Yükseliş cemiyetinin sonu, Teşkilat'ın kuruluşu ve Klanlar devri
(1980-1990)
80'lere girilmesi ile birlikte Eminönü'nün yorgun ve tekdüze
yaşamında, trajik bir olay daha vuku buldu
1981
yılında, Aydemir Bey'in eşi Münevver Hanım, alerjik bir hastalık sonucunda kısa
sürede bitkin düştü ve vefat etti Münevver
Hanım'ın vefatı bütün Eminönü'nde büyük üzüntü ile karşılandı Kendisi
Yükseliş Cemiyeti içerisinde bir çok önemli vazife üstlenmiş, ancak hiç bir
zaman ön plana çıkmak istememişti Cenazesinde,
bütün İstanbul halkı bulundu
Bu olayın en
büyük sonuçlarından biri Aydemir Bey'in, yıl sonunda Yükseliş Cemiyet'i
başkanlığı görevinden ayrılması idi
"Aydemir, meteorun ilk zamanlarındaki yıkım ve kıyımdan çok
etkilenmişti
Bana
söylediğine göre kendisine bir söz vermiş, çok sevdiği eşi Münevver Hanım’ı,
meteor ve onun getirdiği iğrençliklere teslim etmeyeceğine dairO Münevver
Hanım’ın olabildiğince normal bir yaşam sürüp, yaşama vedasının da normal
nedenlerden olmasını istiyordu Hastalık
başlangıcından itibaren, hemen her günü onların evinde geçirdim Aydemir,
Münevver Hanım'ın yanında çok az ayrıldı
B
ir bahar
sabahı ölüm Münevver Hanımı aramızdan ayırdığında, belki de Aydemir Bey'in tek
tesellisi, onu sevdikleriyle beraber, uğurlamış olmaktı Sonrasında Aydemir Bey Yükseliş Cemiyet'indeki yarım kalan işlerini
bir bir tamamladı ve yöneticilik ve hatta üyelik dahil her şeyden elini eteğini
çekti Çocukları
Sevgi ve Oktay ile beraber sakin bir yaşam sürdü
Nihat Bey ile söyleşi
Ekim 1989
Aydemir Bey'in ayrılışı sonrasında Yükseliş Cemiyeti başkanlığına Ziya
Bey geçti
Ancak Yükseliş
Cemiyeti, 14 Nisan olaylarından sonra eski heyecanını kaybetmiştiCemiyet genel
olarak büyük atılımlar yapmaktan çok, yapılması gereken işleri yapan bir devlet
kurumu niteliği kazanmıştı
1983 yılında
Cemiyet Yönetim Kurulu’nun desteği ve Şehir Meclisinin kararı ile Yükseliş
Cemiyeti kapatıldı ve yerine Yükseliş Cemiyeti'nin son yıllarda kazandığı
kimliğin bir devamı niteliğinde olan, ancak tarafsızlık politikasını benimsemiş
"Teşkilat" kuruldu
Ziya Bey,
meclis tarafından Teşkilat başkanlığına önerildiyse de, o bu görevi kabul etmedi
ve Agah Bey, 1983 yılında Teşkilat'ın başkanı seçildi
1983 yılının yaz ayında Gediz Bey, Yavuz Binbaşı ve
yandaşları, Eminönü'nde o zamana kadarki en güçlü oluşumu, büyük bir nefret
üzerine temellendirdiler
Lodos Klanı,
sayıları birkaç yüze varan tecrübeli savaşçı, büyücü ve şifacı tarafından
kuruldu
Klan, meclis
ve teşkilat tarafından tedirginlikle karşılansa da, yaratıkları yok etmek
üzerine kurdukları stratejileri, Eminönü'nün menfaatleri ile çelişmiyordu Aslında bu
tedirginliğin en büyük nedeni, klanın yaptığı propagandaların tamamının öfke ve
kudret üzerine yönlendirilmiş olması idiLodos Klanı'na
göre mahluklar bu dünya üzerinden temizlenmeleri gereken hastalıklardı
1984
yılında, İstanbul'un çeşitli bölgelerinden gelen bir takım kanunsuz insan
çetelerinin Meteor tarafında kendilerine bir kurtarılmış bölge yarattıkları
