Dünya tarihinde sürekli savaşlar olmuş, devletler arası sorunların kan
dökerek çözülmesi ve toprak ele geçirme mücadelesi her tarihte
yaşanmıştır. Her ülke, her konuda kendini haklı gördüğünden her zaman
kendinden güçsüz ülkeler üstünde söz hakkı sahibi olduğunu düşünür. En
azından düşünebilir. Fakat eskilerde devletler arasındaki güç farkı çok
büyük olmuyor ve çoğunlukla bir devletin sözü geçiyordu. Fakat zaman
öyle bir değişti, şartlar öyle farklılaştı ki, artık güçlüler çok
güçlü, zayıflar ise çok zayıf hale geldi. Şimdi tarih anlatmayı bırakıp
asıl konumuza gelelim. Yani savaşın tam ortasına; Act of War: Direct
Action'a...
Paran Varsa Güçlüsün
İşte oyunumuz da
tam böyle bir zamanda geçiyor. Yani güçlülerin çok güçlü olduğu şu
yaşadığımız zamanda. Kısacası oyun, güçlü devletlerin aralarındaki
para, kaynak ve dolayısıyla güç mücadelesini konu alıyor. Gerçekte
olduğu gibi sürekli güç için kaynak buluyor ve para kazanarak en güçlü
olmak yolunda gerekli olan stratejiyi belirliyoruz. Konu aslen basit
sayılabilecek bir yapıda fakat, işlenişi gerçek manada çok başarılı.
Öyle ki, oldukça başarılı bir senaryo ile güçlendirilmiş. Senaryonun ne
kadar güzel kurgulanmış olduğunu görünce bana hak vereceksiniz.
Gerçekçilik oyunda ön planda tutulmuş. Oyun birçok strateji oyununa
nazaran çok daha gerçekçi diyebiliriz. En azından daha mantıklı.
Oyunda güçlü devletler var dedik peki kim bunlar? İster istemez ilk
olarak söylenecek ülkeyi biliyorsunuzdur, kesinlikle yanılmıyorsunuz;
Amerika'dan bahsediyorum. Zaten oyunda gerçek ismiyle oynayabileceğiniz
tek ülke Amerika. Campaign'de (oyundaki adı Operation'da) sadece
Amerika'yla oynayabiliyoruz. Engagement (Tek oyunculu bilgisayara karşı
oynanan) modda ise seçebileceğimiz 3 farlı devlet var. Bunlar Amerika,
Task Force Talon ve Consortium. ('Amanın bunlar da ne' demeyin. Ben de
bilmiyorum). Oyunda Consortium denilen birlik, her oyunda olması
gereken kötüyü temsil ediyor. Yani oyundaki kötü adam, daha doğrusu
kötü ülke o. Oyunda sözkonusu bu taraflar arasındaki güç dengesi ise
çok iyi sağlanmış. Her ülkenin diğerinden eksik yönleri olduğu gibi,
daha iyi olduğu özellikleri de var. Örneğin, birisi enerjiyi çok ucuza
mal ederken, diğeri doğaya daha az zarar vermek uğruna daha pahalı olan
bir enerji elde etme sistemi kullanıyor, fakat onlar da çok daha ucuza
askeri birim ve çalışan üretebiliyor. Diğer yandan bir diğeri çok
kuvvetli ama bir o kadar da güçlü olan zırhlı araçlar yapabiliyor ve
hava kuvvetlerinde diğer birliğe karşı üstünlük sağlıyor. (İsim
vermeden anlattım. Bunu oyunda bizzat göreceksiniz)
Olmaz böyle şey
Oyunda
gerçekten şaşırtıcı derecede kaliteli grafiklerle karşılaşıyoruz. Daha
oyunu ilk açtığımızda menüde kaliteli efektlerle karşılaşıyoruz. Öyle
ki, zaten normal haliyle tamamen 3D olarak hazırlanmış harita ve
birimlerin yanında, oyuna müthiş bir zoom özelliği katılmış ki,
kesinlikle inanılmaz. Defalarca zoom yaptığınızda dahi, grafiklerde
bozulma olmuyor. Oyunun iyice içine girebiliyorsunuz, hatta çatışma
anında oyun bir anda aksiyon oyunu gibi bile olabiliyor. Yakın
görüntüde çok daha iyi anlaşılabilecek bir şey daha var; o da oyunda
kullanılan karakter hareketleri. Oyundaki tüm karakterler çatışmalar
anında, o kadar gerçekçi hareket ediyor ki, gerçekten şaşırmamak elde
değil. Çünkü şimdiye kadar hiçbir strateji oyununda ince ayrıntılara bu
kadar özen gösterilmemiştir. Yaralanan askerlerin hareketleri,
çatışmalar ve patlamalar sırasında birimlerin yaptıkları ve verdikleri
tepkiler adeta gerçek gibi.
