaeddus:
Blood Raven'ların en yeni üyesi olan bu genç marine, belki de zekasıyla
diğerlerine göre daha çok öne çıkmaktadır. Uzmanlık alanı hoplayıp
zıplayıp düşmanın üzerine konmaktır. Tabi çok dayanıksız bir birime
sahip olduğundan saldırıdan sonra hemen geri çekilmeli ya da Tarkus
tarafından ona saldıran düşmanların dikkati dağıtılmalıdır. Yanında sis
bombası taşıması kaçışı için iyi olacaktır ayrıca yakın saldırılar
yaptığından daha dikkatli yönlendirilmesi gerekmektedir. Terminator
zırhı ve ağır yakın dövüş silahlarını aldıktan sonra durdurulamaz bir
birime dönüşeceğinden tavsiye ederim.
Davian Thule: Dark
Crusade sırasında Force Commander olarak görev yapmıştır ve oyunda
bizim tarafımızda daha sonraları bir dreadnought olarak rol
oynayacaktır. Dreadnought olduğundan saldırıları fazlasıyla can
yakıcıdır ama canı düştüğünde robotik bir zırh içinde bulunduğundan
iyileştirme güçleri onun için etkisiz olacaktır. O nedenle başka bir
birimin yanında tamir malzemesi bulundurması gerekmektedir. Yakın dövüş
modunda tutulursa düşmanı ikiye ayırıp havaya fırlatıp sayı yapabilir.
En ağır hasarı veren birimdir.
Orklarla
karşılaştıktan bir süre sonra anlıyoruz ki orkları kışkırtıp büyük bir
sorun haline getiren asıl düşman Eldarlar da başımıza bela olacak... Bu
kışkırtmaların ve sorunların üstesinden gelmeye çalışırken bir de
onların üzerine Tyranidler denilen ve gezegenleri yok ederek hayatta
kalan böceğimsi koloni başımıza bela oluyor. Gayet kalabalık ve
insanüstü güçlere sahip olan bu kolonilerin liderleri, diğer liderlere
oranla öldürülmesi daha zor bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Dawn of
War'da asıl rolü oynayan Gabriel Angelos gelene kadar sistemin
tyranidler karşısında yok olmasını önlememiz isteniyor. Captain Angelos
hakkında bilgi vermek gerekirse daha ergenlik çağına yeni bastığında
space marinelerde liderlik rolü oynayan chaplain rütbesine yükseliyor
ve sonraları Kan Kuzgunlarının 3.Birliğinin yönetimini alıyor. Kaos
tanrısı Khorne'un korkunç planlarını engelleyip onun tarafından
kandırılmış olan kardeşi olarak kabul ettiği Librarian Isador'ü
öldürmek zorunda kalıyor ve onun ardından yine kaos güçleri ve orklara
karşı savaşırken necronların uyanması üzerine eldarlar ile birlikte
onları engelliyor ve şu an birçok sistemi tehditlerden koruyor. Ona
bağlı olan saldırı gücü bizim birimlerimizden kat kat yüksek olsa da
bizim birkaç marine ile sistemi bu tahditler karşısında ayakta tutmamız
ve artık bulunmayan bir teknoloji olan ve yok edilmesi durumunda bir
daha yenisi yapılamayacak olan Angel Forge'u korumamız gerekiyor.
Thule'un da ölümcül yaralar alması üzerine bütün yük bizim sıratımıza
biniyor.