tespit edildi ise de buna olumlu yaklaşıldı
Agah
Bey, bu kanunsuz grupların, Teşkilat ile aralarında bir çatışma çıkmaması
amacıyla liderleri ile görüşmeler yaptıVe bazı
anlaşmalar yapıldı
1984
yılında Handan Hanım öncülüğünde bir araya gelen eski Arzın Çocukları gazetesi
ekibi, var olan yaratık karşıtı sert politikalara karşı durmak amacıyla Arzın
Çocukları birliğini kurdular ve eski gazete yandaşlarını da yanlarında
topladılar
Birlik, dünya
üzerinde var olması muhtemel uzlaşılabilir yaratıkları saptamak amacıyla bir
keşif komitesi kurdu
Bu komite,
silahlı savaşçı, büyücü ve şifacılardan oluşuyor ve meteor bölgesinin bütün
tehlikelerine karşın, iletişim kurulabilecek mahlukları arıyorlardı
1986
yılında meteor bölgesinde maden çıkartmak amacıyla kazı yapan Arzın Çocukları
keşif grubundan bir ekip, büyük bir mekanın girişi olduğu düşünülen bir yer
keşfetti
Arzın
çocukları bu yeni mekanı uzun bir süre gizli olarak araştırdı
Adem Bey
önderliğindeki küçük keşif ekipleri bu büyük girişin toprak altında kalmış
kısımlarını ortaya çıkartmak için aylarca kazma salladılar
Ardından giriş kısmı şaşırtıcı derecede sağlam kalmış büyük bir hole
doğru açıldı
Burası
prizmatik şekillerin hakim olduğu, değişik bir medeniyete ait olduğu izlenimini
veren bir mekandı
Arzın
Çocukları bu büyük holü araştırmaya başlarken, onları takibe almış bir Lodos
ajanı, bu faaliyetleri Lodos Klanı’na bildirdi
Araştırma günlerinden birinde bölge Binbaşı Yavuz önderliğindeki Lodos Klanı
mensupları tarafından basıldı
Bundan sonrası
sadece söylentilerden ibaret
Her iki klan
mensupları arasında her ne geçtiyse de, bunun şahidi kalmadı
Tek bilinen bu iki grubun arasında çatışma çıktığı (ki bunu orada
araştırma yapan bağımsız teşkilat yetkililerinin incelemelerinden anlıyoruz),
Binbaşı Yavuz ve Adem Bey dahil bütün herkesin öldüğü
Çatışma sebebinin muamması bir yana, en büyük gariplik , arada başka
bazı silahlara dair izlerin de bulunduğu
Ne Lodos'ta,
ne de Arzın çocuklarında bulunmayan bazı silahlar
Tabii bu olaylar iki taraf arasında farklı yorumlandı
Güneşin
öncüleri lideri Gediz bey, Binbaşı Yavuz'un kaybından dolayı çok öfkelenerek,
Arzın Çocuklarını gizli işler çevirmek ve yaratıklarla birlik olmakla suçlarken,
Arzın Çocukları lideri Handan Hanım ise, Lodos'un, Arz'ın keşif ekibine
saldırdığını, o zamana kadar hiç bir olayın vuku bulmadığı o yerde bilinçli
katliam yapmakla suçladı
Teşkilat, olayların büyümesini engellemeye çalıştıysa da, artık bazı
şeyler geri dönülemeyecek noktalara geldi
Şehrin içinde
olmasa da Lodos ve Arz klanları arasında Meteor bölgesinde çatışmalar çıkmaya
başladı
1987
yılının başlarında Eminönü Şehir Meclisi ile, menşei tam olarak bilinmeyen,
meteorlu tüccarlar arasında ticari bağlar gelişti
İstanbul'un işgal altındaki çeşitli bölgelerine gizli olarak girebilen
bu yeraltı oluşumu, inişli çıkışlı fiyatları ve bazı neredeyse bulunmaz malları
temin etmesiyle, Eminönü için dahi cazip bir pazar olmuştu
Bu tüccarların içerisinde fare adamların, hatta köle olarak cinlerin
