Uzaylılar geldi, kaçııııın!!!! Nereye kaçacağız ki? Adamların bir
"beam"i var, dokundu mu yaradanına kavuşuyor insan. En azından ağrısız,
sancısız bir ölüm şekli. O bakımdan endişelenicek pek bir şey yok :)
Şöyle değiştirmemiz lazım üstelik: Uzaylılar geldi, şahadet
getiriiiiin!!!
Uzaylıların saldırısına uğramış dünyalıların konu
olduğu o kadar çok oyun var ki, Advent Rising de bunlardan sadece biri.
Halo: Combat Evolved oynayanlar için benzer yapımda bir oyun. Öyle ki,
size bunaltmayan, sıkmayan ve eğlenceli zamanlar yaşatan bir serüven.
Ama Halo CE'den biraz daha sağlam ve biraz daha aksiyon dolu.
Ne
istiyor bu uzaylılar bizden? Neden hep yok etmek istiyorlar dünyayı?
Neden bütün galaksiyi ele geçirmeye çalışıyorlar? Ele geçirsen ne
olacak? Hepsini birden nasıl yöneteceksin? Ya da, uzaylıları sevmeyen
kişi, kurum veya kuruluşlar var ve belki de amaçları çok daha farklı
olan bu canlıları bize biraz daha farklı tanıtıyorlar kendi çıkarlar
için. Olayı çarptırıyorlar. Ne çıkarı olabilir ki bunların? Kim bilir
belki bu soruların cevaplarına birgün ulaşabiliriz.
Bu kez
kahramanımız Gideon Wyeth, acemi bir pilot. Kardeşi Ethan Wyeth'dan
öğreneceği çok şeyi de var. Bir de Olivia diye bir hatun var ki
kendileri Gideon'un nişanlısı olur. Bu üçlü bir süredir ayrı kalmışlar
ve Gideon ilk önemli görevi için uzay istasyonunun hemen yakınında, biz
dünyalıları ziyaret eden ziyaretçiler için pilotluk görevini almış ve
hem kardeşini hem de Olivia'ya kavuşmak için (kardeşi salla tabi)
istasyona iniş yapmıştır. Olivia'yı bırakıp asıl konuya dönecek
olursak, ziyaretçilerin devasa gemisi neden gelmiştir peki?
Kardeşiyle
hasret gideren Gideon, yoluna devam ederken pilotlara kıl kapan
piyadelerle şöyle ufak bir kapışmanın içinde bulur kendisini. İkisi bu
piyadeleri pataklarken bir de bakmış ki Olivia karşısında onlara
nasihat veriyor rahat durmaları konusunda. Tabi artist bir piyade çıkıp
"sen bu işe karışma" dedikten sonra ufak bir sancı geçiriyor.
Olivia,
bir süredir görüşmemelerine mi, yoksa istasyona iner inmez hemen
kendisine koşmasını beklerken yerine yumruklarını piyadelerle
konuşturduğuna mı yansın Gideon'un. Her neyse, sarılma, öpüşme
faslından ve üç aşağı beş yukarı muhabbetten sonra sıra geliyor bu
uzaylıların gemisi konusuna. Neden geldikleri bilinmiyor. Dost mu
düşman mı belli değil. Ama düşman olsa herhalde o devasa geminin
yanında kalan ufacık istasyonu üfürükle havaya uçururdu. Ama sebep çok
farklı: Dünyalılardan yardım istemek!
Ana! Nası olur? Şu bizim teknolojik uzaylılar bizden yardım istiyorlar.
Şaşırtıcı. Aurelianlı Kelehm adındaki bu uzaylı arkadaş biz
insanoğlunun mükemmel bir ırk olduğunu, bu yüzden de ancak bizim yardım
edebileceğimizi söylüyor. Peki kime karşı savaşacağız? Acımasız, önüne
geleni yok eden ve aradıkları gizemli bir şey olan The Seekers'lara
karşı.
