Usta bir katil hedeflerini
nasıl imha eder? Üstlerine mermi yağdırarak mı, yumruk yumruğa
dövüşerek mi, eline aldığı bıçağı önüne gelene savurarak mı? Hayır.
Karanlığı kullanır, sessizce bekler. Uygun anı yakaladığı anda nefesini
tutup, hedefine arkasından küçük adımlarla, sessizce yaklaşır. Ani bir
hareketle, bir eliyle düşmanın ağzını kapatırken, aynı anda diğer
elindeki bıçağı kurbanın boğazına saplar. Etkisiz hale getirdiği
kurbanın cesedini sırtlanıp karanlık bir köşeye saklar ki, diğerleri
cesedi görüp panik yapmasın.
Rockstar Games, içinde her türlü
suç unsurunu bulunduran Grand Theft Auto ile yakaladığı başarıyı; yine
böyle kan ve vahşetin had safhada olduğu Manhunt ile devam ettiriyor.
En baştan söyleyeyim bu oyunu 18 yaşından küçüklerin oynaması
kesinlikle sakıncalı. Zaten birçok ülkede yasaklanmış olan oyun, Hitman
serisine olan benzerliği ile de dikkat çekiyor. Ancak Hitman’den daha
kanlı olduğu da kesin bir gerçek.
James Earl Cash, idam mahkumu
bir katil, ertesi gün idam edileceği bir gece gözlerini açtığında
kendini Cancer şehrinde bulur. Şehir katil ve psikopatların yaşadığı
bir vahşet yeridir. Her yere yerleştirilmiş kameralar vardır. Bir ses
ona masadaki kulaklığı almasını ve söylediklerini yapmasını söyler.
Sesin sahibi Director (Yönetmen), her an Cash’i izler ve ona sürekli
komutlar verir. İdam olmaktan kurtulduğunu düşünen ancak yönetmenin
komutlarıyla bir çıkmaza sürüklenen Cash, kendini başrolünü oynadığı
inanılmaz bir vahşet filminin içinde bulur. Amacımız emirleri
dinleyerek cinayet konusunda ki uzmanlığımızı, bu gösteriye renk katmak
için kullanmak. Çeşitli silahlarla katilleri sessizce öldürmeye
çalışıyoruz. Öldürdükçe de yönetmenimiz zevkten dört köşe oluyor.
Ortalama
bir sistemle bile rahatça oynayabileceğiniz, sorunsuzca çalışan sağlam
bir grafik motoru kullanılmış. Öyle ki, en yüksek çözünürlükte bile
rahatça oynamanız mümkün ve yükleme süreleri inanılmaz kısa. Manhut,
Silent Hill’den hatırlayacağınız karıncalı bir ekran görüntüsüne sahip.
Bu sayede oyunun filmvari havasına çabucak adapte oluyorsunuz. Üstelik
sürekli karanlık ortamlarda oynandığı için yaşadığınız stres artıyor ve
bu da oyuna ayrı bir tat veriyor. Ancak belki de karanlık olduğu
içindir ama bölümlerin çoğu birbirine benziyor. Fazla uğraşmadıkları
belli. Bir ışığa baktığınızda gözünü alması gibi, parlama efektleri
unutulmamış. Karakterin poligon sayıları yüksek ve detaylı çizilmiş.
Hareketleri de oldukça yumuşak ve göze batmıyor. Ama her bölümdeki
karakterler birbirinin kopyası olarak eklenmiş. Çoğu oyunun aksine
seçtiğiniz silah birden bire ortaya çıkmıyor. Kullandığımız tüm
silahları Cash’ın üzerinde görebiliyorsunuz. Ara demolarda oyun içi
grafiklerin kullanılmasına rağmen, bir kameradan çekilmiş gibi bozuk
görüntülerle resmedildiği için harika gözüküyor. Gizlice işlediğiniz
her cinayeti bir kamera açısından görüyorsunuz. Ekrana kan sıçraması
gibi şeyler eklenmiş ve oldukça da güzel yapılmış. Ancak, bir süre
sonra sürekli aynı görüntüyle karşılaşmaktan sıkılıyorsunuz. Hatta bu
vahşet gösterileri yeterince mide bulandırıcı olduğundan kafanızı
ekrandan başka yerlere çevirmenize neden oluyor. Bir de etrafta hareket
eden pek fazla eşya olmamasına rağmen, yukarıdan asılı bir demir
çubuğuna çarptığınızda sallanıp size vurması gibi ilginç detaylar da
unutulmamış. Ancak bir merdivende öldürdüğünüz birinin vücudunun
merdivene girmesi, üst üste koyduğunuz cesetlerin bir birine geçmesi
gibi ufak hataların dışında pek bir grafik sorunu yok.