de çalıştırılması, Eminönü'nde oldukça merakla karşılandı
Oluşumun başındaki Mebrure hanım, oldukça enteresan bir kişilikti
Geçmişi ile
ilgili çok az bilgi bulunan, sert yüz hatlarına sahip bu enteresan kadın, ticari
ve politika yeteneği ve yaptığı yerinde manevralar ile, mahluklar dışındaki zeki
varlıkların ilgi odağı olmuştu
1987-88 yılları, çoğunluğu meteor bölgesinde olmak üzere, klanlar arası
çatışmalar ile geçti
Bu
çatışmalarda her iki klan da büyük kayıplar verdiler
Klan liderlerinden, en basit klan üyesine kadar bütün klan üyeleri
silahlı idi artık
Arz lideri
Handan Hanım, 70'lerde başladığı büyü çalışmalarını iyiden iyiye
geliştirmişti
Lodos klanında
ise, Gediz bey bizzat talimlere katılıyordu
Herkesle beraber gösterdiği bu direnç, üyelerin Lodos'a daha da bağlanmalarına
neden oluyordu
1989
yılında, klanlardaki görev dağılımları iyice belirginleşmişti
Belki de
benzer çevresel şartlardan ötürü, benzer bir görev dağılımı göze çarpmaktaydı
iki klan arasında
Klanların da
kendi içlerinde meclisleri vardı ve oylamayla, çeşitli önemli mevkilere gelmek
üzere, kendini kanıtlamış üyeler arasından seçimler yaptılar
Lodos'ta bu mevkilerden biri klan demircisi idi ve Lodos klan
demircisi Cevdet usta, 1989'da o zamana kadar yapılmış en değerli silahı ki bu
bir balyozdu, Lodos baş savaşçısı, Binbaşı Yavuz'un adamlarından, Üsteğmen Nazım
için dövdü
1989-91
yıların arasında, bu balyoz'la kazandığı başarıların ardından, Üsteğmen Nazım'ın
adı, Balyoz Nazım olarak anılır oldu
(1980-1990)
80'lere girilmesi ile birlikte Eminönü'nün yorgun ve tekdüze
yaşamında, trajik bir olay daha vuku buldu
1981
yılında, Aydemir Bey'in eşi Münevver Hanım, alerjik bir hastalık sonucunda kısa
sürede bitkin düştü ve vefat etti Münevver
Hanım'ın vefatı bütün Eminönü'nde büyük üzüntü ile karşılandı Kendisi
Yükseliş Cemiyeti içerisinde bir çok önemli vazife üstlenmiş, ancak hiç bir
zaman ön plana çıkmak istememişti Cenazesinde,
bütün İstanbul halkı bulundu
Bu olayın en
büyük sonuçlarından biri Aydemir Bey'in, yıl sonunda Yükseliş Cemiyet'i
başkanlığı görevinden ayrılması idi
"Aydemir, meteorun ilk zamanlarındaki yıkım ve kıyımdan çok
etkilenmişti
Bana
söylediğine göre kendisine bir söz vermiş, çok sevdiği eşi Münevver Hanım’ı,
meteor ve onun getirdiği iğrençliklere teslim etmeyeceğine dairO Münevver
Hanım’ın olabildiğince normal bir yaşam sürüp, yaşama vedasının da normal
nedenlerden olmasını istiyordu Hastalık
başlangıcından itibaren, hemen her günü onların evinde geçirdim Aydemir,
Münevver Hanım'ın yanında çok az ayrıldı
B
ir bahar
sabahı ölüm Münevver Hanımı aramızdan ayırdığında, belki de Aydemir Bey'in tek
tesellisi, onu sevdikleriyle beraber, uğurlamış olmaktı Sonrasında Aydemir Bey Yükseliş Cemiyet'indeki yarım kalan işlerini
bir bir tamamladı ve yöneticilik ve hatta üyelik dahil her şeyden elini eteğini
çekti Çocukları
Sevgi ve Oktay ile beraber sakin bir yaşam sürdü
Nihat Bey ile söyleşi
Ekim 1989