Anlayacağınız, oyunda grafikler,
grafikler ile ilgili şeyler ve gerçekçilik adına yapılmış her şey çok
kaliteli. Bunun yanında müthiş sesler ve efektler kullanılmış oyunda.
Patlamalar için kusursuz diyebilirim. Patlamalarda etrafa saçılan
parçalar, sağa sola uçuşan askerler, patlamanın ve alevlerin etrafa
verdiği zarar oyuna süper bir hava katıyor ve gerçekçiliği de kat kat
arttırıyor. Ses efektleri de bu görsel zenginliği destekler cinsten.
Eğer iyi bir ses sisteminiz varsa bunu çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Act
of War, aslında tam olarak bunları vaat etmişti zaten, gerçekçilik ve
görsel zenginlik. Bunu da en iyi şekilde verdiğini söyleyebiliriz.
Oyunda kullanılan şehirler de gerçeğiyle neredeyse bire bir aynı
hazırlanmış. Bunun yanında yapay zeka da kesinlikle çok başarılı.
Herkes davranması gerektiği gibi davranıyor. Tek başına kalan bir asker
Rambo'luk yapmaya çalışmayıp geri çekilebiliyor. Düşman, esir düşme
tehlikesi olan askerleri kurtarmak için araç yollayabiliyor. Düşmanı
üstünüze çekip, pusuya düşürmek de çok ama çok zor. Açıkçası oyunda
gerçekçilik adına hiçbir şeyden kaçınılmamış.
Eller havaya
Oyuna Libya çölünde yapacağımız bir operasyon ile başlıyoruz. Görevimiz
Arap General Imad Kazım'ı canlı şekilde ele geçirmek. Özel mi özel
asker Jefferson ve ekibi bu görev için seçilmişler. Campaign'e
başlamasıyla birlikte oyunun adına layık bir hareketlilikle
karşılaşacağız. Oyuna DVD formatında hazırlanmış videolar eklenmiş. Bu
da görsel şölenin bir parçası. İlk videonun ardından göreve başlıyoruz.
Görevde yaptığımız her hareket
Bitmeyen Petrol Mücadelesi
Oyunda kaynak olarak kullanabileceğiniz tek şey petrol. Petrol
"derrick" denilen, petrol çıkarma aleti ile çıkartılıyor. (Asıl manası
vinç) Çıkan petrol araçlarla rafineriye taşınıyor ve orada işlenerek
size para olarak geri dönüyor. Kazandığınız para her şey demek sizin
için. Bu ise, haritada çokça petrol kaynağı ele geçirmeniz gerektiği
anlamına geliyor. Ne kadar kaynak, o kadar para. Bu da ister istemez,
gerçek dünyada sürekli tanık olduğumuz petrol mücadelesinin oyunda da
yaşanmasına sebep oluyor. Aslında oyunun diğer birçok strateji
oyunundan ayıran bir özellik bu petrol ile zenginliğinizi artırma
hadisesi.
Oyundaki tüm birim ve binaların size belirli bir
maliyeti var. Bu maliyet doğrultusunda üretim yapıyorsunuz. Bu da güçlü
ekonomisi olan ülkenin daha güçlü olacağı manasına geliyor diyebiliriz.
Bu noktadan sonra devreye sizin stratejik yeteneğiniz giriyor.