The Seekers dedim de, aklıma birden bu sahnelerden sonra
gemiyle dönerken karşımıza çıkan onlarca seekers gemisi geldi. Evet,
dünyalılar saldırıya uğruyor! Demin de dediğim gibi aradıkları bir şey
var. Bazılarını alıp götürüyorlar, bazılarını ise haşat edip oracıkta
bırakıyorlar. Aslında bu saldırılarının sebebi var. Zeka seviyeleri
gittikçe gelişen uzaylı kesim, yıldızlararası yolculuk yaparak değişik
türlerle etkileşimde bulunurlar ve çok önemli bir şey keşfederler. Kökü
çok eskilere dayanan bir ırkın, insanoğlunun, bir gün bütün evrene
hakim olacağı konusunda bir efsaneyle karşılaşırlar. İşte bu yüzden de
seekerlar bize musallat olmuşlardır. Bunu önlemek için ellerinden
geleni de yapacaklardır.
Bu saldırı anını unutun şimdilik. Ondan
önce şu piyadelerle kapıştığımız yere dönelim. İstasyona indikten sonra
oyun başlıyor. Bir iki yere uğradıktan sonra atış talimi yaptığımız
yere geleceğiz. Burada da düşmanları nasıl hedefe alacağımızı
öğrendikten sonra yolumuza devam edeceğiz. Hemen belirteyim ki bu
serüvende sadece sağ el değil sol elimize de silah alabiliyoruz. Tabi
illa da silah alacağız diye bir şey yok. İlerleyen bölümlerde yeni yeni
güçler elde edeceğiz ve bu kullandığınız güçler siz ne kadar sık
kullanırsanız o kadar çabuk seviye atlıyor. Daha fazla hasar veriyor
veya daha uzun süreli kullanabiliyoruz.
Bu güçlere geçmeden önce bir süre boyunca silahlarla savaşacağız. Hedef
alıştırmasından sonra bu sefer silahları konuşturmaya geliyor. Arenaya
girdikten sonra hologram düşmanlar çıkacak karşımıza. Etrafınızda
gördüğünüz silahlardan almak için hem sol hem de sağ el için atadığınız
tuşlara basmanız yeterli. Yine her ikisinin şarjör yükleme tuşu farklı
olsa da birine bastığınızda ikisini de dolduruyor sağolsun. Oldukça da
fiyakalı bir şekilde hem de. Hedeflerinizi varsa farenin
tekerlekleriyle değiştirmeniz mümkün. Bu sayede daha rahat hakim
olacaksınız olaya. Ayrıca şunu da belirteyim ki, kalabalık mekanlarda
sadece koşarak değil, durmadan zıplayarak düşmanları yok etmeniz enerji
çubuğunuz açısından oldukça verimli olacaktır. Vurulmayı en düşük
seviyeye çekmiş oluyorsunuz böylece.
Ben TPS değil FPS seviyorum
diyenler de düşünülmüş. Kamera tuşuyla da FPS moduna geçmeniz mümkün.
Ama TPS oynarsanız hakimiyetiniz daha iyi olur. Tabi FPS gerektiren
durumlar da var. Mesela aşağıda bir düşman var ve TPS modundayken aşağı
baktığınızda Gideon'un kafasından gözükmüyor hedef işareti. O yüzden
hemen FPS moduna geçip engeli ortadan kaldırıyoruz arkadaşlar.
Arenayı
da hallettikten sonra asıl macera başlıyor. İstasyona saldıran
seekerlar'ı durdurmamız imkansız. Çok güçlüler. Onlar karşısında bizim
silahlarımız biraz kıytırık kalıyor. Yapacağımız şey onlardan birini
indirdikten sonra hemen silahını kapmak olacak. O zaman çok şansları
yok. Ama şöyle bir durum var. Bazıları kalkan açabiliyor. Yani hiç
boşuna şarjörü boşaltmayın. Bir iki el ateşten sonra baktınız kalkanı
açtı hemen koşun dibinde bitiverin ve sağ ya da solundan saydırmaya
başlayın, tarihe gömün.
Malum, seekerlar çok güçlü oldukları
için sizin hemen bir kaçış podu bulup istasyondan uzaklaşmanız gerek.
Bir de bakmışız ki Ethan yaralanmış. Hemen kardeşimizi alıp yolumuza
devam ediyoruz. Bu esnada birlikte savaşıyorlar. Onu güvenli bir yere
koyduktan sonra Olivia'nın nerde olduğunu öğreniyor ve derhal onu
kurtarmak için yola koyuluyoruz. Ama burda Gideon ilk acı dolu olayı
yaşamak üzere...