Aydemir Bey'in ayrılışı sonrasında Yükseliş Cemiyeti başkanlığına Ziya
Bey geçti
Ancak Yükseliş
Cemiyeti, 14 Nisan olaylarından sonra eski heyecanını kaybetmiştiCemiyet genel
olarak büyük atılımlar yapmaktan çok, yapılması gereken işleri yapan bir devlet
kurumu niteliği kazanmıştı
1983 yılında
Cemiyet Yönetim Kurulu’nun desteği ve Şehir Meclisinin kararı ile Yükseliş
Cemiyeti kapatıldı ve yerine Yükseliş Cemiyeti'nin son yıllarda kazandığı
kimliğin bir devamı niteliğinde olan, ancak tarafsızlık politikasını benimsemiş
"Teşkilat" kuruldu
Ziya Bey,
meclis tarafından Teşkilat başkanlığına önerildiyse de, o bu görevi kabul etmedi
ve Agah Bey, 1983 yılında Teşkilat'ın başkanı seçildi
1983 yılının yaz ayında Gediz Bey, Yavuz Binbaşı ve
yandaşları, Eminönü'nde o zamana kadarki en güçlü oluşumu, büyük bir nefret
üzerine temellendirdiler
Lodos Klanı,
sayıları birkaç yüze varan tecrübeli savaşçı, büyücü ve şifacı tarafından
kuruldu
Klan, meclis
ve teşkilat tarafından tedirginlikle karşılansa da, yaratıkları yok etmek
üzerine kurdukları stratejileri, Eminönü'nün menfaatleri ile çelişmiyordu Aslında bu
tedirginliğin en büyük nedeni, klanın yaptığı propagandaların tamamının öfke ve
kudret üzerine yönlendirilmiş olması idiLodos Klanı'na
göre mahluklar bu dünya üzerinden temizlenmeleri gereken hastalıklardı
1984
yılında, İstanbul'un çeşitli bölgelerinden gelen bir takım kanunsuz insan
çetelerinin Meteor tarafında kendilerine bir kurtarılmış bölge yarattıkları
tespit edildi ise de buna olumlu yaklaşıldı
Agah
Bey, bu kanunsuz grupların, Teşkilat ile aralarında bir çatışma çıkmaması
amacıyla liderleri ile görüşmeler yaptıVe bazı
anlaşmalar yapıldı
1984
yılında Handan Hanım öncülüğünde bir araya gelen eski Arzın Çocukları gazetesi
ekibi, var olan yaratık karşıtı sert politikalara karşı durmak amacıyla Arzın
Çocukları birliğini kurdular ve eski gazete yandaşlarını da yanlarında
topladılar
Birlik, dünya
üzerinde var olması muhtemel uzlaşılabilir yaratıkları saptamak amacıyla bir
keşif komitesi kurdu
Bu komite,
silahlı savaşçı, büyücü ve şifacılardan oluşuyor ve meteor bölgesinin bütün
tehlikelerine karşın, iletişim kurulabilecek mahlukları arıyorlardı
1986
yılında meteor bölgesinde maden çıkartmak amacıyla kazı yapan Arzın Çocukları
keşif grubundan bir ekip, büyük bir mekanın girişi olduğu düşünülen bir yer
keşfetti
Arzın
çocukları bu yeni mekanı uzun bir süre gizli olarak araştırdı
Adem Bey
önderliğindeki küçük keşif ekipleri bu büyük girişin toprak altında kalmış
kısımlarını ortaya çıkartmak için aylarca kazma salladılar
Ardından giriş kısmı şaşırtıcı derecede sağlam kalmış büyük bir hole
doğru açıldı
Burası
prizmatik şekillerin hakim olduğu, değişik bir medeniyete ait olduğu izlenimini
veren bir mekandı
Arzın
Çocukları bu büyük holü araştırmaya başlarken, onları takibe almış bir Lodos
ajanı, bu faaliyetleri Lodos Klanı’na bildirdi
Araştırma günlerinden birinde bölge Binbaşı Yavuz önderliğindeki Lodos Klanı
mensupları tarafından basıldı
Bundan sonrası