Elinizdeki kaynakları en iyi şekilde kullanmaya çalışmalısınız. Boşa
harcama yapıp, kendinizi avantajlı gördüğünüz bir durumda birden
dezavantajlı duruma düşebiliyorsunuz. Ayrıca oyunda her birimin, her
ünite ve binanın belirli bir elektrik enerjisi ihtiyacı var. Bunu
karşılamak için ise elektrik santralleri kurmalısınız. Kısacası bu
bahsettiğim durumlar oyunun ana temasını ortaya çıkartıyor: "Ekonomi
(Para), Petrol(Enerji) ve güç mücadelesi".
Savaşın tam ortasında
Oyundaki
en büyük artılardan biri ise hareketin, aksiyonun hiç bitmemesi.
Özellikle Operation modunda, sürekli bir telaş, bir heyecan havası
içine girebiliyorsunuz. Çünkü görevler o kadar arka arkaya yapılmak
zorunda kalıyor ki, bu da sürekli birşeyler yapmanıza sebep oluyor.
Tabiri caizse başınızı kaşımaya vakit bırakmıyor görevler. Her
yaptığımız görevde aksiyona katkıda bulunan ve canlılığı arttıran küçük
videolar izliyoruz, sol üst köşede çıkan bir ekrandan. Açıkçası oyunda
hareketin azalmaması için her yola başvurulmuş. Grafikler, sesler,
efektler, videolar, ortamlar ve görevler, sürekli hareketlilik için
hazırlanmış.
Her şey iyi ama...
Şimdi diyeceksiniz
"kardeşim hiç mi kötü yönü yok bu oyunun?" diye, tabii ki var. En başta
söylemem gereken şey, benim oyuna neredeyse "gıcık" olmama sebep olan
yüksek sistem gereksinimleri. Yüksek konfigürasyona sahip bir makinede
bile oyun çok stabil çalışmıyor. Aksiyon ne kadar çok artarsa, oyunun
makinanızı zorlama ihtimali de o kadar çok artıyor. Zaten kaliteli
olmayan bir makinanız varsa oyun yavaşlıktan sizi bunalıma sokacaktır.
Tek çare olarak grafikleri düşürmek kalıyor geriye. Bu da tam bir çözüm
olmamakla birlikte, oyundaki efektlerden mahrum kalmanıza sebep
olacaktır. Özellikle büyük patlamalarda oyun öyle ağırlaşıyor ki,
bilgisayarımdan soğudum neredeyse. Zaten oyunun önerilen sistem olarak
2.5ghz işlemci istemesi boşuna değil sanırım. En düşük ise 1.5ghz
işlemci istiyor.
Bazen oyundaki birimlerimizi kontrol etmekte, daha doğrusu kontrol
etmeye alışmakta zorlanabiliyoruz. Ünitelerimizi ağaçların arasında
görmek zor olabiliyor. Benim en çok şaşırdığım şey ise bu kadar
kaliteli grafiklere rağmen, grafiklerdeki akıl almaz hatalar. Mesela
oyundaki petrol taşıma araçları, petrollerini rafineriye bırakmak için
sıra sıra içeri giriyorlar ve dışarıda birkaç araç beklemek zorunda
kalabiliyor. Ama diğer hiçbir araçta olmamasına rağmen, bu araçlar
sırada beklerken birbirlerinin içine geçiyorlar. Bir araç diğerinin
ortasından girmiş gibi görünüyor. Bir diğer can sıkıcı nokta ise oyunda
her türlü nesne zarar görebiliyor, silah ve tanklarla yıkılabiliyor
olmasına rağmen, attığım bir atom bombasıyla koca binalar çökerken, bir
su kulesine hiç zarar gelmemesi beni şaşırttı gerçekten. O kadar büyük
patlamanın içinden sağlam çıkan helikopteri de saymıyorum. Belki benim
şansıma oldu böyle bir şey bilemiyorum ama yine de can sıkıcı bir durum.
