Anasayfa
Giriş yap
Mesaj Sayısı
tarafından Öncelikle Titan Quest'in yapımcılığını IronLore yapsa da Age Of Empires'ın yapımında da emeği geçmiş Brian Sullivan'ın da içinde bulunduğu ekibin geliştirdiği bir oyun olduğunu hatırlatayım. Aslında teknik olarak Titan Quest'i yere inmiş bir Oblivion gibi de düşünebilirsiniz. Nedense oyun bana ilk bakışta bu izlenimi verdi. Titan Quest'in ilk videolarını izlediğimde ne kadar sabırsızlandığımı anlatamam. Görsel olarak tavan yapmış bir Aksiyon/RYO duruyordu karşımda. Her daim merak uyandırmış Yunan kültüründen başlayıp Mısır, Çin ve Babil'de son bulacaktı. Benim için oyunun Mısır'da da geçecek olması bile oyuna olumlu yaklaşmam için fazlası ile yeterliydi. Öyle ki yakın zamanda çıkan oyunun demosunu da hemen çekmiştim. Ama ilginç olacaktır ki tam anlamıyla bir oyunun demosu bana o kadar hoş ve eğlenceli gelmişti ki hevesimi almamak için tam sürümünü beklemeye karar verdim. Beklenen gün gelmiş ve oyunuma kavuşmuştum ve hemen yükledim. Ne mi oldu?
Mitolojik aksiyon!
Oyun sunum olarak Age of Empires'ın sevilen strateji oyunu Mythology'nin açılış videosunu hatırlatacak bir jenerik ile başlıyor. Ya da en azından ben böyle düşünüyorum. Titanlar ve onların öncesindeki tanrılar arasında bir mücadele başlar. Sonsuzluk hapishanesinden kaçan eski tanrılar tüm dünyayı kaosa sürüklemeye kararlıdırlar. Mücadelenin kahramanlık kısmını ve Spartan ordularından general Leonidas�ı oynayacağınız bir senaryonun baş kahramanı olarak kötülerle savaşınız da böylece başlar. Spartan orduları ile beraber Yunanistan'dan başlayıp Mısır'da piramitlere ulaşacaksınız. Daha sonra Babil asma bahçelerinde varıp Çin surlarına dayanıp sona ulaşacaksınız. Oyun, yapımcıların da belirttiği gibi, sürekli aksiyon içinde olduğunuz ve yaratıklarla mücadele ettiğiniz epik bir serüven. Bu aksiyonun eğer öyle hemen biteceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Oyunun sadece Yunan bölümünü oynamanız tam 10-12 saatinizi alıyor. Oyun, 40 saat gibi uzun bir oynama süresi vaat ediyor. Bu son çıkan oyunların 5-6 saatte bittiğini düşündüğünüzde biz oyuncuları da sevindirmiyor değil. Bu konuda Oblivion'ı ayrı tutuyorum kendini aşmış bir oyun olarak.Görev için yaşamak!
Oyun boyunca ana ve yan görevleriniz olacak. Ana görevler Main Quest ekranında genelde sizden istenen bölgelerdeki karışıklıkların giderilmesi ve bölüm sonlarındaki bossların temizlenmesi gibi görevlerde oluşacak. Yan görevler ise ana görevleri yaparken gideceğiniz şehir ve küçük yerleşim yerlerindeki insanların ve askerlerin sizden istediği ufak görevlerden oluşuyor. Bunlar genelde sizden erzak ve eşyalarını güvenlik altına almanızı isteyen NPC'lerin verdiği görevlerden oluşuyor. Tahılları yağmalanmakta olan bir çiftçiyi kurtarıyorsunuz; ya da yine yaratıklar tarafından çiftliğine el konulmuş bir mekanı temizliyorsunuz. Yazının başında da dediğim gibi oyunumuz Oblivion'un yere inmiş hali gibi.