Kaçıştan sonra insanoğlunun yerleştiği, huzurlu
yaşadığı Edumea'ya zorlu bir iniş gerçekleştiriyor acemi pilot Gideon.
Olivia ile birlikte derhal şehire gitmeleri gerekiyor. Yanı başındaki
üsten bir araç alıp hemen geri gidiyor, Olivia'yı alıyor, yola
koyuluyor. Aracın kontrolüne gelelim. Halo CE oynayanlar için hiç bir
fark yok. Fare ile yön vereceğiz, ileri ve geri tuşuyla da gaz ve fren.
Bu kadar. Ani yön vermedikçe çok rahat kullanabileceğiniz bir sistem.
Sağ tuş ile de nitro veriliyor. Tabi bu Burnout tarzı değil. Her
basışta nitro çakıyor. Ve belli bir hız limiti var. Ama yolun sonundan
karşı tarafa uçup devam edebilmeniz için nitro vermeniz gerek. Yoksa
aşağı düşüyorsunuz. Ama dert etmeyin. Düşseniz de tekrar geldiğiniz
yola çıkabileceğiniz bir yol mevcut.
Şehre ulaşıp ufak tefek(!) işleri halletikten sonra çok şiddetli bir
saldırıyla karşılaşıyor bizimkiler. Bir bakmışız gökyüzünden meteorlar
yağıyor. Onlarca, düzinelerce taş parçaları bütün şehri yerle bir
ediyor. Tabi bunları yollayanlar seekerlar. Acı ama gerçek. Haydi
bakalım hemen burdan da kaçmak lazım. Arabaya atlayıp patlamalar
arasından sıyrıldıktan sonra gemisini panik olmuş askerlerden korumaya
çalışan hatun bir pilotla karşılaşıyoruz: Marin. Derdimizi anlatıyor ve
bize inanıyor neyse ki. Uzaklaştıktan sonra en büyük acıyı arkamızda
bir kaç saniye içinde yok edilmeye mahkum bir gezegen bırakıyoruz.
Mübarek Deathstar gibi bu seekerlar.
Kelehm. Hatırladınız mı?
Yardımımızı isteyen uzaylı dost. Gemisine iniş yaptıktan sonra bizimle
şöyle ayaküstü bir muhabbete giriyor. Olayı anlatıyor. Onlarla nasıl
savaşacağımızı söylüyor. Silahların yetersiz olduğunu ve güce
ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor oracıkta. Nedir bu güç? Madem böyle bir
güç var neden kendileri kullanamıyorlar? Onlar yetersiz kalıyor çünkü.
Biz
insanoğluna bu yüzden ihtiyaçları var. Bir süre dinlendikten sonra bu
güçleri tanımaya ve öğrenmeye başlıyoruz. Öncelikle sahip olduğumuz
bütün silahlarda ve güçlerde toplam beş seviye mevcut. Güçleri
açıklarken de hangi seviyede neler değişiyor onlara değineceğim.
Sevgili öğretmenin yanına gidip ilk olarak lift (kaldırma) gücünü
öğreneceğiz. Yapmamız gereken 3'e basıp (varsayılan=v.s) sonra
istediğimiz gücü (şimdilik bir tane var) tekerlekle ya da atadığınız
tuşla seçerek farenin sol ya da sağ tuşuna (varsayılan, sol el-sağ el)
basıp seçin. 1 ve 2 (v.s) tuşuyla da bu seçtiğiniz güçlerin ya da
silahların ikincil ateşlerine geçebiliyoruz. Bu kalsın şimdilik. Lift
seçiliyken (inanın bu antrenmanda 30 dakika ne yapacağımı bulmaya
çalıştım, kafayı yedim, kötü sözcükler sarfettim, gazı açıp kibrit
çaktım...) "tekerlekle" yerdeki sütunlardan birini seçin ve kaldırın.
Siz onu havada tuttukça gücün enerjisi azalacak ve bittiğinde de yere
düşecek. Bu işlemden sonra yandaki size kafa tutan ya da gücü nasıl
kullandığınızı görmek isteyen hevesli öğrencilerle de etkileşime
girecek ve eğitimi tamamlayacaksınız.
