Anasayfa
Giriş yap
Mesaj Sayısı
tarafından KÖTÜLÜK YENİDEN YÜKSELİYOR
Overlord II'de ilk oyundaki karakterimizin oğlunu yönetiyoruz. Overlord'un vakitsiz ölümüyle Minionlar kendilerine yeni bir Lord aramaya başlıyorlar ve eski Lord'larının oğlu Overlad'i buluyorlar. Overlad ile babamızın yarım kalan işlerini hallediyoruz. Oyundaki asıl düşmanlarımız ise Glorious Empire adı verilen ve tarzlarıyla Roma İmparatorluğundan esinlendikleri anlaşılan büyü ve büyücülerden nefret eden bir imparatorluk. Bir diğeri ise kendilerini dünyadaki iyi büyülü yaratıkları korumaya adamış olan Elf benzeri bir grup.
Overlad gerek dış görünüşü gerekse de güçleri bakımından ilk oyundaki karakterimize oldukça benziyor. Ancak ilk oyundan daha iyi oldukları kesin olan şeyler ise, sadık hizmetkarlarımız Minionlar. Başlangıçta tek bir grup Minion'a sahipken oyunda ilerledikçe yanımızda gezinen Minionlar’ın sayısı ve türleri de artıyor. Minionlar adeta oyunun kalbi. İlk kez bir oyunda bu kadar aktif yan karakterler görüyorum. Her Minion'ın kendine ait özellikleri var. Örneğin, Yeşil ve Mavi Minionlar düşmanlarına gizlice saldırabilir veya yüzebilirler. Ya da Kahverengi Minionlar güçlü olduklarından düşmanlarınıza önden saldırmak için idealler. Siz emri verin Minionlar yapsın, bir Lord'a da bu yakışır zaten. Tüm bunların haricinde karakterimizin de kendine ait saldırıları var. İsterseniz direk elinizdeki silahla düşmanlarınızı katledin, isterseniz büyü gücünüzle onları dokunmadan öldürün, tercih size kalmış. Karakterimiz oyun boyunca sürekli bir gelişim içerisinde. Oyunda ilerledikçe Overlad'ın büyü güçleri gelişiyor ve git gide daha da güçlü silahlar kullanmaya başlıyoruz.
GERÇEK BİR MACERA
Fantastik bir dünyadan ne beklersiniz? Karlı dağlar, kızgın volkanlar, yeşil topraklar, büyülü yaratıklar, dev örümcekler, elfler... Oyunun yapımcıları fantastik bir dünyadan ne beklenebilirse onu bize sunmuşlar. Mekan tasarımlarındaki bu bolluğa karşın oyunun grafikleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyundaki ışık oyunları her ne kadar göze hoş gelse de çok detaysız olmuş. Bununla birlikte sizi takip eden onlarca Minion'un iç içe girmeleri ise tam bir görüntü kirliliği oluşturuyor. Minionlar’ı birine saldırttığınızda sizde o kalabalığın içine girerseniz, ortam tamamen birbirine karışıyor ne olduğu anlaşılmaz bir hal alıyor. Karakter çizimlerinde söz konusu olan tutarsızlığı ise oyunun fantastik dünyasına bağlıyorum. Bununla birlikte oyun, en az ilki kadar komik. Gerçekten yapımcılar komediyle, kötülüğü çok iyi harmanlamışlar, bazı ara videolar da gülme krizine girebiliyorsunuz.
Oyunun seslendirmeleri ise pek kaliteli sayılmaz. Tonlamalarda ki durgunluk zaman zaman göze batıyor, ancak diyalogların akıcılığı yerinde olmuş. Oyunun müzikleri ise oldukça canlı, genel olarak karanlık atmosferi tamamlayan, coşkulu parçalar seçilmiş. Aksiyona girdiğiniz biranda müziğin dozu artarak veya bazen arka fondaki müzik değişerek sizi olayın atmosferine daha da fazla adapte ediyor.
Oyunun sizi oldukça sıkacak yanı ise oyunda kaybolabilme ihtimalinizin olması. Her ne kadar ekrana bir mini-harita konmuş olsa da, zaman zaman oyun içerisinde kaybolabiliyorsunuz. Karakterimizin zıplama özelliğinin bulunmaması ve oyundaki görünmez duvarlarda bu durumu körüklüyor. Bazen doğrudan karşınızda bulunan bir yere geçmek için değişik yollardan dolanmak zorunda kalıyorsunuz. Görünmez duvarlar sayesinde 10 saniyelik bir yer için, 4 - 5 dakika dolaşıyorsunuz. Bunun yanında bazen doğru yolu da bulamayabiliyorsunuz ve işte o zaman oyunun sıkıcı yönüyle karşılaşıyorsunuz.
ACI SON
Overlord II fantastik RPG tutkunlarının hoşuna gideceğini düşündüğüm bir oyun. Yalnız şimdiden söyleyeyim oyunu oynarken zaman zaman sıkılabilirsiniz de, ancak bir süre sonra kendinizi oyunun fantastik dünyasına da kaptırabilirsiniz. Güzel oyunlu günler.