Warhammer
40.000 evreninin hikayesinden bahsetmemiz gerekirse öncelikle
insanlığın imparatoru olarak bilinen ve gerçek isminin önemi kalmamış
tanrısal nitelik taşıyan kişiden bahsetmemiz gerekir. Ellibin yıl kadar
süre önce orta Anadolu'da doğdu ve o doğduğunda dört kaos tanrısı henüz
ortaya çıkmamışlardı. O doğmadan kısa bir süre önce artık uzaydaki
çarpıklığı kullanıp, insanlığı o güçle karanlık güçlerden koruyan
şamanlar insanlığın çok büyümesi üzerine çarpıklık üzerindeki güçlerini
büyük oranda kaybetmişlerdi ve yeniden dünyaya gelme olanaklarını
kaybetmeye başlamışlardı. Artık kesin bir karar verilmesi gerektiğinden
bütün şamanlar toplanıp intihar etme kararı aldılar. Bu kararın
arkasındaki neden hepsinin güçlerinin ve varlıklarının tek bir kişi
üzerinde toplanmasını sağlamak ve ortaya çıkacak olan kişinin ölümsüz
olmasıyla beraber insanlığı koruma yetisine sahip olmasıydı. Ölümsüz
olduğundan dünyaya tekrar gelmesi gerekmeyecekti. Olaydan bir yıl sonra
İmparator doğdu; en güçlü ve ilk psyker ortaya çıktı. Yıllar geçerken
gücü sürekli artmaktaydı ve olayların gelişimini izlemekteydi. İnsanlar
birbirlerine karşı savaşarak kendilerini yok etmekteydi ve İmparator da
on binlerce yıllık yaşamındaki deneyimi ve gücü sayesinde
derebeylerini, savaş lordlarını bir bir yıkarak Dünya yani kutsal
gezegendeki insanları tek bir bayrak altında toplamıştı. Bundan sonra
kendi genlerinden yirmi tane primarch ortaya çıkardı. Amacı evrendeki
insan topraklarını bir bir ele geçirip, o toprakları uzaylılardan,
yaratıklardan yani insan olmayan her varlıktan arındırıp insanları tam
koruması altına almaktı. Kaotik güçlerin etkilerinin bir anda tekrar
ortaya çıkmasıyla uzayın derinliklerindeki yirmi primarh ile
iletişimleri kesildi. Olayların ertesinde ilk space marineleri
primarchlerin geninden yaratıp önce Güneş Sistemini sonra da yıldızları
kontrolü altına almaya başladı bu olayın ismine de Büyük Sefer denildi.
Sefer devam ederken kayıp primarchleri tekrar buldu ve bulunan bütün
primarchler kendi genlerinden yaratılan space marinelerin başına
geçirildi.
Kutsal gezegen olan Dünya'ya dönmeden önce kendi
askeri yetkilerini primarchlerin ilki ve en başarılısı olan Horus'a
verdi ve onu savaş efendisi ilan etti. Diğer primarchler de böylelikle
kendi yeteneklerini sergileyebileceklerdi. İmparator, Dünya'ya
döndükten sonra insanlık için bir konsey ve askeri olmayan işlerle
uğraşmaya başladı.
Bir
süre sonra Horus kaotik güçlerin oyununa gelerek İmparator'un
primarchlere ihanet edeceğini ve hepsini yok ederek tanrı konumuna
geçeceğini düşünmeye başlamıştı. Bunla beraber, içindeki hırs da
büyüyerek onun yerine geçme isteği yaratmıştı. Onun İmparatorluğa karşı
gelmesiyle space marine lejyonlarının yarısı imparatorluğu bir iç
savaşa sürükledi. Bir süre sonra İmparator ve Horus, imparatorluk
sarayının önünda efsanevi bir savaşla karşılaşmışlar Horus ölmüş ve
İmparator da oğluna duyduğu şevkat yüzünden ölümcül bir şekilde
yaralanmıştı. Bunun üzerine Dünya'ya en hakin noktada inşa edilen Altın
Taht'a oturtuldu. Vücudu hayatı desteklemez konuma geçse de Altın Taht
denilen makine sayesinde İmparatorluğu ayakta tutan ve uzayda çok büyük
hareket sağlayan güçler imparator tam olarak hayatta olmasa da
imparatorluğun elinde olacaktı. Horus'un ölümüyle dört kaos tanrısına
tapan chaos marineler uzayın derinliklerine dağıldılar. İmparator,
Altın Taht'a çıkmasıyla birlikte tanrı konumuna yükselmişti. İnsanlığı
hala bir arada tutan da onun tanrı konumuydu. Şu an onun adına emirleri
uygulayan İmparatorluk Konseyi onun görevlerini yerine getirmekte. Ama
son yıllarda teknoloji rahiplerine göre taht, onarılamaz halde bir çok
fonsiyonunu yerine getirememekte. Bu nedenle insanlık onun "Star Child"
olarak yeniden dünyaya geleceğini düşünmekteler. Eğer imparatorun
vücudu dağılırsa kaotik güçler insanlığı kontrolü altına alacaklar ve
kaos lordları paralel evrenden bulunduğumuz evrene geçiş
yapabilecekler.
