Telefon kablolarının arasında koptu geldi, 3 boyut elbisesini giydi, o artık bir ajan! | |
|
<table width="100" align="right" border="0" cellpadding="0" cellspacing="4"> <tr> <td> <a href="http://www3.smartadserver.com/call/jumpi/71899/500021/ana_sayfa.merlininkazani.com.digitouch//[timestamp]/no?" target="_blank">[img]http://www3.smartadserver.com/call/adi/71899/500021/ana_sayfa.merlininkazani.com.digitouch//[timestamp]/no?[/img]</a> </td> </tr> </table> Telefon kontrollü kahramanımız Hugo, ajanlığa soyunmuş olup, uzun zaman sonra tekrar oyun dünyasındaki yerini almıştır. Hugo ile Tolga abi, iki eski dostumuzdur. Televizyondaki yarışma programına telefonla katılıp, uygun zamanlarda uygun telefon tuşlarına basarak bölümlerde başarı sağlamaya çalışırdı yarışmacılar. Ben de sıkı fanatiği olduğum için anneme sürekli aratırdım, ama bana katılmak nasip olmamıştı. Yine de hergün bıkmadan usanmadan seyretmek oldukça eğlenceli oluyordu. Tek dişi kalmış kahramanımız Hugo�nun emekliye ayrıldığını düşündüğümüz zamanlarda, bir R.I.S.K ajanı olduğu haberlerini aldık. Agent Hugo ile birlikte, o maceraperest ruhundan hiçbirşey kaybetmemiş, hatta bu sefer daha tehlikeli görevler ile boğuşmak üzere geri dönmüş. Şimdi nereye çufçufluyoruz Hugo, burada 3. şahıs görünümünden kontrol ediliyor ve klasik aksiyon oyunu kontrollerinden bile daha azıyla kontrol ediyoruz. Olay, Aquapolis isimli, tamamen sularla kaplı, ulaşımın su üzerinde giden araçlarla gerçekleştirildiği bir şehirde geçiyor. Hugo da, R.I.S.K isimli örgüt için çalışan bir ajan. Sürekli bu örgütten çeşitli görevler alıyor ve bunları oyun içerisinde yerine getirmeye çalışıyoruz. Yerine getirmemiz gereken görevlerin zorluk seviyeleri oldukça düşük, başarılı olmak için kendimizi kasmamız gerekmiyor ancak yine de oturup uğraşmak zevkli ve başından hemen kalkmamızı gerektirecek kadar sıkıcı değiller. Görevler iki türlü gerçekleştiriliyor, bazılarını su üzerinde giden aracımızla yaparken, bazılarını da aracımızdan inerek yapıyoruz ancak büyük çoğunluk araç üzerinde ve zaten o bölümler de çok daha zevkli. Başladığımız zaman bize sürekli görevler verildiğini göreceğiz ve görevlerin yerleri sağ altta bulunan radarımızda da gösteriliyor. Burayı takip ederek onlara rahatça ulaşabiliyoruz. Sadece görevlerin değil, oynayabileceğimiz mini oyunlar, save noktaları, düşmanlar ve garajların yerlerini de bu radarımız sayesinde görebiliyoruz. Genelde görevlerimiz, bir yere gitmek ya da düşmanları vurmak arasında değişiyor. Yaratıcı görevler bulunmuyor ve hepsini oynadığımız çoğu aksiyon oyunundan da biliyoruz. Aracımızın kontrollerinde suya dalmak, silah değiştirmek ve ateş etmekten başka birşey bulunmuyor. Bunun dışında, bazı görevlerde X tuşunu kullanarak aracımızdan atlayıp başka araçlara binmek ya da direkt olarak yüzmek zorunda da kalbileceğiz. Yayan olduğumuz görevlerde, genelde amaç çevrede bulunan korumalara ve mayınlara yakalanmadan gerekli yerlere ulaşmak üzerine kurulu. Düşmanları bir süre etkisiz hale getirebilmek için yanımızda bir bomba bulunuyor, bunun dışında normalde koşan Hugo�yu Shift tuşu ile sessiz yürüme moduna alabiliyoruz ancak ben oynadığım süre boyunca bu tuşa pek ihtiyaç duymadım, düşmanların yapay zekası bunu kullanmamızı gerektirmeyecek kadar zayıf maalesef. Güm güm, bir daha dene! Hugo 3 boyuta geçmiş olmasına rağmen, buradaki grafikler çok da birşey vaadetmiyorlar. Çevredeki bina ve objelerin tasarımları seneler öncesinin oyunlarına çok benziyorlar. Grafikler namına belki su efekti biraz ön plana çıkabilir ama fazla değil. Karakter animasyonlarının da pek iç açıcı olduklarını söyleyemiyoruz. Aslında, bu paragrafta olumsuz konuşmuş olmamıza rağmen, Hugo�nun yine de bu oyunda bize yeterince eğlence vaadettiğini ve ilk dakikalarda sıkılıp bir kenara atmamıza olanak vermediğini söyleyebiliyoruz. Aracımızdaki silahlarımızı kullanarak diğer düşman araçları ile kapışmak zevkli. Her ne kadar taktiklerini bulup onları kolay yok etsek de, bazen uzun bir süre takip ettikten sonra onları vurmak, olaya biraz aksiyon verebiliyor. Hugo, oynanması oldukça basit ve bir oturuşta rahayça bitirebileceğimiz zorlukta hazırlanmış bir yapım. Seslere gelince, karakterlerin seslendirmeleri güzel, ancak müzikler de belki daha ufak yaştaki oyuncular düşünülerek sağlam aksiyon türünden hazırlanmamışlar. Takip zamanlarında gaz bir müzik devreye girebiliyor, ancak ne kadar gaz olduğu da tartışılır. Radar üzerinde mini oyunların da bulunduğundan bahsetmiştik. Bunlar da bir-iki taneden fazla değiller. Bunlardan bir tanesi zaten klasik, başka bir elemana karşı yarışıyoruz ve zamanında checkpoint�lerden geçerek onları alt etmeye çalışıyoruz. Bu gibi durumlarda, görev bir süreliğine donuyor ve ondan sonra tekrar devreye giriyor. Bir diğeri ise, zamanında bomba toplamak, bilgisayar tarafından etrafa yayılan bombaları, zamanında toplayarak belirli yerlere getirmemiz gerekiyor. Tamamen eğlencelik ve renk katmak için hazırlanmışlar. Radarda da gözüktüğü üzere save noktaları bulunuyor. Buraları aslında birer benzin istasyonu ve buralara girerek oyunumuzu kaydedebiliyoruz. Her kaydedişimizde bir öncekinin üzerine yazılıyor, bu da aklınızda bulunsun. Oyun burada sona eriyor Agent Hugo, tamamen eğlencelik olarak hazırlanmış. Muhteşem grafikler ya da can alıcı bir atmosfer vaadetmese de, şahsen ben böyle eğlencelik oyunları seviyorum ve hiç sıkılmadan oynadım. Kendinizi kasmadan, ufak aksiyonlara girmek ve eski dostunuz Hugo ile tekrar kucaklaşmak istiyorsanız, alıp oynamanızın herhangi bir sakıncası yok, hatta çok da iyi olur. Aksiyonun önde gittiği oyunlardan yorulup, bu yolla çerez niyetine rahatlayabilirsiniz. |