Overlord II'de ilk oyundaki karakterimizin oğlunu yönetiyoruz. Overlord'un vakitsiz ölümüyle Minionlar kendilerine yeni bir Lord aramaya başlıyorlar ve eski Lord'larının oğlu Overlad'i buluyorlar. Overlad ile babamızın yarım kalan işlerini hallediyoruz. Oyundaki asıl düşmanlarımız ise Glorious Empire adı verilen ve tarzlarıyla Roma İmparatorluğundan esinlendikleri anlaşılan büyü ve büyücülerden nefret eden bir imparatorluk. Bir diğeri ise kendilerini dünyadaki iyi büyülü yaratıkları korumaya adamış olan Elf benzeri bir grup.
Overlad gerek dış görünüşü gerekse de güçleri bakımından ilk oyundaki karakterimize oldukça benziyor. Ancak ilk oyundan daha iyi oldukları kesin olan şeyler ise, sadık hizmetkarlarımız Minionlar. Başlangıçta tek bir grup Minion'a sahipken oyunda ilerledikçe yanımızda gezinen Minionlar’ın sayısı ve türleri de artıyor. Minionlar adeta oyunun kalbi. İlk kez bir oyunda bu kadar aktif yan karakterler görüyorum. Her Minion'ın kendine ait özellikleri var. Örneğin, Yeşil ve Mavi Minionlar düşmanlarına gizlice saldırabilir veya yüzebilirler. Ya da Kahverengi Minionlar güçlü olduklarından düşmanlarınıza önden saldırmak için idealler. Siz emri verin Minionlar yapsın, bir Lord'a da bu yakışır zaten. Tüm bunların haricinde karakterimizin de kendine ait saldırıları var. İsterseniz direk elinizdeki silahla düşmanlarınızı katledin, isterseniz büyü gücünüzle onları dokunmadan öldürün, tercih size kalmış. Karakterimiz oyun boyunca sürekli bir gelişim içerisinde. Oyunda ilerledikçe Overlad'ın büyü güçleri gelişiyor ve git gide daha da güçlü silahlar kullanmaya başlıyoruz.
GERÇEK BİR MACERA
Fantastik bir dünyadan ne beklersiniz? Karlı dağlar, kızgın volkanlar, yeşil topraklar, büyülü yaratıklar, dev örümcekler, elfler... Oyunun yapımcıları fantastik bir dünyadan ne beklenebilirse onu bize sunmuşlar. Mekan tasarımlarındaki bu bolluğa karşın oyunun grafikleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyundaki ışık oyunları her ne kadar göze hoş gelse de çok detaysız olmuş. Bununla birlikte sizi takip eden onlarca Minion'un iç içe girmeleri ise tam bir görüntü kirliliği oluşturuyor. Minionlar’ı birine saldırttığınızda sizde o kalabalığın içine girerseniz, ortam tamamen birbirine karışıyor ne olduğu anlaşılmaz bir hal alıyor. Karakter çizimlerinde söz konusu olan tutarsızlığı ise oyunun fantastik dünyasına bağlıyorum. Bununla birlikte oyun, en az ilki kadar komik. Gerçekten yapımcılar komediyle, kötülüğü çok iyi harmanlamışlar, bazı ara videolar da gülme krizine girebiliyorsunuz.
Oyunun seslendirmeleri ise pek kaliteli sayılmaz. Tonlamalarda ki durgunluk zaman zaman göze batıyor, ancak diyalogların akıcılığı yerinde olmuş. Oyunun müzikleri ise oldukça canlı, genel olarak karanlık atmosferi tamamlayan, coşkulu parçalar seçilmiş. Aksiyona girdiğiniz biranda müziğin dozu artarak veya bazen arka fondaki müzik değişerek sizi olayın atmosferine daha da fazla adapte ediyor.
Oyunun sizi oldukça sıkacak yanı ise oyunda kaybolabilme ihtimalinizin olması. Her ne kadar ekrana bir mini-harita konmuş olsa da, zaman zaman oyun içerisinde kaybolabiliyorsunuz. Karakterimizin zıplama özelliğinin bulunmaması ve oyundaki görünmez duvarlarda bu durumu körüklüyor. Bazen doğrudan karşınızda bulunan bir yere geçmek için değişik yollardan dolanmak zorunda kalıyorsunuz. Görünmez duvarlar sayesinde 10 saniyelik bir yer için, 4 - 5 dakika dolaşıyorsunuz. Bunun yanında bazen doğru yolu da bulamayabiliyorsunuz ve işte o zaman oyunun sıkıcı yönüyle karşılaşıyorsunuz.
ACI SON
Overlord II fantastik RPG tutkunlarının hoşuna gideceğini düşündüğüm bir oyun. Yalnız şimdiden söyleyeyim oyunu oynarken zaman zaman sıkılabilirsiniz de, ancak bir süre sonra kendinizi oyunun fantastik dünyasına da kaptırabilirsiniz. Güzel oyunlu günler.