Kan Kuzgunları (Blood Ravens)
Kan Kuzgunları adı verilen
space marineler, gücünü gizlilikten ve bilgi kaynaklarından almaktalar.
Onları özel yapan ise onlardaki araştırma, bilgi depolama gibi işleri
yapmakla yükümlü yapan kütüphanecilerin sayısının çok fazla olmasıdır.
İnsan gücü bin kişiye yakın olan bu ordu, çok uzun süredir dışarıdan
kendi içerisine kimseyi kabul etmemişti. Uzun süre sonra kabul edilen
tek kişi de bize DoW II'de destek veren savaşçılardan biri olan
Thaddeus olacak. Primarch'ı belli olmayan bu ordu, Bilinmezlikler
Ordusu olarak da adlandırılmakta. Zaten bu bilinmezliklerden biri de
kendi teknolojilerini son ana kadar saklamalarıdır. İşinden çıkılmaz
bir durum olmadıkça gereken teknolojiyi kullanmamaktalar. Kendilerine
ait gezegenleri olmadığı için gelişmiş savaş gemilerinde sürekli
hareket halindeler. Dışarıdan alımları çok kısıtlı olduğundan genetik
bozulma oranı diğer space marinelere göre çok az olarak kabul ediliyor.
Bize eşlik edeceklerden biri olan Davian Thule, Necronları çok ağır bir
yenilgiye uğratmış, necron kafatası ordu sembolüne eklenmiştir ve ordu
sloganı "Ölümün üzerindeki zafer!" olmuştur.
Oyun Hakkında
Oyunu
yükleyip açtığımda Games for Windows - LIVE girişi karşıma çıkıyor ve
girişi yaptıktan sonra tek kişilik senaryoya başlıyorum. Tek kişilik
senaryoda önüme bir yıldız sistemi arayüzü geliyor (ki bu sistem 4-5
gezegeni kapsıyor). Gezegen üzerinde belirli bölgeler var ve amacımız
genelde o bölgelerdeki düşmanla savaşmak ya da oraya yapılan
saldırıları savuşturmaktan ibret ama ara sıra mor bölgelerde özel
çatışmalara katılıyoruz ve o özel çatışmalarda genelde oyun üzerinde
büyük etkisi olan olaylar gerçekleşiyor. Gerek ilk kez Tyranidler ile
karşılaşmak olsun gerek Kan Kuzgunları'nın uzun süredir kayıp halde
bulunan bir teknolojisi olsun senaryoya ve oynanışa büyük etkisi oluyor.
Whaaagh!?