Kesinlikle oynanmalı
Son olarak söylenebilecek tek şey, bu oyunun çok kaliteli bir oyun
olduğudur. Gerek grafik kalitesi, gerek senaryo işleyişi ve buna
katkıda bulunan kaliteli videoları, gerekse gerçekçiliği ile bu oyun
gerçekten övgüyü hak ediyor. Evet belki benim gibi siz de Amerikan
propagandasından örneklerle karşılaşacaksınız, ama bir oyun olarak bu
denli yüksek kaliteye sahip olan bir yapımı kaçırmamanızı tavsiye
ediyorum. Kendinizi savaşın tam ortasında bulacaksınız.
dökerek çözülmesi ve toprak ele geçirme mücadelesi her tarihte
yaşanmıştır. Her ülke, her konuda kendini haklı gördüğünden her zaman
kendinden güçsüz ülkeler üstünde söz hakkı sahibi olduğunu düşünür. En
azından düşünebilir. Fakat eskilerde devletler arasındaki güç farkı çok
büyük olmuyor ve çoğunlukla bir devletin sözü geçiyordu. Fakat zaman
öyle bir değişti, şartlar öyle farklılaştı ki, artık güçlüler çok
güçlü, zayıflar ise çok zayıf hale geldi. Şimdi tarih anlatmayı bırakıp
asıl konumuza gelelim. Yani savaşın tam ortasına; Act of War: Direct
Action'a...
Paran Varsa Güçlüsün
İşte oyunumuz da
tam böyle bir zamanda geçiyor. Yani güçlülerin çok güçlü olduğu şu
yaşadığımız zamanda. Kısacası oyun, güçlü devletlerin aralarındaki
para, kaynak ve dolayısıyla güç mücadelesini konu alıyor. Gerçekte
olduğu gibi sürekli güç için kaynak buluyor ve para kazanarak en güçlü
olmak yolunda gerekli olan stratejiyi belirliyoruz. Konu aslen basit
sayılabilecek bir yapıda fakat, işlenişi gerçek manada çok başarılı.
Öyle ki, oldukça başarılı bir senaryo ile güçlendirilmiş. Senaryonun ne
kadar güzel kurgulanmış olduğunu görünce bana hak vereceksiniz.
Gerçekçilik oyunda ön planda tutulmuş. Oyun birçok strateji oyununa
nazaran çok daha gerçekçi diyebiliriz. En azından daha mantıklı.
Oyunda güçlü devletler var dedik peki kim bunlar? İster istemez ilk
olarak söylenecek ülkeyi biliyorsunuzdur, kesinlikle yanılmıyorsunuz;
Amerika'dan bahsediyorum. Zaten oyunda gerçek ismiyle oynayabileceğiniz
tek ülke Amerika. Campaign'de (oyundaki adı Operation'da) sadece
Amerika'yla oynayabiliyoruz. Engagement (Tek oyunculu bilgisayara karşı
oynanan) modda ise seçebileceğimiz 3 farlı devlet var. Bunlar Amerika,
Task Force Talon ve Consortium. ('Amanın bunlar da ne' demeyin. Ben de
bilmiyorum). Oyunda Consortium denilen birlik, her oyunda olması
gereken kötüyü temsil ediyor. Yani oyundaki kötü adam, daha doğrusu
kötü ülke o. Oyunda sözkonusu bu taraflar arasındaki güç dengesi ise
çok iyi sağlanmış. Her ülkenin diğerinden eksik yönleri olduğu gibi,
daha iyi olduğu özellikleri de var. Örneğin, birisi enerjiyi çok ucuza
mal ederken, diğeri doğaya daha az zarar vermek uğruna daha pahalı olan
bir enerji elde etme sistemi kullanıyor, fakat onlar da çok daha ucuza
askeri birim ve çalışan üretebiliyor. Diğer yandan bir diğeri çok
kuvvetli ama bir o kadar da güçlü olan zırhlı araçlar yapabiliyor ve
hava kuvvetlerinde diğer birliğe karşı üstünlük sağlıyor. (İsim
vermeden anlattım. Bunu oyunda bizzat göreceksiniz)
Olmaz böyle şey
Oyunda
gerçekten şaşırtıcı derecede kaliteli grafiklerle karşılaşıyoruz. Daha
oyunu ilk açtığımızda menüde kaliteli efektlerle karşılaşıyoruz. Öyle
ki, zaten normal haliyle tamamen 3D olarak hazırlanmış harita ve
birimlerin yanında, oyuna müthiş bir zoom özelliği katılmış ki,
kesinlikle inanılmaz. Defalarca zoom yaptığınızda dahi, grafiklerde
bozulma olmuyor. Oyunun iyice içine girebiliyorsunuz, hatta çatışma
anında oyun bir anda aksiyon oyunu gibi bile olabiliyor. Yakın
görüntüde çok daha iyi anlaşılabilecek bir şey daha var; o da oyunda
kullanılan karakter hareketleri. Oyundaki tüm karakterler çatışmalar
anında, o kadar gerçekçi hareket ediyor ki, gerçekten şaşırmamak elde
değil. Çünkü şimdiye kadar hiçbir strateji oyununda ince ayrıntılara bu
kadar özen gösterilmemiştir. Yaralanan askerlerin hareketleri,
çatışmalar ve patlamalar sırasında birimlerin yaptıkları ve verdikleri
tepkiler adeta gerçek gibi.