Havadakinin seeker
olduğunu düşünün. Onu tuttuğunuzda diğer elinizde silah varsa o
havadayken ona saydırabilirsiniz. İnanın çok zevkli. Ya da, Jedi Knight
gibi uzaklara fırlatarak, (mesela uzay boşluğuna), sağa sola
çarptırarak onlardan kurtulmak son derece keyifli. Yalnız alışmanız
gereken şey bir düşman ya da obje lift halindeyken fare ile yön vermek
biraz sıkıcı. Fareyi ileri-geri yaptığınızda öne ve arkaya gidiyor. Siz
de bunun, başlarda kaldıracağınız düşmanın ya da cismin yukarı veya
aşağı ineceğini düşündüğünüzden alışması hele hele sıcak ortamlarda,
biraz zaman alıyor. Diğer dört seviye boyunca her seferinde enerjiyi
daha uzun süre kullanabiliyor (bu bütün güçler için geçerli), bunlara
ek olarak ikinci seviyede alternatif ateş yani multi-lift aktif oluyor,
ve son kalan iki seviyede ise verdiğiniz hasar en üst seviyeye çıkıyor
lift'te.
Lift'ten ayrı, gelelim sahip olacağımız diğer güçlere.
Sıradaki Surge (dalga). Bizim bu surge çok güzeldir. Diğeri negate...
Demeden önce tabi ki biraz açıklayalım surge'yi. Bunu force push ve
force pull gibi düşünebilirsiniz. İnanın işe çok yarayan güçlerden
biri. En azından bunu henüz yeni almışsanız. Karşınıza çıkan düşmanlara
önce surge yapıp afaladıklarında silahınızla güzelcene dalıyorsunuz.
Enerji kullanımının uzun sürmesinden ayrı hasar verdiğiniz alan
genişliyor ve üçüncü seviyeye gelince alternatif ateş olarak düşmanın
silahlarını alabiliyorsunuz.
Negate (etkisiz hale getirmek). İşte bu en çok kullanılan güç. Hatta en
sevdiğim. Sıcak ortamlarda bu gücü kullanarak kalkan oluşturuyoruz. Beş
seviye boyunca aynı anda toplam dört tane kalkan koyacak ve üçüncü
seviyeye geldiğinizde alternatif olarak küre şeklinde etrafınızda
kalkan yapacaksınız. En favori bu işte. Tek dezavantajı kürenin
içindeyken koşamamanız. Hiç bir şekilde bir şey olmuyor. Çok güvenli
bir yer. Ateşlerin de sekip gitmesi efekti inanın çok güzel olmuş. Küre
dalgalanıyor, siz de içinde kabadayı gibi ilerliyor, küreye değenler de
on metre fırlıyor. Hatta bu şekilde düşmanı köşeye sıkıştırdığınızda
ortaya çok komik bir manzara çıkıyor. Hem de lehinize.
Aeon
pulse; İlk power-attack olan güç. Ateş ederken biraz yetersiz kaldığını
göreceksiniz ve diyeceksiniz ki "Bunun yerine ben normal silah
kullansam daha iyidir". İlk başlarda öyle olabilir ama üçüncü seviyeye
geldiğinizde radyal fişek özelliği işinize çok yarayacak. Özellikle
boss'larda. Artan diğer özellikler de hasar verilen alan genişliyor ve
gücü artıyor.
Timeshift; Kuyruktaki düşmanlardan uzaklaşmanıza
ve üçüncü seviyede alternatif ateş olarak zamanı yavaşlatmanıza
(slowmo-bullet time tarzı) yarayan bir güç. Ortalık kalabalık olduğunda
bir elinizde timeshift, diğerinde de silah olduğunda güzel olur mesela,
ya da aeon pulse.
Son olarak, shatter ise düşmanları
dondurmanıza ya da soğuk buz parçaçıkları atmanıza yarıyor. Üçüncü
seviyede çıkıyor dondurma işlemi. Diğer seviyelerde hasar ve gücü
kullanım süresi artıyor diğerlerinde olduğu gibi.