Oyunun senaryosuna başlar başlamaz orkların saldırılarını savuşturma
görevi bize veriliyor ki bu ilk görevlerde oyunun oynanışı ve yapısı
hakkında birçok şey öğreniyorsunuz. Birimlerimizin her birinin farklı
uzmanlık alanı olmasına karşın her biri en fazla 20 seviyesine
gelebilmekte ve seviye atladıkça yeni özellik puanları kazanmakta. Bu
özellikler; dayanıklılık, yakın dövüş, ateşli silahlar ve kapasite
olarak ayrılabilir. Bunun yanında gezegenin üstündeki gemimizde bulunan
depoda düşen eşyaları depolayabiliyoruz. Eşyalar, silahlar (yakın,
ateşli), zırhlar, aksesuarlar ve komutan aksesuarları olarak dört türde
toplanmakta. Eğer işinize yaramıyorsa onları parçalayıp birimlerinize
ortak bir tecrübe puanı kazandırabilirsiniz. En başta birimlerden
bahsetmek isterim;
Forge Commander:
İlk olarak bölük halinde bulunmayan ve oyuncunun kullandığı isme sahip
olan force commander biriminden bahsetmem gerekir. Bu birim komutan
aksesuarı adı verilen özel parçaları zırhına ekleyebilmekte ve bu
parçalar sayesinde çeşitli ek yetenekler kazanabilmekte. Bu
yeteneklerden bahsetmek gerekirse öncelikle Battle Standard'ın
kazandırdığı iyileştirme ve bir süre bölüklere moral verme özelliği
örnek verilebilir. Halo ise Force Commander ve çevresindekileri bir
süre dokunulmaz yapabilmekte. Bir de teleport ya da uçuş özelliği veren
iyi parça daha var ama onları kullanmak istemedim açıkçası. Battle
standard hali hazırda kurduğum stratejiyi uygulanması daha kolay hale
getiriyor ama bu komutan aksesuarlarından aynı anda sadece bir tane
kullanılmakta. Normal aksesuarlardan gelen ve sadece onun
kullanabildiği takviye kapsülü çağırma ve yörünge bombardumanı
yetenekleri köşeye sıkıştığınızda kullanabileceğiniz son derece yararlı
yetenekler. Yakın dövüş yetenekleri daha ağır basan ve neredeyse her
tür eşyayı giyebilen bu birim, en güçlü birim olarak da sayılabilinir.
Yakından yaptığı saldırılar karşısındaki her türlü düşmanı paramparça
etmek için bire bir, haliyle havada uçuşan düşman bedenleri görmek
sizin için çok alışılmış bir şey haline gelecektir. Bir çatışmada ilk
olarak bu birimi sürmekte fayda vardır.
Tarkus: Düşman ateşine karşı son derece dayanıklı ve
çatışmalarda büyük öneme sahip olan bir bölüğün lideri. Bu bölük,
ateşli çatışma silahları kullanıp hareketli haldeyken bile
savaşabilmekte. Düşmanın dikkatini çekip ateş altındaki başka bir
birimi kurtarabilir. Bir çok savaşta bulunmuş bu birim, çevredekileri
düşan ateşinden kurtarıp, çatışma sonuna kadar birimlerin ayakta
kalmasını sağlar. Destek aksesuarlarını bu birime vermek daha
güvenlidir.
Cyrus: Space Marinelerin içinden seçilip özel
görevleri yerine getiren be bütün uzaylılara karşı uzman olan bir birim
olan Deathwatch'te çalışmış usta bir stratejist ve birmi. Çatışma
birimi sayılmayıp, daha çok keşif, suikast, bombalama ve "diriltme"
alanlarında kullanılır. Sniper ve flamethrower kullanılabilirler.
Sniper silahını kullanmaları bir çok yerde çok faydalı olavaktır ayrıca
ileride enerji kullanımları çok düşük olacağı ve yetenekleri açığa
çıkmadan kullanabilecekleri için aktif birimlerde tutylmasında fayda
vardır. Ayrıca kendilerine özel zırhlar da kullanabilmekteler.
Düşmanların haberi olmadan onları bombalayıp diğer birimler gelmeden
onların yükünü hafifletebilirler. Eğer diğer birimler yenik düşerlerse
onları tekrar ayağa kaldırıp görevin kaybedilmesini önlerler.
Çatışmalarda hemen delik deşik olduklarından çatışmadan uzakta
tutulmaları gerekmektedir.