Anlayacağınız, oyunda grafikler,
grafikler ile ilgili şeyler ve gerçekçilik adına yapılmış her şey çok
kaliteli. Bunun yanında müthiş sesler ve efektler kullanılmış oyunda.
Patlamalar için kusursuz diyebilirim. Patlamalarda etrafa saçılan
parçalar, sağa sola uçuşan askerler, patlamanın ve alevlerin etrafa
verdiği zarar oyuna süper bir hava katıyor ve gerçekçiliği de kat kat
arttırıyor. Ses efektleri de bu görsel zenginliği destekler cinsten.
Eğer iyi bir ses sisteminiz varsa bunu çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Act
of War, aslında tam olarak bunları vaat etmişti zaten, gerçekçilik ve
görsel zenginlik. Bunu da en iyi şekilde verdiğini söyleyebiliriz.
Oyunda kullanılan şehirler de gerçeğiyle neredeyse bire bir aynı
hazırlanmış. Bunun yanında yapay zeka da kesinlikle çok başarılı.
Herkes davranması gerektiği gibi davranıyor. Tek başına kalan bir asker
Rambo'luk yapmaya çalışmayıp geri çekilebiliyor. Düşman, esir düşme
tehlikesi olan askerleri kurtarmak için araç yollayabiliyor. Düşmanı
üstünüze çekip, pusuya düşürmek de çok ama çok zor. Açıkçası oyunda
gerçekçilik adına hiçbir şeyden kaçınılmamış.
Eller havaya
Oyuna Libya çölünde yapacağımız bir operasyon ile başlıyoruz. Görevimiz
Arap General Imad Kazım'ı canlı şekilde ele geçirmek. Özel mi özel
asker Jefferson ve ekibi bu görev için seçilmişler. Campaign'e
başlamasıyla birlikte oyunun adına layık bir hareketlilikle
karşılaşacağız. Oyuna DVD formatında hazırlanmış videolar eklenmiş. Bu
da görsel şölenin bir parçası. İlk videonun ardından göreve başlıyoruz.
Görevde yaptığımız her hareket
video animasyonlarla desteklenmiş. Ekranın üst köşesinden yaptığımız şeylerin sonucunu izliyoruz bir bakıma. Bölümden ayrıldıktan sonra müthiş bir hayalet uçak şovu bizleri bekliyor. Oyunda esir düşme ve esir almak gibi bir özellik de eklenmiş. Esir aldığınız askerin eli kolu bağlanıyor ve para karşılığı birliğine geri veriliyor. Oyunda kullanılmış askeri birimler ise gerçekte olanlarla aynı diyebiliriz. Hatta isimleri bile aynı. Delta Force, Black Hawk, Paladin, B2 Spirit Stealth Bomber (Hayalet Uçak) gibi askeri birimlerin yanında Wolverine Plasma-Charged Nuke ve Patriot gibi füzeler de mevcut. Eklenmiş olan çok hoş özelliklerden birisi de düzenleyebileceğimiz hava saldırıları. Birçok strateji oyununda vardır hava saldırısı, ancak oldukça basittir. Oysa bu oyunda gerçekten kaliteli yapılmış. Hem görüntü olarak hem de saldırıyı farklı şekillerde düzenleyebilme ve izleyebilme şansımızın olması hava saldırılarını nefis yapıyor. Saldırıyı olayın gerçekleşeceği bölgeden seyredebileceğiniz gibi, saldırı yapacağınız uçaktan da izleyebiliyorsunuz. Böylece olayın iyice içine girmiş oluyoruz. 