Dost, düşman, uzak, yakın bir araya geldiler; birbirlerinin güçlerini, akıl ve marifetlerini ölçmek için geniş savaş meydanlarında buluştular. Hakanlar ve askerleri, ustalar ve başıbozuklar, hepsi de kadere meydan okumaya geldi. Gelmiş geçmiş en büyük savaşçı, yiğitler yiğidi olarak anılmak için bu yola baş koydular.
Alacakaranlık çöktü ve ilk ay çıktı. Muzaffer olmak için girişilen bu dehşetli savaş her yeri kana boyamıştı. Kanla gebe bırakılan toprak, doğumun şafağında yani kavimler dünyaya getirdi.
Muhteşem Ejder Kavmir Doğu’dan geldi.
Onlar Ağır ve Hafif kılıç ile Güç toplarının Ustalarıydı. Bu çetin savaşçılar İç Güç’lerini de ölümcül bir şaşmazlıkla kullanabiliyorlardı. Gururlu ve sadakatli Ejderler teslim olmaktansa ölene dek mücadele etmeyi yeğlerler. Hakanları Oda-Han OnikiGöklerin kudretine tanık olmuş çok az kişiden biriydi ve Usta Çağ-Han’ın eski bir öğrencisi olarak yaşadı ve öyküyü anlattı Azametli Yılan Kavmi Kuzeyin donmuş tundralarından geldi. Set-Han’ın yani nam-ı diğer Gölgesiz’in idaresi altında eşsiz silahları ve savaş sanatlarındaki ustalıklarıyla belirdiler. Bu dişli savaşçılar ses dalgaları üzerinde hakimiyet kurarak kurbanlarına hissettirmeden onları uzaktan yok etmenin yollarını keşfetmişlerdi.
Azgın Pars Kavmi Batının dağlarından geldi. Bu güçlü savaşçılar da acı kuvvetlerine güveniyorlardı. Yılan Kavmi’nin aksine onların asıl üstünlükleri bilek gücüydü. Devasa kılıç ve mızlakları tek elleriyle kavrayarak yalnız başlarına birçok askere bedeldiler. İşte bu yüzden birçok güçlü savaşçı Rua-Han’a meydan okuma gafletini gösterdiği için bugün toprak oldu.
Bu kavimler büyüdükçe adı bilinmez bir sis de kuvvetlenip durdu.
Kısa sürede ön saflar çöktü ve Gök Kavmin’in Hakanı Kara-Han’ın iradesindeki canavarlar içeri girdi. Bu canavarların ölümcül kudreti tüm insanların varlığını tehdit ediyordu. Onlara sadece en tecrübeli savaşçılar meydan okuyabilirdi. Ne var ki bu yolun sonundaki mükafat işin tehlikesinden daha büyüktü. Sonunda her kavimden maharetini ispatlamış savaşçılar öne çıktı.
Ve bir kez daha beklemeye koyuldular. Acaba uzun yıllar once verilmiş bir sözü kim yerine getirecekti…
Bir yıl once tanıştıkları bir yabancı mı?
Alacakaranlık çöktü ve ilk ay çıktı. Muzaffer olmak için girişilen bu dehşetli savaş her yeri kana boyamıştı. Kanla gebe bırakılan toprak, doğumun şafağında yani kavimler dünyaya getirdi.
Muhteşem Ejder Kavmir Doğu’dan geldi.
Onlar Ağır ve Hafif kılıç ile Güç toplarının Ustalarıydı. Bu çetin savaşçılar İç Güç’lerini de ölümcül bir şaşmazlıkla kullanabiliyorlardı. Gururlu ve sadakatli Ejderler teslim olmaktansa ölene dek mücadele etmeyi yeğlerler. Hakanları Oda-Han OnikiGöklerin kudretine tanık olmuş çok az kişiden biriydi ve Usta Çağ-Han’ın eski bir öğrencisi olarak yaşadı ve öyküyü anlattı Azametli Yılan Kavmi Kuzeyin donmuş tundralarından geldi. Set-Han’ın yani nam-ı diğer Gölgesiz’in idaresi altında eşsiz silahları ve savaş sanatlarındaki ustalıklarıyla belirdiler. Bu dişli savaşçılar ses dalgaları üzerinde hakimiyet kurarak kurbanlarına hissettirmeden onları uzaktan yok etmenin yollarını keşfetmişlerdi.
Azgın Pars Kavmi Batının dağlarından geldi. Bu güçlü savaşçılar da acı kuvvetlerine güveniyorlardı. Yılan Kavmi’nin aksine onların asıl üstünlükleri bilek gücüydü. Devasa kılıç ve mızlakları tek elleriyle kavrayarak yalnız başlarına birçok askere bedeldiler. İşte bu yüzden birçok güçlü savaşçı Rua-Han’a meydan okuma gafletini gösterdiği için bugün toprak oldu.
Bu kavimler büyüdükçe adı bilinmez bir sis de kuvvetlenip durdu.
Kısa sürede ön saflar çöktü ve Gök Kavmin’in Hakanı Kara-Han’ın iradesindeki canavarlar içeri girdi. Bu canavarların ölümcül kudreti tüm insanların varlığını tehdit ediyordu. Onlara sadece en tecrübeli savaşçılar meydan okuyabilirdi. Ne var ki bu yolun sonundaki mükafat işin tehlikesinden daha büyüktü. Sonunda her kavimden maharetini ispatlamış savaşçılar öne çıktı.
Ve bir kez daha beklemeye koyuldular. Acaba uzun yıllar once verilmiş bir sözü kim yerine getirecekti…
Bir yıl once tanıştıkları bir yabancı mı?