Oyunda dinamik bir müzik
sistemi var. Yani aksiyona girdiğiniz anda başlayan ya da sessizce
ilerlerken çalan müzik, yoruldukça hızlanan arka plandaki kalp atışları
vücudunuzdaki andrenalin miktarını yükseltiyor. Diğer sesler de oldukça
iyi yapılmış. Mesela düşmanlarınız bazen ıslık çalıyor, bazen de
birbirleriyle konuşup küfrediyorlar. Sessizliği ön planda olduğu oyunda
çevre sesleri çok iyi kullanılmış. Koştuğunuzda, bir bidona
çarptığınızda, hatta bazı yerlerde yürüdüğünüzde bile ses çıkartıp
yerinizi belli edebiliyorsunuz. Çoğu zaman karanlık bir köşeye saklanıp
duvara vurarak dikkatleri üstünüze çekmeye çalışıyorsunuz, bu yüzden
sesler bu oyunda çok önemli. Bunu da oyuna başarılı bir şekilde
aktarmışlar. Sesler hayat kurtardığı gibi hayatınızı söndürebiliyor da.
Oynanış
olarak sessizce yaklaş ve öldür tekniği kullanmak zorundasınız.
Karanlık alanlarda gizlenip, hedefe sessizce arkadan yaklaşmak
gerekiyor. Aksi halde yüz yüze dövüştüğünüz zamanlarda oldukça
zorlanıyorsunuz. Zaten sayıca fazla olan düşmanlarınız sizi fark ettiği
anda arkadaşlarına haber verip etrafınızı sarıyorlar. Bu açıdan yapay
zeka iyi gibi gözükse de bazen burnunuzun dibine geldikleri halde sizi
göremiyorlar. Hatta yan yana duran iki kişiden birini boğazlarken,
diğeri bir şey olmamış gibi seyredebiliyor. Her şeyi sessizce yapmak
zorunda oluşumuz oyunun zorluk seviyesini yükseltmiş. Sadece belirli
noktalarda oyunu kaydedebilme yüzünden oldukça zor bir oyun olmayı
başarıyor. Özellikle de grup halinde dolaşan düşmanlara karşı epey
uğraşmanız gerekecek. Bunlardan biri sizi gördüğü zaman, kaçarak görsel
teması kestiğiniz anda saklandığınızda kurtulmanız mümkün.
Oyunda
sağ altta küçük bir radar mevcut. Bu radarda gösterilen düşmanlar
normal zamanlarda sarı, şüphelendiklerinde turuncu ve sizi fark
ettiklerinde kırmızı ile gösteriliyor. Ayrıca oyunun zorluk seviyesi de
bu radarın açılıp kapanmasından ibaret. Karanlıkta hareketsiz bekleyen
düşmanlar ise radarda görünmüyorlar. Bazı yerlerde aniden karşınıza
çıkan düşmanlar yüreğinizi hoplatabiliyor. Kullandığımız silahlar çok
çeşitli ve sadece bir kısmını taşıyabiliyoruz. Boğma teli, cam parçası,
bıçak, beyzbol sopası, poşet gibi ilginç silahların yanında ilerledikçe
ateşli silahlarımız da oluyor. Ayrıca öldürdüğümüz insanların
cesetlerini taşıyarak etrafı temizleyebiliyorsunuz. Bir cinayet ustası
olduğumuz için kurbanları herhangi bir silahla üç farklı şekilde
öldürebiliyoruz. Bunu hedefe yaklaşıp aksiyon tuşuna basılı tutarak
yapıyoruz ve böylece birbirinden vahşi şeyler ortaya çıkıyor. Hatta bu
kadar olur dedirtecek bir şey var ki, o da kestiğiniz bir kafayı,
düşmanlarınızı şaşırtmak için kullanabilmeniz.