3D'nin şaha kalkışı Oyunun Engagement modunda oldukça kaliteli, hatta süper haritalar kullanılmış. Haritaların dizaynı da tamamen 3D olmuş. Burada biraz durmak lazım. Çünkü bu öyle küçümsenecek bir şey değil kesinlikle. İlk 3D strateji oyunu yapılacağı söylendiği zamanlarda, kimse bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmemişti. En azından kaliteli bir oyun yapılamayacağı düşünülüyordu. Aslında bu haksız bir düşünce değildi, hakikaten de yapılan 3D strateji oyunlarına rağmen hala en iyi olan strateji oyunları 2D olanlardır. (Rise of Nations, Red Alert, Starcraft vs.) Fakat Act of War bu konuda 3D olup da bu kadar başarılı olabilmiş birkaç oyundan biri diyebilirim. (Dawn of War ile birlikte. Warcraft 3 de iyiydi ama? OL) Ama Act of War kesinlikle şimdiye kadar yapılmış en iyi grafiklere sahip strateji oyunu. Haritalar için gerçek mekanlar kullanıldığı gibi, gerçek binalar da kullanılmış. Haritalarla ilgili çok ince ayrıntılar mevcut oyunda. Örneğin, benim en çok hoşuma gidenlerden birisi artık ormanlık arazilerde, ağaçların arasına bile binalarımızı inşa edebiliyor olmamız. Çalışan aracımız, kullanılacak bölgeyi temizliyor ve ağaçların arasına binayı inşa ediyor. Bunun getirdiği bir avantaj ise, bu sayede çok kaliteli bir kamuflajın sağlanmış olması. Yine benzeri şekilde zırhlı araçların tümü, ağaçları yıkıp geçebiliyor. Aynı zamanda haritada bulunan neredeyse her şeyden faydalanabiliyoruz. Red Alert'tan bildiğimiz bir özellik olan binaları kullanma özelliği bu oyunda da mevcut. Binaları kuşatıp, savaş içerisinde kullanabiliyoruz. AoW yapısı itibarı ile diğer kaliteli strateji oyunlarına karşı bir üstünlük sağlayamıyor ama grafik kalitesiyle hepsinin üstüne çıkmasını biliyor. Diğer yandan oyunun multiplayer özelliği de diğer kaliteli strateji oyunlarından aşağı kalır gibi değil. Online oynanabilen bir çok mod mevcut. Çoklu oyuncu modunda, oyun türü veya harita seçebileceğimiz gibi, kendi haritalarımız hazırlayabilmemiz için bir de editör mevcut. Multiplayer modu için de haritalar oldukça iyi tasarlanmış. |
Oyunda kaynak olarak kullanabileceğiniz tek şey petrol. Petrol
"derrick" denilen, petrol çıkarma aleti ile çıkartılıyor. (Asıl manası
vinç) Çıkan petrol araçlarla rafineriye taşınıyor ve orada işlenerek
size para olarak geri dönüyor. Kazandığınız para her şey demek sizin
için. Bu ise, haritada çokça petrol kaynağı ele geçirmeniz gerektiği
anlamına geliyor. Ne kadar kaynak, o kadar para. Bu da ister istemez,
gerçek dünyada sürekli tanık olduğumuz petrol mücadelesinin oyunda da
yaşanmasına sebep oluyor. Aslında oyunun diğer birçok strateji
oyunundan ayıran bir özellik bu petrol ile zenginliğinizi artırma
hadisesi.
Oyundaki tüm birim ve binaların size belirli bir
maliyeti var. Bu maliyet doğrultusunda üretim yapıyorsunuz. Bu da güçlü
ekonomisi olan ülkenin daha güçlü olacağı manasına geliyor diyebiliriz.
Bu noktadan sonra devreye sizin stratejik yeteneğiniz giriyor.
Elinizdeki kaynakları en iyi şekilde kullanmaya çalışmalısınız. Boşa
harcama yapıp, kendinizi avantajlı gördüğünüz bir durumda birden
dezavantajlı duruma düşebiliyorsunuz. Ayrıca oyunda her birimin, her
ünite ve binanın belirli bir elektrik enerjisi ihtiyacı var. Bunu
karşılamak için ise elektrik santralleri kurmalısınız. Kısacası bu
bahsettiğim durumlar oyunun ana temasını ortaya çıkartıyor: "Ekonomi
(Para), Petrol(Enerji) ve güç mücadelesi".