sadece söylentilerden ibaret
Her iki klan
mensupları arasında her ne geçtiyse de, bunun şahidi kalmadı
Tek bilinen bu iki grubun arasında çatışma çıktığı (ki bunu orada
araştırma yapan bağımsız teşkilat yetkililerinin incelemelerinden anlıyoruz),
Binbaşı Yavuz ve Adem Bey dahil bütün herkesin öldüğü
Çatışma sebebinin muamması bir yana, en büyük gariplik , arada başka
bazı silahlara dair izlerin de bulunduğu
Ne Lodos'ta,
ne de Arzın çocuklarında bulunmayan bazı silahlar
Tabii bu olaylar iki taraf arasında farklı yorumlandı
Güneşin
öncüleri lideri Gediz bey, Binbaşı Yavuz'un kaybından dolayı çok öfkelenerek,
Arzın Çocuklarını gizli işler çevirmek ve yaratıklarla birlik olmakla suçlarken,
Arzın Çocukları lideri Handan Hanım ise, Lodos'un, Arz'ın keşif ekibine
saldırdığını, o zamana kadar hiç bir olayın vuku bulmadığı o yerde bilinçli
katliam yapmakla suçladı
Teşkilat, olayların büyümesini engellemeye çalıştıysa da, artık bazı
şeyler geri dönülemeyecek noktalara geldi
Şehrin içinde
olmasa da Lodos ve Arz klanları arasında Meteor bölgesinde çatışmalar çıkmaya
başladı
1987
yılının başlarında Eminönü Şehir Meclisi ile, menşei tam olarak bilinmeyen,
meteorlu tüccarlar arasında ticari bağlar gelişti
İstanbul'un işgal altındaki çeşitli bölgelerine gizli olarak girebilen
bu yeraltı oluşumu, inişli çıkışlı fiyatları ve bazı neredeyse bulunmaz malları
temin etmesiyle, Eminönü için dahi cazip bir pazar olmuştu
Bu tüccarların içerisinde fare adamların, hatta köle olarak cinlerin
de çalıştırılması, Eminönü'nde oldukça merakla karşılandı
Oluşumun başındaki Mebrure hanım, oldukça enteresan bir kişilikti
Geçmişi ile
ilgili çok az bilgi bulunan, sert yüz hatlarına sahip bu enteresan kadın, ticari
ve politika yeteneği ve yaptığı yerinde manevralar ile, mahluklar dışındaki zeki
varlıkların ilgi odağı olmuştu
1987-88 yılları, çoğunluğu meteor bölgesinde olmak üzere, klanlar arası
çatışmalar ile geçti
Bu
çatışmalarda her iki klan da büyük kayıplar verdiler
Klan liderlerinden, en basit klan üyesine kadar bütün klan üyeleri
silahlı idi artık
Arz lideri
Handan Hanım, 70'lerde başladığı büyü çalışmalarını iyiden iyiye
geliştirmişti
Lodos klanında
ise, Gediz bey bizzat talimlere katılıyordu
Herkesle beraber gösterdiği bu direnç, üyelerin Lodos'a daha da bağlanmalarına
neden oluyordu
1989
yılında, klanlardaki görev dağılımları iyice belirginleşmişti
Belki de
benzer çevresel şartlardan ötürü, benzer bir görev dağılımı göze çarpmaktaydı
iki klan arasında
Klanların da
kendi içlerinde meclisleri vardı ve oylamayla, çeşitli önemli mevkilere gelmek
üzere, kendini kanıtlamış üyeler arasından seçimler yaptılar
Lodos'ta bu mevkilerden biri klan demircisi idi ve Lodos klan
demircisi Cevdet usta, 1989'da o zamana kadar yapılmış en değerli silahı ki bu
bir balyozdu, Lodos baş savaşçısı, Binbaşı Yavuz'un adamlarından, Üsteğmen Nazım
için dövdü
1989-91
yıların arasında, bu balyoz'la kazandığı başarıların ardından, Üsteğmen Nazım'ın
adı, Balyoz Nazım olarak anılır oldu