Oyunu klasik bir
TPS gibi oynuyoruz. Duvarların kenarından bakma, bir kutunun önüne
eğilme, birinci şahıs gözüyle bakma gibi seçenekler de mevcut. Karanlık
noktalarda Cash eğilerek gizlendiğini belli etmemeye çalışıyor. Ancak
duvara yaslanarak ilerlediğimizde kamera kitleniyor ve görüşünüz
azalıyor. Bu yüzden pek kullanışlı değil. Yine de, eğer elinizde ateşli
bir silah varsa, duvara yaslandığınızda köşeden ateş edip
saklanabilmeniz bu sorunu bir nebze azaltmış. Bu özellik sayesinde
silahlı çatışmalardan maksimum keyif alıyorsunuz. Oyunda klasik bir
hareket olan zıplama seçeneği yok. Zaten bölümlerde zıplama ile ilgili
bir şey de olmadığından pek bir sorun teşkil etmiyor.
Manhunt en
yüksek çözünürlüklerde bile sorunsuzca, akıcı bir şekilde
oynayabileceğiniz, her aksiyon meraklısını tatmin edebilecek düzeyde.
Birkaç küçük hatasını saymazsak, oldukça başarılı bir yapım. Toplam 24
bölümle sizi uzunca bir süre ekran başında tutabilecek kadar uzun.
Özellikle de içerdiği yüksek dozda şiddetle insanı yerinden hoplatıyor.
Oyunlarda adam öldürerek stres atıyorsanız, bunu en iğrenç bir şekilde
yapabileceğiniz yegane bir oyun Manhunt. Dikkat edilmesi gereken tek
nokta, küçüklerden uzak tutulması.
nasıl imha eder? Üstlerine mermi yağdırarak mı, yumruk yumruğa
dövüşerek mi, eline aldığı bıçağı önüne gelene savurarak mı? Hayır.
Karanlığı kullanır, sessizce bekler. Uygun anı yakaladığı anda nefesini
tutup, hedefine arkasından küçük adımlarla, sessizce yaklaşır. Ani bir
hareketle, bir eliyle düşmanın ağzını kapatırken, aynı anda diğer
elindeki bıçağı kurbanın boğazına saplar. Etkisiz hale getirdiği
kurbanın cesedini sırtlanıp karanlık bir köşeye saklar ki, diğerleri
cesedi görüp panik yapmasın.
Rockstar Games, içinde her türlü
suç unsurunu bulunduran Grand Theft Auto ile yakaladığı başarıyı; yine
böyle kan ve vahşetin had safhada olduğu Manhunt ile devam ettiriyor.
En baştan söyleyeyim bu oyunu 18 yaşından küçüklerin oynaması
kesinlikle sakıncalı. Zaten birçok ülkede yasaklanmış olan oyun, Hitman
serisine olan benzerliği ile de dikkat çekiyor. Ancak Hitman’den daha
kanlı olduğu da kesin bir gerçek.
James Earl Cash, idam mahkumu
bir katil, ertesi gün idam edileceği bir gece gözlerini açtığında
kendini Cancer şehrinde bulur. Şehir katil ve psikopatların yaşadığı
bir vahşet yeridir. Her yere yerleştirilmiş kameralar vardır. Bir ses
ona masadaki kulaklığı almasını ve söylediklerini yapmasını söyler.
Sesin sahibi Director (Yönetmen), her an Cash’i izler ve ona sürekli
komutlar verir. İdam olmaktan kurtulduğunu düşünen ancak yönetmenin
komutlarıyla bir çıkmaza sürüklenen Cash, kendini başrolünü oynadığı
inanılmaz bir vahşet filminin içinde bulur. Amacımız emirleri
dinleyerek cinayet konusunda ki uzmanlığımızı, bu gösteriye renk katmak
için kullanmak. Çeşitli silahlarla katilleri sessizce öldürmeye
çalışıyoruz. Öldürdükçe de yönetmenimiz zevkten dört köşe oluyor.