Savaşın tam ortasında
Oyundaki
en büyük artılardan biri ise hareketin, aksiyonun hiç bitmemesi.
Özellikle Operation modunda, sürekli bir telaş, bir heyecan havası
içine girebiliyorsunuz. Çünkü görevler o kadar arka arkaya yapılmak
zorunda kalıyor ki, bu da sürekli birşeyler yapmanıza sebep oluyor.
Tabiri caizse başınızı kaşımaya vakit bırakmıyor görevler. Her
yaptığımız görevde aksiyona katkıda bulunan ve canlılığı arttıran küçük
videolar izliyoruz, sol üst köşede çıkan bir ekrandan. Açıkçası oyunda
hareketin azalmaması için her yola başvurulmuş. Grafikler, sesler,
efektler, videolar, ortamlar ve görevler, sürekli hareketlilik için
hazırlanmış.
Her şey iyi ama...
Şimdi diyeceksiniz
"kardeşim hiç mi kötü yönü yok bu oyunun?" diye, tabii ki var. En başta
söylemem gereken şey, benim oyuna neredeyse "gıcık" olmama sebep olan
yüksek sistem gereksinimleri. Yüksek konfigürasyona sahip bir makinede
bile oyun çok stabil çalışmıyor. Aksiyon ne kadar çok artarsa, oyunun
makinanızı zorlama ihtimali de o kadar çok artıyor. Zaten kaliteli
olmayan bir makinanız varsa oyun yavaşlıktan sizi bunalıma sokacaktır.
Tek çare olarak grafikleri düşürmek kalıyor geriye. Bu da tam bir çözüm
olmamakla birlikte, oyundaki efektlerden mahrum kalmanıza sebep
olacaktır. Özellikle büyük patlamalarda oyun öyle ağırlaşıyor ki,
bilgisayarımdan soğudum neredeyse. Zaten oyunun önerilen sistem olarak
2.5ghz işlemci istemesi boşuna değil sanırım. En düşük ise 1.5ghz
işlemci istiyor.
Bazen oyundaki birimlerimizi kontrol etmekte, daha doğrusu kontrol
etmeye alışmakta zorlanabiliyoruz. Ünitelerimizi ağaçların arasında
görmek zor olabiliyor. Benim en çok şaşırdığım şey ise bu kadar
kaliteli grafiklere rağmen, grafiklerdeki akıl almaz hatalar. Mesela
oyundaki petrol taşıma araçları, petrollerini rafineriye bırakmak için
sıra sıra içeri giriyorlar ve dışarıda birkaç araç beklemek zorunda
kalabiliyor. Ama diğer hiçbir araçta olmamasına rağmen, bu araçlar
sırada beklerken birbirlerinin içine geçiyorlar. Bir araç diğerinin
ortasından girmiş gibi görünüyor. Bir diğer can sıkıcı nokta ise oyunda
her türlü nesne zarar görebiliyor, silah ve tanklarla yıkılabiliyor
olmasına rağmen, attığım bir atom bombasıyla koca binalar çökerken, bir
su kulesine hiç zarar gelmemesi beni şaşırttı gerçekten. O kadar büyük
patlamanın içinden sağlam çıkan helikopteri de saymıyorum. Belki benim
şansıma oldu böyle bir şey bilemiyorum ama yine de can sıkıcı bir durum.
Kesinlikle oynanmalı
Son olarak söylenebilecek tek şey, bu oyunun çok kaliteli bir oyun
olduğudur. Gerek grafik kalitesi, gerek senaryo işleyişi ve buna
katkıda bulunan kaliteli videoları, gerekse gerçekçiliği ile bu oyun
gerçekten övgüyü hak ediyor. Evet belki benim gibi siz de Amerikan
propagandasından örneklerle karşılaşacaksınız, ama bir oyun olarak bu
denli yüksek kaliteye sahip olan bir yapımı kaçırmamanızı tavsiye
ediyorum. Kendinizi savaşın tam ortasında bulacaksınız.