Avitus: Yıkıcı birimin başı
olup, Emperyal Korumalara karşı kin besler ve Kara Sefer sırasında
Kronus'ta bulunmuştur. Gemi içerisinde birimlerin birbirleriyle
konuşmaları sırasında sert zaman zaman da aksi dayranışlarıyla öne
çıkar. Ağır yıkım güçü olan bu bölük daha çok ağır silahlar taşıyıp,
silahını yere kurarak düşmana çok yüksek hasar verebilmektedir. Aktif
birimlerde bulunması gereken ve çatışma sırasında force commander ya da
tarkusun arkasında bulunması daha yararlıdır çünkü onlara göre daha
zayıflardır. Aktif birimler arasında bulunması gereken önemli
birimlerden biridir ayrıca ağır silahları sayesinde düşmanın hareket
kabiliyetini düşürerek atteş altında kalmalarını sağlar.
Thaeddus:
Blood Raven'ların en yeni üyesi olan bu genç marine, belki de zekasıyla
diğerlerine göre daha çok öne çıkmaktadır. Uzmanlık alanı hoplayıp
zıplayıp düşmanın üzerine konmaktır. Tabi çok dayanıksız bir birime
sahip olduğundan saldırıdan sonra hemen geri çekilmeli ya da Tarkus
tarafından ona saldıran düşmanların dikkati dağıtılmalıdır. Yanında sis
bombası taşıması kaçışı için iyi olacaktır ayrıca yakın saldırılar
yaptığından daha dikkatli yönlendirilmesi gerekmektedir. Terminator
zırhı ve ağır yakın dövüş silahlarını aldıktan sonra durdurulamaz bir
birime dönüşeceğinden tavsiye ederim.
Davian Thule: Dark
Crusade sırasında Force Commander olarak görev yapmıştır ve oyunda
bizim tarafımızda daha sonraları bir dreadnought olarak rol
oynayacaktır. Dreadnought olduğundan saldırıları fazlasıyla can
yakıcıdır ama canı düştüğünde robotik bir zırh içinde bulunduğundan
iyileştirme güçleri onun için etkisiz olacaktır. O nedenle başka bir
birimin yanında tamir malzemesi bulundurması gerekmektedir. Yakın dövüş
modunda tutulursa düşmanı ikiye ayırıp havaya fırlatıp sayı yapabilir.
En ağır hasarı veren birimdir.
Orklarla
karşılaştıktan bir süre sonra anlıyoruz ki orkları kışkırtıp büyük bir
sorun haline getiren asıl düşman Eldarlar da başımıza bela olacak... Bu
kışkırtmaların ve sorunların üstesinden gelmeye çalışırken bir de
onların üzerine Tyranidler denilen ve gezegenleri yok ederek hayatta
kalan böceğimsi koloni başımıza bela oluyor. Gayet kalabalık ve
insanüstü güçlere sahip olan bu kolonilerin liderleri, diğer liderlere
oranla öldürülmesi daha zor bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Dawn of
War'da asıl rolü oynayan Gabriel Angelos gelene kadar sistemin
tyranidler karşısında yok olmasını önlememiz isteniyor. Captain Angelos
hakkında bilgi vermek gerekirse daha ergenlik çağına yeni bastığında
space marinelerde liderlik rolü oynayan chaplain rütbesine yükseliyor
ve sonraları Kan Kuzgunlarının 3.Birliğinin yönetimini alıyor. Kaos
tanrısı Khorne'un korkunç planlarını engelleyip onun tarafından
kandırılmış olan kardeşi olarak kabul ettiği Librarian Isador'ü
öldürmek zorunda kalıyor ve onun ardından yine kaos güçleri ve orklara
karşı savaşırken necronların uyanması üzerine eldarlar ile birlikte
onları engelliyor ve şu an birçok sistemi tehditlerden koruyor. Ona
bağlı olan saldırı gücü bizim birimlerimizden kat kat yüksek olsa da
bizim birkaç marine ile sistemi bu tahditler karşısında ayakta tutmamız
ve artık bulunmayan bir teknoloji olan ve yok edilmesi durumunda bir
daha yenisi yapılamayacak olan Angel Forge'u korumamız gerekiyor.
Thule'un da ölümcül yaralar alması üzerine bütün yük bizim sıratımıza
biniyor.