Hack'n Slash
Her Hack'n Slash'te olduğu gibi tüm bu görevler esnasında bolca yaratık çeşitleri ile mücadele edeceksiniz. Tabi savaşınız sizin gibi bir generali karşılıksız bırakmayacak. Seviye atlama olayı tamamen sizin ne kadar fazla aksiyona girdiğinize bağlı. Olabildiğince yaratık öldürmek çabuk seviye atlamanızı sağlayacak. Bir sonraki seviye için ne kadar zamanınız kaldığını oyunun altında beliren yeşil barın dolmasından anlayabilirsiniz. Tüm Hack'n Slash oyunlarında olduğu gibi Titan Quest'te de bölüm aralarında kaydedip çıktıktan sonra eğer bölümü tamamlamadı iseniz, öldürdüğünüz yaratıklar tekrar karşınıza çıkıyor. Bu da daha çabuk seviye atlamanızı sağlıyor. Ama oyun içinde öldüğünüzde küçük havuzların başında tekrar diriliyorsunuz. Bu havuzlar(save point) öldüğünüzde en son nerde aktif etti iseniz oradan uyanmanızı sağlıyor. Tanrıların nimetlerinden faydalanmak diye buna denir. Ama oyundan çıkıp girdiğinizdeki gibi yaratıklar tekrar dirilmiyor. Öldürdüklerinizin üstünden devam ediyorsunuz ki bu gerçekten iyi düşünülmüş bir ayrıntı. Oyun içinde öldürdüğünüz yaratıklarla tekrar karşılaşmak hoş olmazdı ama tekrar oyuna girdiğinizde karşınızda olmaları sizi çok fazla rahatsız etmeyecektir.
Yine oyunda bölümler arasında portal açabileceğiniz merkezler var. Bu merkezler arasında kolayca geçiş yapabiliyorsunuz. Yine bu merkezi portalllardan uzakta iseniz, en yakın şehir merkezindeki portala ya da dilediğinize ışınlanabilme yeteneğiniz var. Bu, oyun barındaki orta kısımda yer alan küçük yüzük şeklindeki halkalara tıklamanız ile gerçekleşiyor. İşin en güzel yanı ise bu, envanter dolduğunda çok kıymetli eşyaları atamayacağınız için en yakın satıcıya satıp geri dönmenize olanak sağlıyor. Böylelikle karşınıza çıkan daha güçlü bir yaratığı hem daha güçlü silahlar hem de tam enerji enerji ile karşılamanıza olanak sağlıyor. Ayrıca bu küçük portalların en güzel yanı şu ki; enerji alacak ya da etrafınızdaki yaratıklarla baş edemeyecek durumda hissettiğinizde kendinizi medeniyetin kucağına atmanıza olanak sağlıyor. Böylelikle sıcak bir tarhana çorbası içip bomba gibi karşılarına çıkabileceksiniz.
Level Up!
Daha önce söylediğim gibi seviye atlamanız tamamen girdiğiniz aksiyona bağlı. Kısa yoldan gidip yaratıklar ile haşır neşir olmaz iseniz -ki bu genelde pek olmuyor- seviye atlamanız daha yavaş olacaktır. Atladığınız seviyelere bağlı olarak seçmeniz gereken ustalık alanları var. Bu sayede yapacağınız büyü yeteneğinizi de seçmiş oluyorsunuz. Seçmiş olduğunuz bu sınıflara göre diğerlerine nazaran bu alanda ustalaşmış oluyorsunuz. Sekiz ana
Defans (Defence Mastery): Şayet bu yeteneği seçerseniz, kendinizi ve arkadaşlarınızı korumanız daha kolay olacaktır.
Yeryüzü (Earth Mastery): Bu yetenek sayesinde ise ateş ve yeryüzü elementlerini çağırabilir ve düşmanlar üstünde etki kurabilirsiniz.
Avcılık (Hunting Mastery): Bu yetenek ile de avcılık kabiliyetinizi daha çabuk geliştirerek etraf ile daha çabuk etkileşime girebilir ve hayvanları daha çabuk alt edebilirsiniz.
