Constantine filmi Hellblazer adlı çizgi roman dizisinden sinemaya uyarlandı. Şubat 2005'te Tüm dünyada gösterime giren film insanlar üzerinde çok büyük bir etki yaptı. Filmin ana teması şöyleydi:
“Cehennem onu istiyor. Cennet onu kabul etmiyor. Dünyanın ona ihtiyacı var.”
The Spear of Destiny yâda Holy Lance kader mızrağı filmde önemli bir yer tutmakta. Filmde İsa'nın çarmıha gerildiği için değil bir Romalı askerin mızrağıyla öldüğü geçiyor. Filmde Hapsburg Müzesi’nde bulunan mızrağın orjinalinden kopyası çıkarılarak sinemaya aktarılmış.
Mızrağın üzerinde İsa'nın kanı olduğu için özel güçleri olduğu düşünülmüş. Mızrağın tarihine baktığımızda Constantine'e üçüncü yüzyılda verilmiş. Filmin tanıtım DVD'sinde mızrağın bundan sonra çok renkli bir tarihe sahip olduğu 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler'in elinde kaybolduğu anlatılımakta
Mızrağın geçmişini incelediğimizde bu mızrağın 1492 senesinde Türklerin eline geçtiğini ve daha sonra Sultan Beyazıt tarafından Masum Papa VIII’e (Pope Innocent VIII) halkını onurlandırması ve kardeşi Cem Sultan’ı hapishanede tutması için Fransa’ya yılda 40.000 altın vermeyi kabul ettiğini öğreniyoruz.
Filmin yapım DVD'sinde bu mızrağı elinde tutan kişinin asla yenilgiye uğramayacağına dair bir inanış olduğu ve 2. Dünya Savaşı sırasında mızrağın ele geçirilmesinden iki saat sonra Hitler’in sığınağında ölü bulunduğunu anlatılıyor.
Filmde bütün detaylar düşünülerek ve araştırılarak çekilmiş. Öyle ki Zippo çakmağın üzerinde yazılan kelimeler filmde kullanılan kolyenin üzerinde geçen yazılar da dahil olmak üzere her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülerek yapılmış.
Cehennem
Constantine filminde gösterilen Cehennem Filmde Cehennem sahnesi üzerinde epey kafa yorulmuş acaba cehennem nasıl bir yer olabilir onu filme nasıl aktarabiliriz diye.
Orijinal senaryoda cehennem karanlık boş zemini yağlı ve atılmış kemiklerin olduğu bir yer olarak tasvir edilmiş. Yönetmen “Bunların hepsi daha önce yapılmıştı daha iyisi nasıl yapılır?” diye sorgulamış. Bu dönemde yönetmenin aklına “Los Angeles otoyolunun cehennem olduğu” espirisi gelince bunun nasıl sinemaya aktarılabileceği ile ilgili görsel efekt danışmanı Michael Fink’e fikrini iletmiş.
Michael Fink’le (görsel efekt danışmanı) yapılan röportaj:
“Cehennemin nasıl görüneceğine dair en baştan beri bir fikrim vardı” diyerek konuşmasına başlıyor ve devam ediyor “Francis ve Naomi Shohan'la yaptığım ilk toplantıda cehennemin şok dalgası her şeyi havaya uçurmadan önce ısı dalgasının yayıldığı an gibi olması gerektiğini düşündüm” diyor.
Ve devam ediyor:
“Isı dalgası çarpınca her şey darmadağın oluyor. Eriyor. Ateş alıyor.Uçuşmaya başlıyorlar ama şok dalgası vurana kadar dağılmıyorlar (bu bölüm anlatılırken 1995’te çevrilen “üçleme ve ötesi: Atom Bombası” filminden sahneler gösteriliyor.”
Sonra söyleşisine şöyle devam ediyor:
“Cehennem belki hiç bitmeyen bir nükleer patlama anı gibidir” dedim.
Bunun üzerine yönetmen şöyle diyor:
“Harika olduğunu düşündüm. Bu her şeyi tamamlıyordu. Şiddetli ve çok yönlü bir rüzgâr var.”
Daha sonra film yapımcıları cehennemi tasvir edebilmek için ellerinden geleni artlarına koymamışlar ve Los Angeles şehrini cehennemdeymiş gibi tasvir etmeyi başarmışlar. Burada en hoş olan kısım şehrin bir görünen yüzü bir de görünmeyen yüzü olduğunu göstermeleri.
Cehennemdeki iblislerin tasarımları olağanüstü derecede güzel işlenmiş. Cehennemdeki zebaniler beyinsiz gözleri olmayan koku ve dokunma duyularına sahip varlıklar olarak tasarlanmış.
ALAK SURESİ (İnen ilk suredirIkra' ve Kalem suresi de denir. Mekke'de inmistir. 19 ayettir.)
14- O adam Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?
15-16- Hayır hayır! Eğer o bu davranışından vazgeçmezse and olsun ki biz onu perçeminden o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17- O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
18- Biz de zebanileri çağıracağız.
19- Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş.
17. ayet Ebu Cehil'in şu sözüne hitaben gelmiştir. Buhari ve Tirmizi'de İbnü Abbas'tan rivayet edildiği üzere Ebu Cehil;
“Eğer Muhammed'i Kâbe’de namaz kılarken görürsem boynunu çiğnerim” demiştir.
Bu olaydan sonra anlatılan birde şöyle bir rivayet vardır. Ebu Cehil Hz.Muhammed'i namaz kılarken görmüş onun üstüne saldırmak için yürürken önünde yer ikiye ayrılmış ve cehennem zebanilerini görüp hemen geri çekilmiştir.
Bana bu ilk inen Ayet Dünyanın esasında bir cehennem olduğu fikrini uyandırıyor. Dünya tarihine ve yaşanan olaylara baktığımızda Dünyanın bir cehennem olduğu sonucunu çıkarmamak mümkün değil. Ve bütün peygamberlerde bu cehennemi cenete çevirmek için gönderilmişler gibi bir his doğuyor insanın içinde.