Jedi’lar, imparatorluk kuvvetleri, Darth Vader, geriye kalan son Sith Lord’ları, Luke Skywalker ve daha pek çok karakter. Köklü bir hikaye, geçmişte yaşananlar, gelecekte geçen savaşlar. Pek çok sır ve gizem. Yapılan filmler, harcanan milyon dolarlar, gittikçe büyüyen Lucas Arts firması. Dünyada yüzbinlerce hayran. Bu kadar materyal ile yapılan ve yapılabilecek zengin içerikli oyunlar.
Başarılı olanların yanında, hayal kırıklığı yaratanlarla beraber geçmişte kalanlar ve bugün hala oynanlar. Star Wars evrenine ait şeylerden bahsetmeye devam edersem yazının uzun bir kısmını buna ayırmam gerekir, çünkü bir fikre ait yapıtları duyanların sayısı duymayanlardan fazla ise bu fikir kısaca anlatılabilecek birşey değildir. Madem ki hepsinden bahsedemeyeceğim, o zaman bu fikrin en son ürünü olan Star Wars Galactic Battlegrounds’a bir başlangıç yapalım.
Serinin merakla beklenen son oyunu olan Galactic Battlegrounds’un raflarda yerini almasıyla oynamamız bir oldu. Herşeyden önce şunu söylemem gerekir ki oyunun arkasında Age of Empires’ın grafik motorunun olduğunu duyunca insan ister istemez oyuna daha farklı bir bakış açısıyla bakıyor. Age of Empires gibi bir serinin motorunun bu oyunda kullanılması hararetli bir şekilde oyunu alma isteği doğuruyor.
Bu motorun oyuna ne kadar uyup uymadığı da tartışılır belki ama kimsenin böyle birşey yapacağını zannetmiyorum. Çünkü oyunda bulunan birbirinden farklı altı ırkı, her ırkın kendine has birim ve yapılarını, gezegenlere göre değişen yeryüzü şekillerini en iyi bu motorda görebiliriz ama bunlar olurken aynı zamanda insanlara da bir Age of Empires kopyası sunulmadığının da belirtilmesi gerekir.
Şunu da söylemek gerekir ki, oyunun tam sürümünü oynamadan önce oynadığım tek görevlik kısa demo bende bu etkiyi fazlasıyla uyandırdı. Sanki Age of Empires karakterleri gitmiş, Star Wars karakterleri gelmiş, herşey aynı. Ekrandaki pencerelerden, oyun dinamiğine kadar herşey bu demoda bana aynı geldi ama tam sürüm sizi bu etkiden oldukça uzağa götürüyor, götürmekle kalmıyor, sarıp sarmalıyor.
Oyunda biri veya training olmak üzere altı ana görev, her görev içinde beşi veya altısı normal, biri veya ikisi bonus olmak üzere yedi görev var. Tabi ki her görevin kendine has konusu ve yapısıyla beraber bolca çeşitlilik. Bütün bunlar uzun zaman bilgisayarın başından kalkamayacağınız saatler olarak da nitelendirilebilir. Zaten Age of Empires hastaları bu oyuna da aynı beğeni ve zevkle yaklaşacaklardır, bilmeyenler ise bu oyunla yeni bir başlangıç yapıp dünyayla olan tüm bağlantılarını kesebilirler.
Oyunda bulunan görev sayısı belki kimilerine az gelebilir ama şunu da bilmek gerekir ki her görev aynı sürede bitmiyor. Bir saatte bitirebileceğiniz görevler varken, uzun uzun zamanlar ayırıp bitirebileceğiniz görevler de var. Bu da oyunun kısa zamanda bitmesini istemeyenlere istediklerini verecektir. Yine de yetmez denirse scenario creator ile kendinize has yaratacağınız haritalarda görevler tasarlayıp oynayabilirsiniz. “Yok, bana bunlar da yetmez” denirse altı ırkla oynanabilecek mükemmel bir multiplayer platformu da sizi bekliyor. Age of Empires oynarken yaşadığınız duyguları fazlasıyla verebilecek olan multiplayer arenasından da eksik kalmamak bayağı bir hoşunuza gidecektir.