Ortalama
bir sistemle bile rahatça oynayabileceğiniz, sorunsuzca çalışan sağlam
bir grafik motoru kullanılmış. Öyle ki, en yüksek çözünürlükte bile
rahatça oynamanız mümkün ve yükleme süreleri inanılmaz kısa. Manhut,
Silent Hill’den hatırlayacağınız karıncalı bir ekran görüntüsüne sahip.
Bu sayede oyunun filmvari havasına çabucak adapte oluyorsunuz. Üstelik
sürekli karanlık ortamlarda oynandığı için yaşadığınız stres artıyor ve
bu da oyuna ayrı bir tat veriyor. Ancak belki de karanlık olduğu
içindir ama bölümlerin çoğu birbirine benziyor. Fazla uğraşmadıkları
belli. Bir ışığa baktığınızda gözünü alması gibi, parlama efektleri
unutulmamış. Karakterin poligon sayıları yüksek ve detaylı çizilmiş.
Hareketleri de oldukça yumuşak ve göze batmıyor. Ama her bölümdeki
karakterler birbirinin kopyası olarak eklenmiş. Çoğu oyunun aksine
seçtiğiniz silah birden bire ortaya çıkmıyor. Kullandığımız tüm
silahları Cash’ın üzerinde görebiliyorsunuz. Ara demolarda oyun içi
grafiklerin kullanılmasına rağmen, bir kameradan çekilmiş gibi bozuk
görüntülerle resmedildiği için harika gözüküyor. Gizlice işlediğiniz
her cinayeti bir kamera açısından görüyorsunuz. Ekrana kan sıçraması
gibi şeyler eklenmiş ve oldukça da güzel yapılmış. Ancak, bir süre
sonra sürekli aynı görüntüyle karşılaşmaktan sıkılıyorsunuz. Hatta bu
vahşet gösterileri yeterince mide bulandırıcı olduğundan kafanızı
ekrandan başka yerlere çevirmenize neden oluyor. Bir de etrafta hareket
eden pek fazla eşya olmamasına rağmen, yukarıdan asılı bir demir
çubuğuna çarptığınızda sallanıp size vurması gibi ilginç detaylar da
unutulmamış. Ancak bir merdivende öldürdüğünüz birinin vücudunun
merdivene girmesi, üst üste koyduğunuz cesetlerin bir birine geçmesi
gibi ufak hataların dışında pek bir grafik sorunu yok.
Oyunda dinamik bir müzik
sistemi var. Yani aksiyona girdiğiniz anda başlayan ya da sessizce
ilerlerken çalan müzik, yoruldukça hızlanan arka plandaki kalp atışları
vücudunuzdaki andrenalin miktarını yükseltiyor. Diğer sesler de oldukça
iyi yapılmış. Mesela düşmanlarınız bazen ıslık çalıyor, bazen de
birbirleriyle konuşup küfrediyorlar. Sessizliği ön planda olduğu oyunda
çevre sesleri çok iyi kullanılmış. Koştuğunuzda, bir bidona
çarptığınızda, hatta bazı yerlerde yürüdüğünüzde bile ses çıkartıp
yerinizi belli edebiliyorsunuz. Çoğu zaman karanlık bir köşeye saklanıp
duvara vurarak dikkatleri üstünüze çekmeye çalışıyorsunuz, bu yüzden
sesler bu oyunda çok önemli. Bunu da oyuna başarılı bir şekilde
aktarmışlar. Sesler hayat kurtardığı gibi hayatınızı söndürebiliyor da.
Oynanış
olarak sessizce yaklaş ve öldür tekniği kullanmak zorundasınız.