Doğa (Nature Mastery): Bu sayede kendinizi ve arkadaşlarınızı daha çabuk iyileştirebileceğiniz gibi kurtlar ve su perisini çağırarak da daha aktif bir savunma yapabilirsiniz.
Kurnazlık (Rogue Mastery): Kurnazlığınız sayesinde ölümcül tuzaklar hazırlayabilir ve zehirleri daha etkili kullanabilirsiniz.
Büyücü (Spirit Mastery): Bu sayede düşman alanlarına daha rahat fark edilmeden girebilir ve büyücülük yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz.
Fırtına (Storm Mastery): Yıldırımlar yağdırabilir ve buz şimşekleri ile düşmanı bertaraf edebilirsiniz.
Savaşçı (Warfare Mastery): Savaşçı kişiliğinizi geliştirebileceğiniz gibi özel silahlarınız ve düşmanı sarsan ses dalgaları ile etkisiz hale getirebilirsiniz.
Yine bu yetenekler de kendi içinde kahraman, haydut, büyü bozmak ve sürekli emir vermek gibi küçük alt kategoriler de bulunduruyor. Atladığınız seviyeye bağlı olarak da artırdığınız yeteneklerin kullanımı değişiklik gösterebiliyor. Mesela 4. seviyede avcı iseniz etraftaki hayvanları aktif olarak avlamanız, savaşçılığınıza bağlı iken; 10. seviyede sahip olacağınız kanca ile pasif olarak onları daha rahat avlayabileceksiniz. Seçeceğiniz alana göre bu verdiğim örnek gibi yüzlerce yetenek içinde kendinizi geliştirebileceksiniz. Oyunda 1500'ün üzerinde ekipman ve item yer alıyor. Etrafta bulacağınız sandıklar ile bunlara ulaşabileceğiniz gibi savaştığınız yaratık ve Boss'ların üzerlerinden düşmesi ile de sahip olabiliyorsunuz. Bazı item ve ekipmanlar eğer kullanamayacağınız bir seviye üzerinde ise o seviyeye gelmeden bunları kullanamıyorsunuz. Bu durumda yapılacak en mantıklı şey onları satmak ve kendi levelinize uygun item ve ekipmanlar satın almak olacaktır. Oyunda yine 85'in üzerinde Boss ve yaratık yer alıyor. Bunların tasarımı ve çeşitliliği oyunun oynanabilirliğini fazlası ile artırıyor. Bu da oyundan kolayca çıkmak istememenize neden oluyor. Oyun açısından, çabuk sıkılan oyuncular için bunun güzel bir durum olduğu ortada. Oyunun başındaki Boss'lar sizi fazla zorlamayacakken ilerleyen bölümlerde karşılaşacaklarınız sizi bir hayli zorlayacaktır. Eğer bu Boss'lardan seviye olarak bayağı bir altta iseniz etrafta bir süre kendinizi geliştirerek seviye atlamanız onları yenmeniz için daha mantıklı olacaktır.
Yeni bir başlangıç
Titan Quest daha önceden bu tarz oyunlar oynamamış ama hep oynamak isteyen oyuncular ve türe soğuk bakmışlar için harika bir başlangıç olabilir. Titan Quest'in şimdiye kadar görmüş olduğunuz tüm oyunlardan daha kolay bir arayüze sahip olması her oyuncuyu cezbedecektir. Hack'n Slash tarzındaki oyunların zor ve kafa karıştırıcı olduğu ön yargısı da belki böylelikle aşılmış olur ve türün klasiklerine göz atmanız için sizi çekebilir. Herhangi bir strateji oyunu oynamış bir oyuncu, kolaylıkla aradığı her şeye ulaşacaktır. Oyun alt barının sağ tarafı envanter, görev, yetenek gibi sürekli kontrol edebileceğiniz menülerden oluşuyor. Her birinin kendine özgü simgeleri var. Sol tarafını ise aldığınız enerji ve büyü yetenekleriniz oluşturuyor. Kullanmak veya aktif etmek için bir kere tıklamanız yeterli. Bu yönden Titan Quest, strateji oyunu severler ve bu türe sıcak bakan oyuncular için iyi bir seçim olmasıyla beraber türlerinden de bir adım önde başlıyor. Oyunun uzun bir oynanım süresine sahip olması da kısa oyunları sevmeyen oyuncular için ayrı bir artı olarak değerlendirilebilir.