Başarılı olanların yanında, hayal kırıklığı yaratanlarla beraber geçmişte kalanlar ve bugün hala oynanlar. Star Wars evrenine ait şeylerden bahsetmeye devam edersem yazının uzun bir kısmını buna ayırmam gerekir, çünkü bir fikre ait yapıtları duyanların sayısı duymayanlardan fazla ise bu fikir kısaca anlatılabilecek birşey değildir. Madem ki hepsinden bahsedemeyeceğim, o zaman bu fikrin en son ürünü olan Star Wars Galactic Battlegrounds’a bir başlangıç yapalım.
Serinin merakla beklenen son oyunu olan Galactic Battlegrounds’un raflarda yerini almasıyla oynamamız bir oldu. Herşeyden önce şunu söylemem gerekir ki oyunun arkasında Age of Empires’ın grafik motorunun olduğunu duyunca insan ister istemez oyuna daha farklı bir bakış açısıyla bakıyor. Age of Empires gibi bir serinin motorunun bu oyunda kullanılması hararetli bir şekilde oyunu alma isteği doğuruyor.
Bu motorun oyuna ne kadar uyup uymadığı da tartışılır belki ama kimsenin böyle birşey yapacağını zannetmiyorum. Çünkü oyunda bulunan birbirinden farklı altı ırkı, her ırkın kendine has birim ve yapılarını, gezegenlere göre değişen yeryüzü şekillerini en iyi bu motorda görebiliriz ama bunlar olurken aynı zamanda insanlara da bir Age of Empires kopyası sunulmadığının da belirtilmesi gerekir.
Şunu da söylemek gerekir ki, oyunun tam sürümünü oynamadan önce oynadığım tek görevlik kısa demo bende bu etkiyi fazlasıyla uyandırdı. Sanki Age of Empires karakterleri gitmiş, Star Wars karakterleri gelmiş, herşey aynı. Ekrandaki pencerelerden, oyun dinamiğine kadar herşey bu demoda bana aynı geldi ama tam sürüm sizi bu etkiden oldukça uzağa götürüyor, götürmekle kalmıyor, sarıp sarmalıyor.
Oyunda biri veya training olmak üzere altı ana görev, her görev içinde beşi veya altısı normal, biri veya ikisi bonus olmak üzere yedi görev var. Tabi ki her görevin kendine has konusu ve yapısıyla beraber bolca çeşitlilik. Bütün bunlar uzun zaman bilgisayarın başından kalkamayacağınız saatler olarak da nitelendirilebilir. Zaten Age of Empires hastaları bu oyuna da aynı beğeni ve zevkle yaklaşacaklardır, bilmeyenler ise bu oyunla yeni bir başlangıç yapıp dünyayla olan tüm bağlantılarını kesebilirler.
Oyunda bulunan görev sayısı belki kimilerine az gelebilir ama şunu da bilmek gerekir ki her görev aynı sürede bitmiyor. Bir saatte bitirebileceğiniz görevler varken, uzun uzun zamanlar ayırıp bitirebileceğiniz görevler de var. Bu da oyunun kısa zamanda bitmesini istemeyenlere istediklerini verecektir. Yine de yetmez denirse scenario creator ile kendinize has yaratacağınız haritalarda görevler tasarlayıp oynayabilirsiniz. “Yok, bana bunlar da yetmez” denirse altı ırkla oynanabilecek mükemmel bir multiplayer platformu da sizi bekliyor. Age of Empires oynarken yaşadığınız duyguları fazlasıyla verebilecek olan multiplayer arenasından da eksik kalmamak bayağı bir hoşunuza gidecektir.