Karanlık alanlarda gizlenip, hedefe sessizce arkadan yaklaşmak
gerekiyor. Aksi halde yüz yüze dövüştüğünüz zamanlarda oldukça
zorlanıyorsunuz. Zaten sayıca fazla olan düşmanlarınız sizi fark ettiği
anda arkadaşlarına haber verip etrafınızı sarıyorlar. Bu açıdan yapay
zeka iyi gibi gözükse de bazen burnunuzun dibine geldikleri halde sizi
göremiyorlar. Hatta yan yana duran iki kişiden birini boğazlarken,
diğeri bir şey olmamış gibi seyredebiliyor. Her şeyi sessizce yapmak
zorunda oluşumuz oyunun zorluk seviyesini yükseltmiş. Sadece belirli
noktalarda oyunu kaydedebilme yüzünden oldukça zor bir oyun olmayı
başarıyor. Özellikle de grup halinde dolaşan düşmanlara karşı epey
uğraşmanız gerekecek. Bunlardan biri sizi gördüğü zaman, kaçarak görsel
teması kestiğiniz anda saklandığınızda kurtulmanız mümkün.
Oyunda
sağ altta küçük bir radar mevcut. Bu radarda gösterilen düşmanlar
normal zamanlarda sarı, şüphelendiklerinde turuncu ve sizi fark
ettiklerinde kırmızı ile gösteriliyor. Ayrıca oyunun zorluk seviyesi de
bu radarın açılıp kapanmasından ibaret. Karanlıkta hareketsiz bekleyen
düşmanlar ise radarda görünmüyorlar. Bazı yerlerde aniden karşınıza
çıkan düşmanlar yüreğinizi hoplatabiliyor. Kullandığımız silahlar çok
çeşitli ve sadece bir kısmını taşıyabiliyoruz. Boğma teli, cam parçası,
bıçak, beyzbol sopası, poşet gibi ilginç silahların yanında ilerledikçe
ateşli silahlarımız da oluyor. Ayrıca öldürdüğümüz insanların
cesetlerini taşıyarak etrafı temizleyebiliyorsunuz. Bir cinayet ustası
olduğumuz için kurbanları herhangi bir silahla üç farklı şekilde
öldürebiliyoruz. Bunu hedefe yaklaşıp aksiyon tuşuna basılı tutarak
yapıyoruz ve böylece birbirinden vahşi şeyler ortaya çıkıyor. Hatta bu
kadar olur dedirtecek bir şey var ki, o da kestiğiniz bir kafayı,
düşmanlarınızı şaşırtmak için kullanabilmeniz.
Oyunu klasik bir
TPS gibi oynuyoruz. Duvarların kenarından bakma, bir kutunun önüne
eğilme, birinci şahıs gözüyle bakma gibi seçenekler de mevcut. Karanlık
noktalarda Cash eğilerek gizlendiğini belli etmemeye çalışıyor. Ancak
duvara yaslanarak ilerlediğimizde kamera kitleniyor ve görüşünüz
azalıyor. Bu yüzden pek kullanışlı değil. Yine de, eğer elinizde ateşli
bir silah varsa, duvara yaslandığınızda köşeden ateş edip
saklanabilmeniz bu sorunu bir nebze azaltmış. Bu özellik sayesinde
silahlı çatışmalardan maksimum keyif alıyorsunuz. Oyunda klasik bir
hareket olan zıplama seçeneği yok. Zaten bölümlerde zıplama ile ilgili
bir şey de olmadığından pek bir sorun teşkil etmiyor.
Manhunt en
yüksek çözünürlüklerde bile sorunsuzca, akıcı bir şekilde
oynayabileceğiniz, her aksiyon meraklısını tatmin edebilecek düzeyde.
Birkaç küçük hatasını saymazsak, oldukça başarılı bir yapım. Toplam 24
bölümle sizi uzunca bir süre ekran başında tutabilecek kadar uzun.
Özellikle de içerdiği yüksek dozda şiddetle insanı yerinden hoplatıyor.
Oyunlarda adam öldürerek stres atıyorsanız, bunu en iğrenç bir şekilde
yapabileceğiniz yegane bir oyun Manhunt. Dikkat edilmesi gereken tek
nokta, küçüklerden uzak tutulması.