En güzel grafikli Hack�n Slash
'Bu zamana kadar oynadığınız en güzel grafiklere sahip Hack'n Slash oyunu hangisidir?' diye sorsalar kuşkusuz vereceğim yanıt Titan Quest olurdu. Oyun muazzam derecede, fotoğraf kalitesinde grafiklere sahip. Sinematik bir havası var; bazen etrafı seyrettiğiniz gibi çimler ve otların arasında dolaşıp nasıl sağa sola savrulduklarını seyrediyorsunuz. Karakter ve yaratık animasyonları da son derece başarılı. Türündeki kuşkusuz en güzel efektlere sahip oyun da yine Titan Quest olacaktır. Oyundaki en büyük güzelliklerden bir tanesi ise gece ve gündüz etkileşimi. Oyun esnasında bu etkileşim o kadar güzel harmanlanmış ki, gerçekten görülmeye değer. Atmosfer sesleri de bu duruma fazlası ile ayak uydurarak gerçekten zaman diliminin değiştiğini sadece görsel olarak değil, işitsel olarak da sizlere hissettiriyor. Yine kullandığınız büyü ve itemlerin grafiksel etkileri de son derece başarılı. Diyeceğim odur ki eğer güçlü bir Shader Model 3 destekli bir ekran kartınız var ise oyunun görsel tüm nimetlerinden faydalanabilirsiniz. Oyun için size tavsiye edilen ekran kartı serisinin 128 MB 6800 ve x800 kartlardan başladığını da belirteyim. Yine tavsiye edilen işlemci 3.0 GHz ve 1 GB da sistem belleği.
Peki Titan Quest türün gurusu olan bir Diablo fanının gözünden neye benziyor? Değerli yazarlarımızdan Erman Akıllı düşüncelerini bizimle paylaşıyor:
Oyunda öldürdüğünüz her yaratığın eşyalarını yağmalayabiliyoruz ancak bazen 30. seviye bir yaratıktan 5. seviye bir eşyanın düşmesi insanı sinir krizine sokabiliyor. Oyunda mor (artifact), sarı (unique) ve mavi (rare) eşyalar mevcut. Tabi bu türde muazzam eşyalardan oluşan setleri toparlamak da sizlerin Titan Quest başında geçireceğiniz saatlere bağlı. Bu setler de karakterimize çeşitli büyülü özellikler katıyor. Oyunda yere düşen eşyaları "alt" tuşuyla görebiliyoruz ancak bu özellik sadece envanterimizden iyi olan eşyaları göstermekte. Geri kalan eşyaları faremizin imleciyle tespit etmemiz gerekiyor ya da tüm eşyarı görebilmek için "z" tuşunu kullanabilirsiniz.
Ayrıca oyunda ne yazık ki "rastgele eşya düşme" sistemi yok. Eğer bir kılıç X yaratığından çıkıyorsa yine aynı yaratığı keserek o kılıcı elde etmeniz mümkün. Haliyle haritalar da sürekli olarak aynı. Öyle ki Diablo'dan alışık olduğumuz her seferinde farklı harita kombinasyonları ne yazık ki Titan Quest'de yer almıyor.
Karakter gelişim ağacı ve oyun içi görünüm anti-aliasing ve gelişmiş grafikler dışında Diablo ile benzerlik içermekte. İzometrik açıdan gördüğümüz oyuna faremizin tekerleği ile zoom yapabiliyoruz.
Titan Quest'in tek kişilik kısmı bizlere 40 saat üstü oynama süresi vaat etmekte. Çoklu oyuncu ve online desteği de bulunan Titan Quest'te yer alan mod araçlarıyla da harita ve tek kişilik senaryolar oluşturabileceğiz. Bu yönüyle oyun sürekli gelişime açık görünüyor.
SS Ler :
